Akıllı Sözleşmeler ve Kullanım Alanları

Okuma Süresi: 6 Dakika

Akıllı Sözleşmeler ve Potansiyel Kullanım Alanları

Hazırlayan:  Stj. Av. Şaban İbrahim GÖKSAL – İKONİON Hukuk ve Kariyer Derneği

Giriş

Tarih denen sayacı biraz geriye alıp internet ve bilgisayar teknolojisinin halk arasına yeni indiği 90’lı yıllara getirdiğimizde Amerika Birleşik Devletleri’nde hem hukukçu hem de bilgisayar  bilimci olan Nick Szabo akıllı sözleşme protokolünü ortaya çıkartıyor. O günlerde Nick Szabo  geleneksel yöntemle oluşturulan sözleşmelerdeki 3. kişi yani devleti aradan çıkartıp onun  sözleşmedeki rolünü yazılıma yüklüyor. (akıllı sözleşmeler)

Sayacı biraz ileri sarıp 2008 yılına geldiğimizde, bu yıl bizi 2007 yılında konut balonunun Amerika Birleşik Devletleri’nde neden olduğu ve bir yıl sonra bütün  dünyaya yayılan, dünyanın en büyük dördüncü yatırım bankası Lehman Brothers’ın 613 milyar dolar  borç ile batmasına sebep olan, FED’in ucuz likidite ile müdahale ettiği ve bu likiditenin enflasyona  neden olduğu büyük krizle ile karşılıyor. O zamanlar pek önemsenmese de bir olay daha  gerçekleşiyor. Satoshi Nakamoto lakaplı kişi veya kişiler tarafında bir white paper yayınlanıyor ve bu  white paper’da Satoshi Nakamoto gerçekleşen mali krize dünya üzerindeki likiditeyi sağlayan  hükümetlerin ve bu likiditeyi dağıtan bankaların sebep olduğunu belirtiyor. White paper’da detaylıca  anlattığı kripto para Bitcoin vasıtasıyla beceriksiz hükümetleri ve aç gözlü bankaları aradan çıkarıp  P2P (peer to peer) yöntemiyle işlem yapmayı amaçlıyor. Satoshi Nakamoto ve Nick Szabo’ya  baktığınızda bir şey dikkatinizi çekiyor mu, ikisi de insanlığın ilk zamanlarında devlet ile yaptığı anlaşmayı bozup ona yüklediği görevi yazılıma vermek istiyorlar. Sayacı biraz daha ileri alıp 2014 yılına getirdiğimizde ise Rus asıllı, maddi sıkıntılar sebebiyle Kanada’ya göç eden üstün zekalı Vitalik  Buterin dünyaya sanki Satoshi Nakamoto ve Nick Szabo’ya tercüman olurcasına blockchain sistemi  üzerinde çalışan bir akılı sözleşme yazılımı tanıtıyor.

Blockchain Teknolojisi

2008 yılı dünya krizi devlet paralarına ve onu kontrol edip, yönetenlere karşı güveni bitirdi.  Satoshi Nakamoto kriz sonrası yayınladığı white paper’da krizin nedenini parayı yöneten finans  kuruluşlarının aç gözlülüğüne ve parayı kontrol eden devletlerin vurdumduymazlığına bağladı. Aynı  whitepaper’da Nakamoto, Bitcoin isimli kripto olarak tabir ettiğimiz blockchain teknolojisi vasıtasıyla  şifrelenmiş bir para birimini tanıttı. O gün Nakamoto zincirin ilk halkasını oluşturdu. O gün çok anlaşılmasa da Satoshi Nakamoto’nun insanlık tarihine sunduğu bu teknoloji gelecekte hayatlarımızın merkezlerindeki devletleri alıp bizi devletsiz, merkezsiz bir sisteme taşıyacak peki bunu bu teknoloji  nasıl yapacak?

Blockchain ilk duyurulduğunda sadece bir kripto paranın arka planındaki teknoloji olarak gün yüzüne  çıkmış olsa da ilerleyen günlerde içinde barındırdığı potansiyeli dışarı çıkardı. Teknoloji kullanıcılarını sistemi kullanmaktan daha çok sistemin parçası haline getiriyor çünkü her gerçekleşen işlem sistemin  ta kendisi. Bitcoin white paper’ında belirtiler P2P yöntemi yani kişiler arası işlem bu fırsatı sağlıyor.  Şuan bir kişi para transferi yapmak için aracı kurum kullanmak zorunda, parayı transfer eden sistemin kullanıcısıyken aracı kurum sistemin yöneticisi. Bitcoin veya diğer kripto paralar blockchain teknolojisi sayesinde aracı kurumları yani sistemi yöneten aktörleri aradan çıkarıp, sistemi kullanan taraflara  sistemi yönettirerek para transferini yapma imkanı veriyor ama nasıl? Sistem aslında tamamen sayılardan oluşmaktadır. Bu 16 haneli sayı bir bloğu, o bloğun işlemlerini yani içerisinde barındırdığı datayı temsil etmektedir. Şimdi A şahsı normalde bir parayı transfer edebilmek için bir bankaya  gidecek, parasını bankaya yatıracak, aradaki banka veya bankalar transferi gerçekleştirecek ve para  alıcıya ulaşacak. Blockchain teknolojisinde bu işlem 16 haneli sayı dizisi vasıtasıyla gerçekleşiyor. A  şahsının Bitcoin’i var ve bunu B şahsına göndermek istiyor, A’nın sahip olduğu bu Bitcoin bu 16 haneli  bir sayı dizisi veya dizileri içerisinde şifrelenmiş durumda. A’nın Bitcoin’i B’ye giderken aslında fiziki ya da sanal bir teslimat gerçekleşmiyor sadece bu 16 haneli sayı dizisi veya dizileri A’nın Bitcoin’ini B’nin Bitcoin’i olacak şekilde değişiyor. Bu işleme hash deniyor ve bu değişimlerin tamamı ile zincir  oluşuyor. Bu işlemler blok zincir üzerinde gerçekleşiyor ve hash işlemi tamamlanıp consensus gerçekleştirildikten sonra bir daha o zincire eklenen blok değiştirilemiyor. Consensus ise zincirdeki  diğer aktörlerin onaylaması, zincir başta da dediğim gibi bizim işlemlerimiz vasıtasıyla oluşuyor ve biz  saklıyoruz onu işte her işlem gerçekleşmeden önce o saklayanlar yani zincirin aktörleri onay veriyor  ve buna da consensus deniyor. Eğer bir hack işlemi gerçekleşip bir blok ya da bir zincirin tamamı  değiştirilse bile diğer kopyalar bunu hemen anlıyor çünkü kodlar consensus aşamasında uyuşmuyor  sistemi hackleyebilmek için zincir kopyalarının tamamının yüzde 50+’sını hacklemek gerekiyor ki bu  da imkansıza yakın neredeyse şu anki teknoloji buna izin vermez.

Blockchain teknolojisi ilk çıktığında sadece verdiğim örneği yerine getirmesi için ortaya atıldı, Satoshi  Nakamoto yazılımların kontrol ettiği merkeziyetsiz bir sistem, bu sistemin kaydını tuttuğu kripto para  ile merkeziyetçi sistemin aktörlerini sistem dışında tutmayı istiyordu ama Nakamoto sonrasında gelen  kişiler onun yaktığı bu devrim ateşine birer birer odun atarcasına diğer kritik işlemleri de blockchain  teknolojisini kullanarak merkeziyetsizleştiriyorlardı, bunun bir diğer örneği ise bu yazının konusu olan akıllı sözleşmeler.

Akıllı Sözleşmeler ve Ethereum

Akıllı sözleşmeler ilk olarak 1990 yılında hem hukukçu hem de bilgisayar bilimcisi olan Nick  Szabo tarafından ortaya atıldı. Nick Szabo geleneksel sözleşmelerin artık günümüz şartlarında  ihtiyaçları karşılayamadığını ve yetersiz olduğunu savunarak bu protokolü ortaya attı, yazılımın hızlı ve  daha güvenilir olduğunu savundu hep. 90’larda teknoloji çok gelişmemişti; bilgisayar, internet ve  yazılım gibi sözcükler yeni yeni hayatlarımızda yer edinmeye başlamıştı bu sebeple tamamı bir  koddan oluşan ve tarafların taleplerini karşılıklı olarak yöneten bir bilgisayar programı insanlarda  beklenen etkiyi yaratmadı. Takvimler 2014 yılını gösterdiğinde Kanada’da yaşayan daha 20 yaşında  olan Vitalik Buterin Ethereum adında bir kripto parayı tanıttı. Ethereum tıpkı Bitcoin gibi  merkeziyetsiz bir şekilde finans imkanı sunuyordu fakat Ethereum’u Bitcoin’den ayıran sadece  gelişmiş teknolojisi değildi, çünkü o Bitcoin’in aksine açık bir zincir sistemi dışında kapalı bir zincir  imkanıda sunuyordu. Yani o gün o white paper’da genç dahi insanlığa Bitcoin’e bir alternatif sunmak  dışında blockchain teknolojisine kripto para dışında başka bir alternatif daha sundu, bu alternatif akıllı  sözleşmelerdi.

Nick Szabo akıllı sözleşmeleri tanıtırken atıştırmalık otomatlarını örnek verdi hep. Alıcı gofret almak  için bir seçim yapıyor, bu seçim sonucu otomat içerisinde barındırdığı akıllı sözleşme protokolü ile  oluşturulmuş yazılım vasıtasıyla bir ücret talep ediyor, alıcı o ücreti makine haznesinden ilettiği anda gofreti tutan kol serbest kalıyor ve gofret alıcıya ulaşıyor. Bu örnek en basite indirgenmiş hali, olayı biraz daha detaylandıralım.

Şuan akıllı sözleşmeler Vitalik Buterin Ethereum’u tanıttıktan sonra blockchain teknolojisi üzerinde  çalışıyor. Her bir blok sanki bir sözleşme gibi daha hızlı, daha güvenli ve gelişmiş bir şekilde  çalışabiliyor. Sistem tamamen blockchain üzerinde kripto paralar vasıtasıyla çalışıyor. Çalışma  yöntemini NFT’ler ile birleştirip anlatmak istiyorum. NFT’ler yani None Fungible Tokens (gayri misli  jetonlar) akıllı sözleşme teknoloji üzerinden geliştirilmiş başka bir yenilik, bu yazıda NFT’leri detaylıca  anlatmak istemiyor sadece onları örnek olarak gösterip akıllı sözleşmelerin nasıl çalıştığını  detaylandırmak istiyorum ki zaten aynı teknoloji üzerinde inşa edildiği için birbirini anlamak için birini  bilmek yetiyor. Örneğimizde, iki adet şahsımız olsun, birisi alanında ciddi anlamda başarılı bir dijital sanat eser yazılımcısı diğeri ise bu eserlerin koleksiyoneri olsun. Sanatçımız İstanbul’un fetih öncesi  halini 3 boyutlu bir şekilde hazırlamış ve satmak istiyor, bunun için bir NFT borsasında sanat eserini  NFT’leştiriyor. Eserini borsanın web sitesine yüklüyor ve kripto cüzdanını borsaya bağlıyor daha sonra  borsa eseri NFT’leştirip blockchain’e mint ediyor. Mint işlemi sonrası bloğun şifrelerini eser sahibinin  cüzdanına yönlendiriyor. Eser NFT’leştirilip mint edildikten sonra borsada müzayede online bir şekilde  başlıyor. Talep edilen fiyat teklif edildiğinde alıcı cüzdanından Ethereum satıcı cüzdanına, satıcı  cüzdanından NFT’leştirilmiş eser ise alıcı cüzdanına gidiyor bütün bu transfer işlemlerini akıllı  sözleşme gerçekleştiriyor. Sözleşme oluşturulurken satılması gereken fiyat (bu sözleşme Ethereum  zincirine mint edildiği için fiyat Ethereum üzerinden belirlenmek zorunda,) ne kadar süre müzayede  kalacağı gibi bütün detaylar algoritmaya işlenebiliyor ve sözleşme bu şekilde mint edilebiliyor. NFT  konusu sadece tek bir alan, şuan onlarca alanda akıllı sözleşmeler kullanılabilir ve kullanılıyor.

Akıllı Sözleşmelerin Kullanıldığı Alanlar

Akıllı sözleşmeler şuan taşınmaz satış ve kiralamalarından mortgage işlemlerine, finansal veri kaydından türev işlemlere kadar birçok alanda kullanılıyor. Taşınmaz satışlarında aradaki merkezi otorite ve bankaları çıkartan sistem daha hızlı ve güvenli bir hizmet sunuyor. Daha önemlisi ise aradaki mesafeleri ortadan kaldırıyor. Şuan Amerika Birleşik Devletleri’nde popüler bir uygulama var.  Arazi sahipleri belirle dönemler için nerede olursanız olun size arazisini kiralayabiliyor bunu akıllı sözleşme sayesinde yapıyorlar ve tek bir tık ile. Ya da geçtiğimiz yıllarda yapılan taşınmaz satış işlemi,  Ukraynalı birisi evini akıllı sözleşme vasıtasıyla Avrupalı bir alıcıya sattı. Satıcı ve alıcı kendi ülkelerinde bilgisayar başında satış işlemlerini gerçekleştirebildi. Şuan dünya ticareti için en elzem konularından birisi tedarik zinciri, saatlik aksamalar bile milyarlarca dolar zararlara sebep oluyor hatta son aylarda  Süveyş kanalında yaşanan aksamada hepimiz gördük ki tedarik zinciri dünya ticareti için hayati öneme sahip. Aşağıdaki şemada da görüldüğü üzere akıllı sözleşmeler sayesinde tedarik zinciri daha hızlı ve  güvenli bir şekilde yönetilebiliyor. Çünkü ürünün fabrikadan çıkışından teslimatına kadar bütün  süreçleri zincir üzerinde depolanıp yönetilebiliyor.

Veya bir başka kullanım alanı araç sigortalama işlemleri. Şuan sistemin takibi çok kolay olmuyor ve dahası birçok zaman araç sahibi sistem güzel yönetilemediği için zarara uğruyor çünkü polis tutanağı sigorta şirketine ulaşmıyor, servis raporları ulaşmıyor veya bütün işlemler tamamlansa bile sigorta şirketi ödemeyi tam zamanında yapmıyor. Bu saydığım sorunların tek sebebi birden fazla merkez var ve bu merkezler birbirleri arasında koordine olamıyorlar. Sigorta şirketi ayrı bir işlem yapıyor, kolluk ayrı bir işlem yapıyor derken sistem içinden çıkılamayacak halde yönetilemez bir duruma dönüşüyor.  Aşağıdaki şemada gördüğünüz gibi bütün bu işlemlerin tek bir kod yani akıllı sözleşme tarafından yönetildiği senaryoda bütün işlemeler daha hızlı ve güveniliyor olacaktır.

Sonuç

Blockchain teknolojisi çığ gibi büyüyüp geliyor. Zamanında sadece bir kripto para işlemi için ortaya atılan bu teknoloji bugün bütün kritik sistemlerimizi içine çekip bize güvenlik, hız ve düşük maliyetler sunuyor. Bugün merkezi sistemlerin sadece veri depolama maliyetleri milyarlarca dolar tutmaktadır. Her ne kadar bu teknolojinin çıkış amacı merkezi otoriteleri sistem dışında bırakmak olsa da bu imkansız ama bugünden sonra böyle bir teknoloji orada dururken merkezi otoriteler eskisi gibi bu sistemi yürütemez bu sebeple otoriteler bu teknolojiyi benimseyip regüle etmelidir. Eğer bu teknoloji merkezi otoritelerinin kontrol ve regülasyonu altında kullanılırsa daha güvenilir olur ve daha hızlı bir şekilde benimsenir.

Hazırlayan:  Stj. Av. Şaban İbrahim GÖKSAL

Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin yeni sayısına da bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Bunun yanında elektronik sözleşmelerde bir alt başlık olan akıllı sözleşmeler ile alakalı temel bilgileri edinebileceğiniz “Akıllı Sözleşmeler” isimli yazımızı da okuyabilirsiniz.

Anahtar Kelimeler

Nick Szabo, Satoshi Nakamoto, Vitalik Buterin, Blockchain, Blok Zincir, Bitcoin, Ethereum, Smart contracts, Akıllı sözleşmeler, NFTs, None Fungible Tokens, Gayri misli kripto paralar

Kaynakça

∙ The Law and Legality of Smart Contracts/ Georgetown Law Technology Review 304/ Max  Raskin

∙ Smart contracts and the role of law/ Gabriel Olivier ve Benjamin Jaccard

∙ Smart contracts: a preliminary evaluation/ Maria Perugini ve Laolo Dal Checco/ Bologna University

∙ Smart contracts: A new era of contract use/ Paul Catchlove

∙ Smart contracts- how will blockchain technology affects contractual practices?/ Kristian  Lauslahti, Juri Mattila ve Timo Seppala

∙ Smart contracts terminology, technical limitations and real world complexity/ Dr. Eliza Mik

∙ Smart Contracts: 12 use cases for business& beyond

∙ Ethereum/ white paper

∙ https://github.com/ethereumbook/ethereumbook/blob/develop/07smart-contracts solidity.asciidoc#what-is-a-smart-contract