DNA Veri Bankaları
Giriş
DNA, son derece güçlü bir kanıt türüdür. Adli bilim uzmanları, suç mahalli üzerinde bulunan kan, meni, deri, tükürük veya saç gibi materyallerdeki DNA’yı analiz ederek bir failin kimliğini tespit edebilirler. Bu sürece “genetik profil oluşturma” veya “genetik profilleme” denir. Genetik profil oluşturulurken, DNA’nın değişken bölgelerindeki tekrarlı dizilerin uzunlukları belirlenir ve bu veriler farklı bireyler arasında karşılaştırılır. Bu yöntem, bir suçlu veya suç şüphelisinin tanınması için son derece güvenilirdir. Bu nedenle, DNA kimlik tespiti, sadece suçluların yakalanması için değil, aynı zamanda ciddi suçlardan suçsuz şüphelilerin aklanması için de kullanılan bir yöntemdir. DNA veri bankalarında sadece suç şüphelilerinin verileri bulunmaz; aynı zamanda hükümlüler, olay yerleri ve kayıp kişiler gibi farklı indeksler de mevcuttur.
DNA Profilleme Tarihçesi
DNA profillemesi, ilk olarak Britanyalı genetikçi Dr. Alec Jeffreys tarafından 1984 yılında geliştirildi ve bu teknolojiyi ilk defa kullanarak “DNA parmak izi” terimini ortaya attı. DNA teknolojisinin ilk büyük başarısı, Leicester’daki bir dizi cinayetin çözülmesiyle gerçekleşti. 1983 ve 1986 yıllarında, Lynda Mann ve Dawn Ashworth adlı iki genç kız cinsel saldırıya uğrayarak öldürüldü. Bu korkunç olayların ardından Dr. Alec Jeffreys’in geliştirdiği DNA profillemesi kullanılarak bölgede bir araştırma başlatıldı.
Soruşturma sırasında, 17 yaşındaki Richard Buckland, katil zanlısı olarak tutuklandı ancak onun DNA profili, mağdurların üzerinde bulunan DNA profiliyle uyuşmadı ve masumiyeti kanıtlandı. Bu olay sonrasında, bölgede yaşayan 13-30 yaş arasındaki 5.511 erkekten DNA örneği alınması çağrısı yapıldı, ancak bu örnekler mevcut failin DNA profiliyle eşleşmedi ve soruşturma sonuçsuz kaldı gibi görünüyordu.
Ancak şans eseri, bir barda yapılan bir sohbet sırasında duyulanlar, olayın seyrini değiştirdi. Bir kişi, Colin Pitchfork adında birinin, toplu DNA analizi çağrısına uymayarak analiz yaptırmak için başkasını gönderdiğini kolluk kuvvetlerine iletti. Soruşturma sonucunda, Colin Pitchfork’un gerçekten de kendi kimliğiyle DNA analizi yaptırmak yerine iş arkadaşıyla anlaşarak bu işlemi yaptırdığı ortaya çıktı. Sonunda, Pitchfork’tan alınan biyolojik örnek üzerinde yapılan DNA testi, iki mağdurun DNA profiliyle uyuştu. Bu olay, 1988 yılında Colin Pitchfork’un, DNA profillemesi sayesinde dünyada yargılanıp suçlu bulunan ilk kişi olarak tarihe geçmesine neden olmuştur.
DNA Veri Bankalarının Olumlu ve Olumsuz Yönleri
Bankaların pozitif yönleri toplanan DNA örneklerinden adli şüphelilerin karşılaştırılması bulunması masum insanların suçsuz yere cezalandırılmamasına ilişkinken, adli DNA bankaların negatif tarafları olarak kişilerin “fişlenmesi” ve “kişisel verilerinin usulüne uygun olmadan işlenmesi ve paylaşılması” potansiyeli nedeniyle çokça eleştiriye maruz kalabilmektedir. Aynı zamanda kişisel veri olan DNA’nın saklanma koşulları, günümüz gelişen teknoloji ile dijital ortam koşullarında saklanma, bu dijitalleşmenin ihlal edilme durumu ise DNA veri bankalarının negatif yönlerini oluşturmaktadır. Gelişen bilgisayar teknolojisi ve korsanlığı nedeniyle korunma zamanla daha güç hale gelmiştir. Bilgilerin çalınması, casusluk ve ticari ve benzeri amaçlarla kullanılması olasılığı da mevcuttur. Bu da kişisel verilerden olan DNA verilerinin çok geniş bir kapsamda ve kolaylıkla yanlış kişilerin eline geçebilmesine zemin hazırlamaktadır.
DNA Bankalarının Uygulamaları
İngiltere, İsviçre, Avusturya, Hırvatistan ve Slovenya’ da kayda giren her suçta DNA örneklemesi yapılması benimsenmiştir. Almanya ve Finlandiya’da 1 yıl, Danimarka’da 1,5 yıl, Türkiye’de 2 yıl ve Macaristan’da 5 yıldan uzun süre hapis cezasını gerektiren hallerde, DNA örneklemesi yasaldır. İsveç, Belçika, Fransa ve Hollanda’da ise ciddi suçlarda bu işlem yapılmaktadır. Almanya, Norveç, Belçika’da mahkeme kararı sonrası örnekleme yasal olarak kabul edilirken, Türkiye’de alınan materyal 24 saat içinde mahkeme onayına sunulmakta ve mahkemeden onay alan delil hukuka uygun delil olarak kabul edilmektedir. Adli amaçlarla alınan DNA profillerinin DNA bankasından silinmesinde de farklı düzenlemeler vardır. Örneğin; İngiltere, Avusturya, Finlandiya ve Norveç mahkûm profillerini bankadan hiçbir zaman silmemektedir. Diğer ülkelerin çoğunda, DNA profillerinin cezaevinden çıkışı izleyen 5 ila 20 yılda silinmesi öngörülmüştür.
DNA Bankaları Verilerinin İmhası
DNA materyalleri hemen hemen tüm ülkelerde, sadece tutuklanan ya da suçu kanıtlananlardan değil, suçlananların tümünden toplanmaktadır. Avrupa Birliği yasal düzenlemelerine göre, bu materyalin kullanımı tamamlandıktan sonra 12 ay içinde imha edilmesi zorunludur. Ülkemiz açısından ise “Ceza Muhakemesi Kanunu” ve “Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik” gereğince genetik incelemeler amacıyla alınan bilgilerin, kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hallerinde, Cumhuriyet Savcısının huzurunda analizler sonucu elde edilen bulguların bilirkişi tarafından ilgili mercie gönderilmesi, moleküler genetik analizler için izole edilen DNA örneklerinin de, bilirkişi tarafından rapor hazırlandıktan sonra imha edilmesi ve bu hususun raporda açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Sonuç
DNA veri bankaları, adli bilimlerde büyük bir öneme sahiptir. Bu veri bankaları, suçluların tanımlanmasında, kayıp kişilerin bulunmasında ve masumiyetin kanıtlanmasında kritik bir rol oynamaktadır. Ayrıca, suçların çözülmesi ve suç önleme çabalarına da önemli katkılarda bulunur. Ancak, bu verilerin toplanması, saklanması ve kullanılmasıyla ilgili gizlilik ve etik sorunlar da vardır ve bu konularda dikkatli bir denge sağlanması gerekmektedir. Sonuç olarak, DNA veri bankaları, suç ve adalet sistemi üzerinde derin etkilere sahiptir ve bu alandaki teknolojik ve hukuki gelişmeler yakından izlenmelidir.
Yazarın “Yeni Alan Adı Uyuşmazlık Çözüm Yolları” isimli yazısını bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin geçmiş sayılarını okumak için bağlantıya tıklayınız.
KAYNAKÇA
- DNA Verileri ve Türkiye Milli DNA Veri Bankası Kanunu Tasarısı (https://www.ttb.org.tr/haberarsiv_goster.php?Guid=665acfee-9232-11e7-b66d-1540034f819c)
- GÖNENÇ, Fulya İlçin; Biyobankalar Ve Milli Dna Veri Bankası Kanunu Tasarısı, İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (2018), Cilt 4 Sayı 2.
- REVA, Zeynep; Adli DNA Bankalarının İnsan Hakları Boyutuyla Değerlendirilmesi, Türkiye Biyoetik Dergisi (2022) Vol 9. No: 4.