Elon Musk Twitter’ı Ele Geçirmeye Mi Çalışıyor?
Geçtiğimiz ay, eksantrik hamleleri ve alışılmadık iş girişimleri ile bilinen Tesla CEO’su Elon Musk Twitter’ın %9.5’luk hissesini satın aldığını duyurdu. Bunun üzerine yine söz konusu platform sayesinde milyonlarca insanın gözü önünde cereyan eden kriz, sosyal medya platformlarının geleceği, insanların kendilerini ifade ettikleri platformlarda kullanıcı ve yönetim inisiyatifi dengesi ve tekelleşme riskine dair pek çok tartışmaya kapı açtı.
Ne Oldu?
Yakın zamanda Elon Musk twitter üzerinden şirketin hisselerinin %9.5’luk bir kısmını satın aldığını duyurdu. Aynı gün Twitter hissesinin %27 artışla kapatması üzerine Twitter yönetimi Elon Musk’ı yönetim kurulunda görnek isteyecekleri ve perspektifinin platforma iyi geleceğine inandıkların duyurdu. Yakın zamanda kurucularından CEO Jack Dorsey’in Twitter Inc. şirketinin finansal performansı ve platformdaki durgunluk nedeniyle yönetimden çekildiği firma, platforma canlılık getirecek bir yenilik peşindeydi. Sistemin bu kadar kalbinde ve ondan belki de en çok fayda görenlerden olmasına karşılık, alışılmışın dışında, anti-sistem hamleleri ile bilinen Elon Musk, teknolojinin içerisine doğmuş neslin ikonlarından. Pek çok genç ve genç yetişkin Elon Musk’ın genelde Twitter’da yaptığı ince pazar spekülasyonlarına dahil olarak beklenmedik esintilere neden olmayı bir isyan hareketi, bir başkaldırı ve sistem karşısında güç kazanma aracı olarak görüyor. Bu bağlamda Musk’ın Twitter’ın sosyal mobilizasyon potansiyelini pazar üzerinde tek başına bir çeşit etki faktörü haline gelmek için kullanıldığını ve kendini bir tahakküm imajı yaratmaya çalıştığını söylemek yanlış olmaz. Bu satın alma hamlesiyle beraber Musk, sadece Twitter’ı kullanarak teknolojinin yerlisi gençler üzerinde değil bizzat Twitter üzerinde tahakküm kurmaya istekli olduğunu gösterdi. Kurula katılacağı duyurusunu takiben peş peşe tweet’lerle Twitter’ın güncel performansını eleştiren ve Taylor Swift, Justin Bieber gibi ünlüler platformu uzun süredir kullanmadığına dikkat çeken Musk, Twitter’ın bir ifade platformu olarak kapasitesine ulaşmış olabileceğini söyledi. Musk ayrıca, Twitter’a “Düzenle” butonu getirmeyi planladığını ve platformu açık kaynak kodlu bir hale getirerek kullanıcıların platformdaki deneyimlerine aktif katkı yapmalarına imkan tanımayı da planladığını belirtti. Buna karşılık Twitter yönetimi, Musk’ın vizyonunun firma için “önemli” olduğunu belirten bir dizi gönderi paylaştı. Fakat son dakikada Musk ve hukuk ekibi, girişimciye firmada en fazla %14.9 oranında hisse sahibi olabileceği gibi kısıtlar getiren anlaşmayı kabul etmeyeceklerini ve Musk’un kurula katılmayacağını açıkladılar. Bundan kısa süre sonra Musk’ın hukuk danışmanları anlaşmadaki kısıtların bağlayıcı olmaması için fesih belgelerini teslim etti. Bunu takiben Musk tüm şirketi satın almak için 43 milyon dolarlık bir teklif yaptı.
Tekelleşme, İfade Özgürlüğü ve Sosyal Hareketler (Elon Musk)
“Antitrust”, yani tekelleşme karşıtı yasalar Amerikan hukuk sisteminin oldukça önemli bir parçası. Fakat söz konusu sosyal medya platformları olunca, “antitrust” yasalarının daha temel bir öneme sahip. Günümüzde sosyal medya kahvehanelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve diğer sivil örgütlenmelerin ve meydanların sağladığı ifade alanını tek başına sağlıyor. Bir diğer deyişle, sosyolog Mark Prensky’nin tabiriyle “dijital yerli” (digital native) neslin yetişmesi ile birlikte, tüm bu bu alanlarda gerçekleşen tartışmalar büyük ölçüde dijital sahaya taşındı. Küresel pandemi ile birlikte pekişen bu dijital aktivizm ve dijital sosyal tartışma alışkanlığı, sosyal medya alanının herhangi bir tahakkümden bağımsız var olmasını demokrasiler ve ifade özgürlüğü açısından oldukça önemli. Son dönemde Donald Trump gibi siyasi figürlerin ve radikal muhafazakar bazı hesapların Twitter tarafından kapatılması veya yanlış olarak etiketlenmesi, bazı bağış toplama platformlarının aşırı milliyetçi sivil örgütlenmelerin topladığı bağışları bloke etmesi dijital platformlarda ifade özgürlüğü ve tarafsızlığa, şiddet eylemlerine neden olmama veya alan sağlamama ile ifade özgürlüğünü kısıtlama arasındaki o ince çizgiye dair pek çok tartışmaya yol açtı. Bazı devletler güttükleri siber harp politikaları kapsamında bu platformları yasaklayabilir ve sivil söylem devlet eliyle zaten kısıtlanabilirken, dijital medya alanında faaliyet gösteren firmaların yönetim kadroları ve karar vericilerinin dengeli bir irade ve rol paylaşımına tabi olması elzem görünüyor. Musk’ın önerileri her ne kadar platformun yönetimini kullanıcılarla paylaşmaya işaret etse de, Musk’ın platformun tüm kontrolünü toplama arzusu bununla çelişir şekilde endişe verici.
Sosyal Medya Platformları ve Tekelleşme
Öte yandan tüm bu tartışma sosyal medya platformları ve forumlar ya da mesajlaşma uygulamaları gibi dijital ifade alanlarnın tekelleşmesine dair daha geniş bir tartışmaya da kapı araladı. Instagram ve Facebook gibi etki alanı geniş platformların aynı firma çatısı altında olması ve aynı mentalite ile yönetilmeleri, Dünyanın pek çok noktasından milyonlarca insanı aynı rejime tabi bir nevi sosyal medya vatandaşları haline getiriyor ve ne yazık ki bu firmaların yönetimlerine uygulanabilecek sivil yaptırım herhangi bir politik kadroya uygulanabilecek yaptırım dan çok daha az. Bununla birlikte bu yapıların devletler tarafından denetlenmesi de oldukça zor. Yirmi yıl önce yeni milenyuma damgasını vuran ve özellikle devlet tarafındaki aktörlerin içinden çıkmakta zorlandığı The United States v. Microsoft davasının ardındann Amerikan yargısının aynı kavgayı bu kez sosyal medya devleri ile vereceğini düşünmek gerçekçi değil. Fakat içinde bulunduğumuz geminin dümenini bu denli elinde tutan dev şirketlerin yukarıda bahsedilen dengeyi salt öz yönetim becerisi ile sağlamaları veya sağlamaya istekli olmalarını beklemek de aynı ölçüde sürrealist olur. Durum böyleyken, sivil kullanıcıların hem ürün hem alıcı, hem yönetilen hem yöneten konumunda olduğu bu platformlarda dengenin sivil inisiyatif ve ısrar ile sağlanabileceğini ummak hala en aklıselim tutum gibi görünüyor.
Hukuk ve Bilişim’in tüm Gündem Yazıları’nı bağlantıdan bulabilirsiniz.
Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin Yeni Sayısı’nı okumak için ise bağlantıya tıklayınız.