İnternetin Kirli Yüzü: Dezenformasyon
Son günlerde çok duyduğumuz ancak pek de önemsemediğimiz iki kavramdan bahsedeceğim. Dezenformasyon ve Misenformasyon. Dezenformasyon kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde kendine yer bulmuş durumda. Sözlükteki anlamı “Bilgi çarpıtma” olarak verilmiş. Köken Fransızca. Henüz Misenformasyon sözlükte bir yer edinememiş. Her ikisi de yanlış bilgiyi temsil ediyor. Aralarındaki fark ise Dezenformasyonda Yanlış Bilgi + Zarar Verme Amacı olurken Misenformasyonda Yanlış Bilgi + Hata olmaktadır. Biz hukukçular Niyet kavramı ile açıklarsak; Dezenformasyon durumunda ise niyet kötüyken Misenformasyonda niyet iyi diyebiliriz. Ortak olan ise yanlış bilgi.
Konumuz internetteki bilgi kirliliği. İnterneti yıllar önce hocalarımız bize anlatırken hep uzaya benzetirlerdi. Sürekli genişleyen bir ortam. Sürekli birileri bu ortama bilgi ekliyor. Eğitim yönünden bakarsak; bilgiye erişimin son derece kolaylaştığı ve artık ciltlerle ansiklopedilere gerek kalmayan bilgi erişim vasıtası. Anlatımlarda internetin tanımlarından birisi mutlaka “bilgiye erişimi kolaylaştıran teknoloji” olmaktadır. Hemen hemen tüm seminerlerde duyduğumuz bir tanım. Peki gerçekte durum nedir?
Bilgi Kirliliği
İnternetin insanlık tarihine katkısı asla ve asla yadsınamaz. Burada tartışacağımız konu ise bazen hata ile bazen ise maalesef bilinçli olarak oluşturulan yanlış bilgilerin internete dahil olması. İnternette Google arama motorunun her geçen gün artırdığı başarısı ile sadece arama motoru araştırmacılığının büyük ivme kazandığı günümüzde yanlış bilginin verebileceği zararın boyutu da gün geçtikçe artmaktadır. Konuyla ilgili en ciddi çalışmalardan birisi Avrupa Konseyi tarafından yayınlanan bir rapordur. Eylül 2017 tarihinde yayımlanan “Information Disorder: Toward an Interdisciplinary Framework for Research and Policy Making” (Bilgi Bozukluğu: Araştırma ve Politika Oluşturma için Disiplinlerarası Bir Çerçeveye Doğru) isimli makalede Bilgi Kirliliği kapsamlı olarak tartışılmıştır.
Doktor, Eczacı, Avukat ve daha aklımıza gelmeyen birçok mesleğin uzmanlık alanındaki bilgiye bir Google hareketiyle ulaşabileceğini düşünen insanların sayısı her geçen gün artmaktadır. Özellikle bilginin değerli olduğunu düşünmeyen, bilgiye bir ücret ödenmesi taraftarı olmayan kullanıcılar tüm tıbbi, hukuki ve bazen yaşamsal ihtiyaçlarıyla ilgili bilgileri internetten hiçbir ücret ödemeden temin etme yolunu seçmektedirler. İşte tam bu noktada yazımızın girişindeki konu önem kazanmaktadır. Bilinçli veya bilinçsiz olarak oluşturulup paylaşılan yanlış bilgiler. Sağlıkla ilgili konularda bu tür bilgiler neredeyse insan sağlığının kaybedilmesine neden olabilecekken, hukuk alanında ise geri getirilemez hak kayıplarına neden olabilmektedir.
Google Arama Motoru Sihirbazı
Yanlış bilginin internette yayılma hızı ses hızını geçmiş ve her geçen gün biraz daha hızlanmaktadır. Uzman yazılımcılar internetteki “Fake News” denilen yanlış ve çarpıtılmış haberleri tespit etmek için Yapay Zekâdan medet umarken Meslek Kuruluşları ise Mesleki Etik Kurallarını güncelleştirerek Mesleki Bilgi Kirliliğini önlemeye çalışmaktadırlar. Reklam sektörünün kazanç miktarının böylesi yüksek olduğu, Google arama motorundaki indekslenme sayfa ve sırasının öneminin her geçen gün arttığı ve sosyal ağlardaki takipçi sayısının hayati öneme sahip olduğu bu internet çağında Temiz Bilgiye ulaşmak neredeyse Afrika kıtasında temiz suya ulaşmak kadar zor olacağa benzer.
Yazarın 11. Sayımızda yayınlanan “Siber Suçlarda Sosyal Medya Etkisi” başlıklı yazısı için bağlantıya tıklayınız.
İnsan Hakları ve Dijital Teknolojiler isimli Blog yazımızı bağlantıdan okuyabilirsiniz.
![](https://hukukvebilisim.org/wp-content/uploads/2021/07/mkandir-resim-1-e1627550432208.jpeg)
Bilgisayar Yüksek Mühendisi olarak uzun yıllar Siber Güvenlik ve Bilgi Güvenliği alanlarında çalışmıştır. Hukuk eğitimini Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamlamıştır. Bilişim ve Hukuk gibi iki farklı disiplini birleştirerek Bilişim Hukuku alanında çalışmalarını sürdürmektedir. Eskişehir Barosu nezdinde avukatlık yapmaktadır.