Kişisel Verilerin Korunması Hakkının Hukuki Niteliği

Okuma Süresi: 3 Dakika

Kişisel Verilerin Korunması Hakkı ve Hukuki Niteliği

Kişisel Veri

Kişisel veri, kişiye ait olan belirlenebilen veya belirlenebilir her somut şey olarak tanımlanabilir. Günümüz dijital çağında verilerin ekonomik bir araç olarak kullanılmasıyla oluşan veri akışını düzenleme gerekliliği sebebiyle verilerin kullanılması ve korunması kapsamında adımlar atılmaktadır. Bu adımlar hem ulusal hem de uluslararası mevzuatta yerini bulmaktadır. Verilerin korunması açısından önemli olan nokta, verilerin korunması hakkının hukuki niteliğinin ne olduğu ve tek başına hak olup olmama sorunudur. Bu kapsamda doktrinde birtakım yaklaşımlar vardır.

GDPR

AB Genel Veri Koruma Regülasyonunda (General Data Protection Regülation-GDPR art.4/1) veri  “tanımlanmış veya tanımlanabilir bir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi” olarak tanımlanmaktadır.

 İktisadi Yaklaşım:

Kişisel verileri kişiliğin parçasından uzaklaştırarak kişiliğin ürünü olmasıyla sonuçlanan bir yaklaşımdır. Veriyi baskın şekilde iktisadi bir değer olarak nitelendirilmesi gerekliliğini savunur. Serbest piyasa ve özel mülkiyet temeline dayanan Anglo-Sakson hukuk (Common Law) ekolünde görülen bir yaklaşımdır.

Mülkiyet Hakkı Görüşü

Bu görüşü savunanlar, kişisel verileri eşya hukukundaki “şey” olarak nitelendirilmektedir. Kişinin bu hak üzerindeki kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunabilmesi ile kişilere iktisadi bir kaynak sağlayacağı savunmaktadırlar.

Bahsedilen hakkın mülkiyet hakkı olarak tanımlanmasının çok olanaklı olmadığı neredeyse görüş birliği içerisindedir. Örneğin, verileri işleyen şirketlerin belli bir para karşılığında bunu yaptıkları düşünüldüğünde kişilerin kendi verileri üzerinde hakimiyetini azaltmasıyla sonuçlanacaktır. Aynı zamanda verileri metalaştırılan bu görüş insan onuruna aykırı bir tutum olması ile de eleştirilmektedir.

Fikri Mülkiyet Hakkı Görüşü

Bu görüş ise, fikri mülkiyetin var olma amacıyla kişisel verilerin korunmasının da aynı amaca hizmet ettiğini kabul eder. Şöyle ki nasıl kişinin eser üzerinde denetim-tasarruf yetkisi varsa kişilerinde veriler üzerinde böyle bir yetkiye sahip olmaları aralarındaki amaçsal birlikteliği sağlamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaygın olarak bu görüş benimsenmektedir. Bu görüşten ortaya çıkan sonuç ise kişilerin veri üzerinde bir mülkiyete sahip olmaları ve bununda düşünsel bir şeyin korunmasından kaynaklı fikri bir hak olarak tanımlanmasıdır.

Bu görüşü eleştirenler ise, fikri mülkiyette üretimin korunması de amaçlanmaktayken kişisel verilerin korunması açısından aynı şey söylenememektedir. Bu sebeple de amaçsal olarak birliktelik yoktur. İkinci eleştiri ise, fikri hakka ilişkin değerlerin eser olarak nitelendirildiği fakat kişisel verilerin kişilerin iradi olarak üretimin sonucu olmadığı bu yüzden teknik olarak eser olamayacağıdır.

Hümanist Yaklaşım:

Bu yaklaşıma göre, kişi ve veri arasındaki bağ somutlaştırılarak, verilerin insan onuruyla bağdaşacak şekilde nitelendirilmesi gerekliğini ortaya koyar. Kıta Avrupası hukuk ekolünde (Civil Law) daha yaygın olarak bu yaklaşım görülmektedir.

Kişilik Hakkı Görüşü- Özel Hayata Saygı Hakkı

Medeni Hukuk -Kişiler Hukuku- kapsamında, özel hayatın gizliliği, içerisinde değerlendiren görüştür. Kişinin verileri sahibinin mahremiyet alanına girdiği gerekçesiyle hukuka aykırı olarak kullananların kişilerin özel hayatını ihlal ettiği yani kişilik hakkını ihlal etmekte olduğunu savunmaktadırlar. Bazı verilerin mahrem alanına girmediği, aleni olan kamuya açık verilerin sırf bu sebeple korumadan yararlanamamağı yönünde eleştiriler de vardır.

İnsan Hakkı Görüşü- Anayasal bir Hak

Verilerin insan onuruyla ilgili olması sebebiyle temel hak olan insan hakkı olarak nitelendirilmesi gerektiği savunan bir yaklaşımdır. İnsan hakları, sırf kişilerin kişi oluşundan kaynaklı birtakım haklarıdır. Temel hakları ve hiçbir şekilde sınırlanmayacak öze sahip olan haklar olarak nitelendirilebilir. Temel hak boyutuyla verilerin korunmasının da birer insan hakkı olması verilerin de sınırlanamayacak bir öze sahip olmasıyla sonuçlanır. Bu sebeple de bağımsız bir hak olduğu ve temel hak statüsünde anayasal dayanağının var olması gerekliliğini ortaya koyar.

Saadet KARTALCI’nın “E-Ticaret Hukuku” isimli diğer yazısı için bağlantıya tıklayınız.

Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin Son Sayı’sına ise bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Yazar: Saadet Kartalcı

Kaynakça

Kılınç, D. “Anayasal bir hak olarak kişisel verilerin korunması”. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 61 (2012 ): 1089-1172

Akkurt, S. S. (2020). Kişisel Veri Kavramının Hukukî Niteliğine İlişkin Yaklaşımlara Mukayeseli Bir Bakış . Kişisel Verileri Koruma Dergisi , 2 (1) , 20-32 .

Özkan, R. (2021). Ki̇şi̇sel Veri̇ Koruma Hukukunun Ki̇şi̇lik Hakkinin Korunmasi Çerçevesi̇nde Değerlendi̇rilmesi . Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , 3 (2) , 675-733