Kripto Paralara Ait Veriler Hukukumuz Nezdinde İspat Vasıtası Olabilir Mi?
Şeffaflık, hukukumuz nezdinde ispata ne ölçüde katkı sağlayacak? Ya da anonimlik ve güvenlik bu ispat vasıtalarının kapsamını daraltacak mı? İki yönde de kimi kuşkular, kimi avantajlar barındırıyor. Blockchain sistemi ve elbette bu sistem özelinde kripto paralar (ve bu işlemlere ait veriler)! Gerçekten de, uyuşmazlık konusu bir işlemin bağımsız olarak doğrulanabildiği ve şeffaf bir şekilde gösterildiği bir sistem delil sunma sürecini bile hızlandırabilir, hatta yargılama sürecine katkı sağlayabilir. Ama acaba sisteme hâkim gizlilik ilkesi, verilerin niteliğini etkileyecek mi? Özellikle de bunların hukukumuz nezdinde hangi ispat vasıtalarından olacağı önem arz ediyor. Bu noktada kripto paralara ait verilerin bir belge niteliğinde mi yoksa bir senet niteliğinde mi olduğu sorusu cevaplanmalıdır. İlgili çalışmada kısaca hukukumuz nezdinde ispat vasıtaları ele alınacak ve ardından kripto paralara ait verilerin bu vasıtalar arasındaki konumu irdelenecektir. Sonuçta ispat edilemeyen vakıa bir düşünceden ibarettir…
1. Hukukumuzda İspat ve Delil
Hem ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklar hem de finansal kayıtların tutulması kapsamında kripto paraların konu edildiği işlemler nezdinde ispat vasıtaları önem taşımaktadır. Bu doğrultuda öncelikle hukukumuzdaki ispata ve delillere ilişkin kurallara kısaca değinmekte fayda olacaktır. İspat; ‘‘bir iddianın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda hâkimi inandırma faaliyeti’ ’[1] olarak açıklanmaktadır. Hâkimi inandırma faaliyetini yerine getirmek adına çekişmeli olan vakıların ispatı için ise kimi ispat araçları kullanılmaktadır. Bu araçlar delil olarak adlandırılmaktadır. Bu noktada genel itibariyle kişi, iddiasını ispatla mükelleftir. İddiasını ispat etmek isteyen kişi, hukukumuz nezdinde Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (‘‘HMK’’) belirli bir delille ispat zorunluluğu öngörülmemişse iddiasını her türlü delille ispat edebilmektedir.
Hukukumuzda hâkimin değerlendirme biçimine göre iki çeşit delil bulunmaktadır. Bunlar kesin deliller ve takdiri delillerdir. Normal şartlar altında hâkim delilleri serbestçe değerlendirse de bunun bir istisnası olarak kesin deliller karşımıza çıkmaktadır. Hâkim, kesin delillerin varlığı halinde serbest bir değerlendirme yapmaz ve kesin delilleri karar verirken baz alır. Kesin deliller HMK’da özel olarak düzenlenmiştir. Bunlar;
- Senet (HMK m.200)
- Yemin (HMK m.225)
- Kesin Hüküm’dür (HMK m.303)
Gerçekten de hâkim, bu üç kalem delilin gerçeği temsil edip etmediğini serbestçe takdir edemez. Bu delillerin hukuken geçerliliği bulunduğu sürece doğruyu temsil ettiği kabul edilir.[2] Buna karşın tanık (HMK m.240 vd.), bilirkişi (HMK m.266 vd.) ve keşif (HMK m.288 vd.) ise takdiri delillerdir ve bu deliller hâkimi kesin deliller gibi bağlamaz, hâkim bu deliller neticesinde kendi takdirine göre karar verir.
Tam da bu noktada bir vakıanın ispatı için ileri sürülecek delilin akıbetini saptamak adına hukukumuz nezdinde ilk olarak belge kavramını irdelemek gerekir. Zira kimi hallerde bir belge, delil başlangıcı sayılabilmekte ve bu vesile ile HMK tanık dinletilmesine izin vermektedir. Ezcümle, HMK belge niteliğini haiz delillere senet kadar değer atfetmese de iddiasını ispat etmek isteyen kişi için tanık dinletme imkanının önünü açmıştır.
HMK m.199 uyarınca belge: ‘‘Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar’’dır. Belge, uyuşmazlık konusu vakıları ispata elverişli bir bilgi taşıyıcısıdır. Örneğin fotokopi, faks, fotoğraf veya veri kayıtları birer belgedir.
Buna karşın kesin delil olan senet, belgeden bir tık daha farklı ve kendisine daha çok önem atfedilen bir kavramdır. Her senet bir belgedir, ama her belge bir senet değildir. HMK nezdinde belge, senedi de kapsar şekilde daha üst bir kavram olarak kullanılmıştır. Senet bir kesin delilken, belge bir takdiri delildir. Senet, hukukumuz nezdinde ‘‘bir kimsenin kendi aleyhine hazırladığı veya aleyhine sonuç doğuran yazılı bir belge’’[3] olarak tanımlanmaktadır. Bu doğrultuda HMK anlamında bir belgenin senet sayılması için belli özellikler taşıması gerekmektedir. Bunlar:
- Yazılılık
- Dış aleme yansıyacak şekilde varlık kazanma (cismanilik)
- Bir vakıa hakkında irade beyanı içerme
- İmza’dır.
Diğer bir anlatımla senet; nesne üzerinde görülebilir, her zaman okunabilir olmalı ve belgelendirilen hukuki işlem hakkında tam bir bilgi barındırmalıdır. Buna ek olarak da imza bulundurmalıdır. Zira imza, senetteki irade beyanı ile irade sahibi arasındaki ilişkiyi kurmaktadır. Fotokopi bu halde bir senet sayılmaz. Diğer yandan elektronik veriler senet niteliğinde olmasa da bilgisayar çıktısının altının imzalanması halinde bunun senet değeri kazanacağı belirtilmektedir.[4]
Teknolojinin gelişimi ile hukukumuza yeni bir kavram eklenmiştir: elektronik imza. İşte, bu noktada artık güvenli elektronik imza ile el yazısı ile atılmış imza aynı hükümde sayılmaktadır. Nitekim bu husus çeşitli düzenlemeler ile belirtilmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun (‘‘TBK’’) 15.maddesinin 1.fıkrasının 2.cümlesine göre: ‘‘Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.’’ Aynı zamanda 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu (‘‘EİK’’) m.5 uyarınca: ‘‘Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur.’’
Kripto paraların akıbetini değerlendirirken bizler için önem taşıyacak güvenli elektronik imzanın tanımına da göz atmak gerekecek. EİK m.4 uyarınca güvenli elektronik imza; münhasıran imza sahibine bağlı olan, sadece imza sahibinin tasarrufunda bulunan güvenli elektronik imza oluşturma aracı ile oluşturulan, nitelikli elektronik sertifikaya dayanarak imza sahibinin kimliğinin tespitini sağlayan ve imzalanmış elektronik veride sonradan herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tespitini sağlayan elektronik imzadır. Bu sebeple elektronik ortamda oluşturulan verilerin senet yani kesin delil sayılabilmesi için güvenli elektronik imza ile imzalanmış olması gerekir. HMK m.205 uyarınca: ‘‘…Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler, senet hükmündedir. Hâkim, mahkemeye delil olarak sunulan elektronik imzalı belgenin, güvenli elektronik imza ile oluşturulmuş olup olmadığını resen inceler.’’ Özetle, dijital ortamdaki verilerin birer senet hükmünde sayılması mümkündür. Fakat bunun için şimdilik ilgili verilerin/dokümanların kesinlikle güvenli elektronik imza ile imzalanması gerekmektedir. Aksi halde belge niteliğinde kalacaklardır. Hukukumuzda ispat ve delili irdeledikten sonra artık Blockchain ve kripto paraların bu kapsamda nasıl bir düzleme oturtulabileceğini inceleyebileceğiz.
2. İspat Hukuku Bakımından Blockchain ve Kripto Paralar
Kripto paraların[5] arkasındaki blockchain teknolojisi vasıtasıyla elde edilecek veriler aslında birer elektronik veridir.[6] HMK’daki tanıma bakıldığında blockchain sisteminde kayıtlı kripto paralar hakkındaki elektronik verilerin birer belge olarak kabul edilmesi mümkündür. Bundan hareketle HMK m.202/2 kapsamında senetle ispat zorunluluğu bulunan bir halde eğer ki ilgili veri, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmasa bile söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteriyorsa ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından gönderilmişse, bu halde bir delil başlangıcı sayılabilecektir. [7] Bu halde de kripto paralar hakkındaki elektronik verileri paylaşan taraf senetle ispat zorunluluğu bulunan hallerde tanık dinletecektir ki bu durum belki de deyim yerindeyse kişiye bir can yeleği kazandırabilecektir.
Peki, kripto paraların bulunduğu blockchain sisteminden çekilen veriler birer senet olabilir mi? Bu soruya cevap vermek için blockchain sisteminde kullanılan özel imzayı[8] değerlendirmek gerekir. Burada kullanılan özel dijital imzanın hukukumuzda kendisine ayrı bir değer atfedilen güvenli elektronik imza ile aynı olmadığı belirtilmiştir.[9] Diğer yandan öğretide blockchain’in güvenlikli yapısı ve dijital imzanın, özel anahtarın sahibi olan kişi tarafından atıldığının tespit edilebileceği göz önünde bulundurulduğunda dijital imzanın da elektronik imzanın yerini tutabileceği ve bu verilere bir senet değeri atfedilebileceği fikri öne sürülmüştür.[10] Fakat yine de şu anlık hukukumuz nezdinde blockchain sistemindeki dijital imzalara ayrı bir değer atfedilmediğinden, bu imzaların güvenli elektronik imza ile aynı sonuçları doğurmayacağını belirtmek gerekir. O halde kripto paralara ilişkin veriler birer ispat vasıtası olarak kullanılabilmekle birlikte ancak belge niteliğini haiz olacaklardır.
HMK m.199 ve m.200 baz alındığında blockhain’deki veriler imza unsurunu taşımadıklarından senet değil, belge niteliğini haizdirler. Aynı zamanda gerekli koşullar sağlandığında bu veriler, yani kripto paraların konu edildiği işlemlere dair blockchain sistemi içerisindeki Hash bilgileri, birer delil başlangıcı sayılabilecektir O halde bu elektronik verileri ileri süren kişi gerekli şartlar oluştuğu taktirde tanık da dinletebilecektir. Fakat bu verilere bir şekilde senet niteliğini kazandırmak mümkün olabilir. Şöyle ki; bu elektronik verilere ait kayıtlar bir kâğıda basılırsa ve altına bu kâğıtta bahse konu işlem sahibi kişi imza atarsa[11] o halde doğal olarak bu belge de bir senet niteliğini haiz olacaktır. Zira imza unsuru tamamlanmıştır. Yine de, bahse konu işlemlerin kim tarafından gerçekleştirildiği her zaman belli olmamaktadır. İşlemlerin hangi adreslerden yapıldığı sistem üzerinden bilinebilir olsa da blockchain sisteminde anonimlik ilkesi gereğince açık ve özel anahtarların sahiplerinin kim olduğu anlaşılamamaktadır. Buna karşın kullanıcıların kimlik numaralarını, kişisel bilgilerini paylaştığı sistemlerde bu yönde bir ispatın yapılması gayet mümkün olacaktır. Örneğin banka kanalı ile kripto para edinildiği hallerde ispat kolaylaşacaktır. Ancak yukarıda belirtilen güçlükten ötürü bu verilerin kesin delil olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir.[12] O halde sonuç olarak; bir uyuşmazlık vuku bulduğunda blockchain sistemi üzerinde yer alan hash bilgileri HMK nezdinde bir belge niteliğini haiz olacaktır. Şartları oluştuğu taktirde bu konu hakkında iddiada bulunan kişi tanık dinletebilecektir. Kısaca kripto paralar, kripto paralara ait işlem verileri birer takdiri delildir.
3. Sonuç
Teknolojinin gelişimi hukukun en önemli bölümlerinden birine de etkide bulundu: ispat şekli ve deliller…Anonim, güvenli, şeffaf olma ve merkezi olmama özellikleri ile büyük avantaj sağlayan blockchain sistemi doğru kullanıldığı taktirde önemli ispat vasıtalarını bünyesinde barındırıyor ve barındırmaya devam edecek. Özel bir düzenleme bulunmadığından, bu veriler şimdilik takdiri birer delil olarak değerlendirilmektedir. Gerçekten de anonimlik ve güvenli olma halleri büyük avantajlar yaratsa da açık ve özel anahtarın sahipleri tam olarak belirlenememekte. Bu sebeple kesin delilden ziyade bu tür verilere takdiri delil sıfatını yüklemek daha anlamlı gözükmektedir. Normal şartlar altında hukuk, ilerleyen zamanda meydana gelebilecek gelişmeleri de gözetecek şekilde proaktif düzenlemeler barındırmalıdır. Eğer durum böyle değilse de iyi bir gözlem ile gri alanların sayısı en aza indirilmelidir. Özellikle de dijital imza ve özel anahtarlar noktasındaki gri alanlar azaltılırsa blockchain üzerindeki verilerin ve kripto paraların konu olduğu işlemlere ait bilgilerin akıbeti netlik kazanacaktır.
Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin Yeni Sayı’sını okumak için bağlantıya tıklayınız.
Yazarın “Dijital Dünyanın Getirdikleri: Düğünde Takılan Kripto Paralar” isimli yazısını bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Dipnotlar
[1] Hakan PEKCANITEZ, Muhammet ÖZEKES, Oğuz ATALAY, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 8.Bası, 2020, s.324
[2] PEKCANITEZ, ÖZELES, ATALAY, s.366
[3] A.g.e., s.372
[4] A.g.e., s.375
[5] Blockchain sistemi ve kripto paralar hakkında detaylı açıklamalar için bknz. https://www.mefilsadergi.com/2-sayı & https://hukukvebilisim.org/kripto-paralar-yabanci-para-olabilir-mi/
[6] Eylül BALIKÇI, Dava ve Takip Konusu Olabilmesi Bakımından Kripto Paralar, ERÜHFD, C. XVI, S. 2, (2021), s.296
[7] Fatih BİLGİLİ, M. Fatih CENGİL, Blockchain ve Kripto Para Hukuku, Dora Yayınları, 2022, s.356
[8] Blockchain sisteminde bir kripto para, örneğin Bitcoin, transferi yapabilmek için iki tarafın da birer adrese sahip olması gerekir. Adreslerin üretilmesi için özel anahtar (Private key) gerekmekte ve bu özel anahtar vasıtasıyla açık anahtar (Public key) üretilmektedir. Açık anahtar şifrelemek, özel anahtar ise şifreyi çözmek için kullanılmaktadır. Tıpkı IBAN adresi ile bankacılık şifresi gibi. İşte tam da bu noktada Bitcoin’in transfer edilebilmesi için diğer kişiye ait olan açık anahtar sisteme yazılır ve özel anahtar kullanılarak bir dijital imza ile işlem onaylanır. Bu dijital imza sayesinde aynı işlemin tekrar tekrar yapılmasının önüne geçilir, işlemin Blockchain sisteminde geçerli bir izi oluşur.
[9] A.g.e., s.356
[10] A.g.e., s.357
[11] A.g.e., s.361
[12] BALIKÇI, s. 297

Hukuk ve dijital gelişimin kesiştiği noktaları inceleyip bunlar hakkında bulgularını paylaşmaktan keyif alan bir yazar, avukatım.