YASADIŞI İNTERNET İÇERİĞİNİN ENGELLENMESİ, FİLTRELENMESİ VE KALDIRILMASI
İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte, yasadışı içeriklerin internette yayılması da önemli bir sorun haline gelmiştir. Bu içerikler arasında çocuk pornografisi, terör propagandası, nefret söylemi ve fikri mülkiyet ihlali gibi unsurlar yer almaktadır. Bu kapsamda; devletler, internet ortamında mevcut mevzuat düzenlemelerini uygulamak için bazı faaliyetlerde bulunmaktadır. Söz konusu bu faaliyetler arasında; yasadışı internet içeriğinin engellenmesi, filtrelenmesi ve kaldırılması sayılmaktadır. Ancak; devletler, bu tür içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması ile temel hakların korunması arasında bir denge kurmalıdır.
- Düzenleyici Modeler
- Prosedür
- İfade Özgürlüğüne İlişkin Hususlar
- Sonuç
Düzenleyici Modeller
Devletler, genellikle, çevrimiçi materyallerin hem engellenmesi hem de kaldırılması sıklıkla benzer şekilde ele alır. Ayrıca; hedeflenen yasal çerçevelere sahip devletler, çoğunlukla aynı kurallar dizisi altında düzenler. Ancak; devletler, internette yasadışı içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması konusunda farklı düzenleyici modeller uygular. Bu modeller, genel olarak iki kategoriye ayrılabilir:
- Genel Yasal Çerçeveler Modeli: İnternette yasadışı içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması için genel bir yasal çerçeve kullanılmaktadır. Bu çerçeve, ifade özgürlüğü ve temel hakların korunması ile birlikte yasadışı içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması ihtiyacını dengelemeye çalışmaktadır.
- Hedefli Yasal Çerçeveler Modeli: İnternette yasadışı içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması için özel bir yasal çerçeve oluşturulmaktadır. Bu çerçeve, hangi içeriklerin engellenmesi ve kaldırılabileceğine, bu işlemlerin nasıl gerçekleştirileceğine ve ilgili tarafların haklarını nasıl koruyacağına ilişkin düzenlemeler içermektedir.
Genel yasal çerçeveler modelinde; devletler yasadışı internet içeriğinin engellenmesi, filtrelenmesi ve yayından kaldırılması konusunda özel bir mevzuata sahip değildir. Yani, çevrimiçi materyalin engellenmesi, filtrelenmesi veya yayından kaldırılmasıyla ilgilenenlerin uyması gereken koşulları ve prosedürleri tanımlamak amacıyla devlet tarafından uygulamaya konulan herhangi bir yasal veya diğer düzenleyici sistem yoktur. Bu durumda, sıklıkla öne sürülen bir argümanlar şunlardır:
- Yasa koyucunun teknolojik gelişmelerin hızına ayak uydurmasının imkansızlığı,
- Yasadışı çevrimiçi materyalin sınırlı bir şekilde engellenmesi veya kaldırılması için mevcut bir uygulamaya güvenmemesi
Bu düzenleme modeli şu devletlerde görülür: Almanya, Avusturya, Hollanda, Birleşik Krallık, İrlanda, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre. Bu tür ülkeler için, internet içeriğiyle ilgili ihtilaflar gerçeğiyle giderek daha fazla yüzleştikçe, yasal müdahalenin yokluğu bir zorluk teşkil etmiştir. Bu yüzden son yıllarda; bu devletler, düzenleyici boşluğu doldurmak ve belirli sorunları ele almak için çeşitli mekanizmalara güvenmiştir. Hatta; bazı yargı sistemleri, büyük ölçüde düzenlenmemiş bir çerçeveyi korumuştur. Ancak belirli alanlarda yasal veya siyasi müdahale ile yaklaşımları birleştirmeyi seçmiştir. Birleşik Krallık ve Arnavutluk gibi bazı ülkeler, özel sektörün kendi kendini düzenlemesi benimsemiştir. Hollanda ve Almanya gibi diğer ülkeler, bir yandan ifade özgürlüğü ile internet güvenliği ve diğer temel hakların korunması arasında gerekli dengenin mümkün olduğunca korunmasını sağlamak için yerel mahkemelere güvenmiştir.
Hedefli yasal çerçeveler modelinde; devletler internet içeriğinin engellenmesi, filtrelenmesi ve kaldırılması müdahalede bulunur. Özellikle, internetin ve diğer dijital medyanın düzenlenmesini amaçlayan yasal bir çerçeve oluşturmak için müdahale eder. Bu düzenleme modeli şu devletlerde görülür: Finlandiya, Fransa, Macaristan, Portekiz, Rusya Federasyonu, İspanya ve Türkiye. Devletlerin söz konusu mevzuatları; tipik olarak engelleme veya kaldırma işleminin hangi yasal gerekçelere dayandırılabileceğini, uygun eylemi gerçekleştirme yetkisine sahip idari veya adli makamı ve izlenecek usulleri belirler. Bu modeli benimseyen devletlern; engelleme, filtreleme ve yayından kaldırma tedbirlerinin alınmasına yönelik daha yaygın gerekçeleri, mevzuatında kapsamlı ve açık bir şekilde tanımlar. Buna rağmen; bazı yargı bölgelerinin gerekçeleri, genellikle mevzuatta yapılan değişiklikler veya yaratıcı adli yorum yoluyla genişlettiği görülür.
Prosedür
Devletler; nefret suçları başta olmak üzere suç, çocuk istismarı, terörizm, ve ulusal güvenlikle ilgili olarak internet içeriğinin kaldırılmasını hedefleyen yasal kurallara sahiptir. Devletlerin birçoğu, belirtilen alanların en azından bazılarında mahkeme kararına gerek kalmadan bu tür materyallerin acil olarak engellenmesini sağlar. Yunanistan, Fransa, Portekiz, Rusya Federasyonu, Sırbistan ve Türkiye bu devletler arasındadır. Bu devletler, idari makamlara, polis makamlarına veya savcılara, önceden yargı yetkisi olmaksızın internet erişim sağlayıcılarına erişimi engelleme emri verme konusunda özel yetkiler vermiştir. Bu tür emirlerin internet erişim sağlayıcısının 24 saat içinde harekete geçmesini gerektirmesi ve içerik sağlayıcıya ya da ev sahibine herhangi bir bildirimde bulunulmaması yaygın bir durumdur. Finlandiya gibi mahkeme kararının gerekli olduğu diğer ülkelerde ise; bu tür materyallerden haberdar olan yer sağlayıcıların, yargı yetkisi olmaksızın gönüllü olarak bunları kaldırması ve içerik sağlayıcıya, mahkemeler aracılığıyla eyleme itiraz etmelerine izin veren gerekli bildirimi yapması beklenebilir.
Bazı durumlarda Türkiye’de olduğu kimi ulusal sistemler ilgili idari makamın kararları için sonradan yargı onayı almasını gerektirir. Diğerleri ise, engellenen materyalin bulunduğu yere materyalin neden engellendiğini ve buna nasıl itiraz edilebileceğini açıklayan bir açılış sayfası yerleştirir. Çoğu ülkede, ilgili taraflara olağan ceza veya uygun olduğu hallerde medeni usul kanunları yoluyla engelleme eylemlerine itiraz etme fırsatı verilmektedir. Portekiz yönetmeliği bunu açıkça belirtmektedir.
Özellikle; çocuk istismarı ve diğer ciddi suçlarla ilgili materyaller veya çevrimiçi kumarla ilgili olarak devletler, engellenen URL’lerin veya alan adlarının merkezi bir listesinin ilgili idari makam tarafından tutulduğu ve güncellendiği bir sistemi benimser. Fransa, Yunanistan, İtalya, Romanya, Rusya Federasyonu, Türkiye ve Birleşik Krallık gibi devletler bu kapsamdadır. Bu durum, engellemenin uygulanmasını sağlamakla yükümlü olan ilgili internet erişim sağlayıcılarına bildirilir. Birçok devlet, fikri mülkiyet ve mahremiyet haklarını veya hakaret haklarını ihlal eden materyallerin yayından kaldırılması ve engellenmesi yalnızca mahkeme kararı uyarınca gerçekleştirilir veya yetkilendirir. Bazı ülkeler, mahkeme işlemine gerek kalmaması için tasarlanmış alternatif bildirim ve yayından kaldırma prosedürleri getirmiştir. Örneğin; Finlandiya’da, hak sahiplerinin hukuka aykırı olduğu iddia edilen materyallerin kaldırılmasını talep edebilmeleri için, içerik sağlayıcılara kaldırmaya itiraz edebilmeleri için gerekli sürecin tanınmasına tabi olan bir prosedürün varlığına dair kanıtlar mevcuttur. Özellikle, iftira niteliğindeki materyaller veya gizlilik haklarını ihlal eden içeriklerle ilgili olarak uygulama genellikle zarar gören kişi veya kuruluşun inisiyatif almasına ve dolayısıyla prosedüre bağlı olacaktır.
Bunlar, materyalin kaldırılmasına yönelik prosedürler başlatılmadan önce, etkilenen kişi veya kuruluşun ilgili web sitesi operatörünü doğrudan bilgilendirmesini gerektirebilir. Web sitesi operatörünün hukuka aykırı olduğu tespit edilen materyali kaldırmayı reddetmesi halinde, ilgili yerel makam materyalin kaldırılması için ev sahibine bir süre verebilir ve/veya kendisini içerikten dolayı üçüncü tarafların sorumluluğuna maruz bırakabilir. İnternet erişim sağlayıcılarına URL’ye, hatta tüm web sitesine erişimi engelleme talimatı bile verilebilir.
İfade Özgürlüğüne İlişkin Hususlar
İnternette yasadışı içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması, ifade özgürlüğü ile temel hakların korunması arasında bir denge kurmak için gereklidir. Ancak, bu dengeyi sağlamak kolay değildir. Engelleme, içeriğin tamamen erişilemez hale gelmesini sağlar. Kaldırma ise, içeriğin erişilebilirliğini azaltır, ancak tamamen ortadan kaldırmaz. Engellemede, devletler internet erişim sağlayıcılarına gönüllü olarak engelleme yapması için baskı uygulayabilir. Bu durum, ifade özgürlüğü açısından endişelere yol açar. Ayrıca, engellemenin yasal dayanağının güçlü olması gerekir. Engelleme, ifade özgürlüğü hakkının sınırlanması anlamına gelir. Kaldırmada ise, yer sağlayıcıları, içerik hakkında bilgi sahibi olması halinde, bu içeriği kaldırmakla yükümlü tutulabilir. Bu durum, aşırı kaldırmaya yol açabilir. Aşırı kaldırma, yasadışı olmayan içeriğin de kaldırılması anlamına gelir.
Geniş bant hakkı, tüm insanların internete erişebilmesi gerektiği görüşüdür. İfade ve düşünce özgürlüğü ve diğer temel hakların korunması için, devletlerin internet erişimini korumakla yükümlü olduğu kabul edilir. Bu bağlamda, devletlerin internette yasadışı içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması konusundaki yaklaşımlarının, ifade özgürlüğü hakkını korumaya yönelik olması gerekir.
Bu amaçla, devletler aşağıdaki hususlara dikkat eder:
- Engelleme ve kaldırmada, ifade özgürlüğü hakkını sınırlayacak önlemlerin yalnızca demokratik bir toplumda meşru bir amacı gerçekleştirmek için gerekli ve orantılı olması gerekir.
- Engelleme ve kaldırmada, hukuki süreç güvenceleri sağlanmalıdır.
- Geniş bant hakkının korunması için, internet erişiminin makul olmayan bir şekilde kısıtlanmaması gerekir.
Bu hususlara dikkat edilmesi, internette yasadışı içeriklerin engellenmesi ve kaldırılması ile ifade özgürlüğü hakkının korunması arasında bir denge kurulmasına yardımcı olacaktır.
Sonuç
Sonuç olarak; bazı ülkeler, devletin internet erişiminin geniş çapta erişilebilir olmasını sağlamak için çalışmasını gerektiren, devletin bir bireyin bilgiye ve internete erişimini makul olmayan bir şekilde kısıtlamasını önleyen veya engelleyen yasalar kabul etmiştir. Böylece, internet bir bütün olarak herhangi bir devletin yetki alanı dışında kalan bir ortam olarak görülürken, internetin bazı bölümleri faaliyet gösterdikleri ülkelerin yasa ve yönetmeliklerine tabi olmuştur. İleriye dönük olarak, internetin nasıl düzenlenmesi gerektiği konusunda uluslararası diyalog başlamıştır. Bu konuda; insan hakları aktivistleri internette yapılacak herhangi bir düzenlemenin internete erişimin sınırlandırılmasından ziyade hakların korunması şeklinde olması için lobi faaliyetleri yürütmüştür. Son olarak, internette “zararlı” veya yasadışı faaliyetleri düzenlemeye yönelik her türlü girişim, devletlerin her ikisini de farklı tanımlamaları sebebiyle zorluklarla karşılaşabilir.
Yazarın tüm yazılarına bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Legaling Kurucu Ortağı Cem ŞANAP ile Dergimizde gerçekleşen ropörtajı okumak için bağlantıya tıklayınız.
Zeynep Ürüşan (LL.B.)
Karabük Barosu’na kayıtlı stajyer avukattır. Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 2023 yılında mezun olmuştur. Yılmaz&Çolak Hukuk Bürosunda Ceza Hukuku, Bilişim Hukuku ve Kişisel Veriler Hukuku alanlarında uzmanlaşmak üzere çalışmaktadır. Ayrıca; Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Taşkent Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi işbirliğinde gerçekleşen “Student’s Rountable Talk Legal Discussions in Commercial and Cyber Law (Ticaret ve Siber Hukukta Hukuk Tartışmaları Açısından Yuvarlak Öğrenci Masa Konuşması)” etkinliğinde konuşmacı olarak yer almıştır. Etkinlik kapsamında “Competition Law in Digital Markets (Dijital Piyasalarda Rekabet Hukuku)” isimli sunumunu gerçekleştirmiştir.
E-mail: urusanzeynep98@gmail.com
Whatsapp: 05377869413
Linkedln: linkedin.com/in/zeynep-ürüşan-3b291929b