Güncel Yargı Kararları Işığında Polisin Sanal Devriye Yetkisinin Değerlendirilmesi
Giriş
Bilindiği üzere günümüzde bilgisayar ve internet teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte toplumsal her alana ilişkin ciddi değişiklikler söz konusu olmaya başlamıştır. Bu doğrultuda gündelik hayatımızda mevcut olan tüm iş ve işlemler artık siber alanda da kendini göstermektedir (Dülger 2021: s. 5; Sarsıkoğlu ve Ergün 2025; s. 579). Bahse konu yenilikler beraberinde bir takım hukuki problemleri ve bu problemlere ilişkin çözüm arayışlarını getirmektedir. Bu durumdan önceki ceza muhakemesi hukukuna ilişkin normlar fiziksel ortamın gereklilikleri göz önünde bulundurularak düzenlenmişti (Sarsıkoğlu ve Ergün 2025; s. 581). Ancak, bahse konu dönüşümden sonra siber alana özgü suç tipleri ortaya çıkmış ve bu kapsamda bu suç tiplerinin önüne geçmek adına yeni koruma tedbirlerine ve öncleyici tedbirlere başvuru zorunluluğu ortaya çıkmıştır (Sarsıkoğlu ve Ergün 2025; s. 581). Bu doğrultuda kanun koyucu koruma tedbiri olarak bahse konu siber suçların yaygınlıkla işlenmiş olduğu dijital cihazlarda mevcut olan dijital delillerin incelenmesi için bilgisyarlarda, bilgisayar programlarında ve kütüklerinde arama, kopyalama ve elkoymayı düzenleyen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 134’üncü maddesini, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınmasını düzenleyen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 135’inci maddesini ve teknik araçlarla izlemeyi düzenleyen 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 140’ıncı maddesini kanunlaştırmıştır (Yaşar ve Otacı 2025: s.952). Ancak bunlarla yetinilmemiş 2017 yılında 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 27. maddesiyle 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na (PVSK) eklenen Ek Madde 6 ile polise siber alemde işlenen suçları önceden takip etmesi için sanal devriye yetkisi veren düzenleme yürürlüğe girmiş; ancak ilgili düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Yazının devamında ilgili AYM kararındaki gerekçelere yer vereceğiz ve Yargıtay’ın uygulamasını tartışacağız.
2- Polisin Sanal Devriye Yetkisini Iptal Eden Aym Kararinin Değerlendirilmesi
2017 yılında 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 27. maddesiyle 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na (PVSK) eklenen Ek Madde 6 ile yürürlüye giren düzenleme “Polis, sanal ortamda işlenen suçlarda yetkili Cumhuriyet başsavcılığının tespiti amacıyla, internet abonelerine ait kimlik bilgilerine ulaşmaya, sanal ortamda araştırma yapmaya yetkilidir. Erişim sağlayıcıları, yer sağlayıcıları ve içerik sağlayıcıları talep edilen bu bilgileri kolluğun bu suçlarla mücadele için oluşturduğu birimine bildirir” şeklindeydi. Bu düzenleme açık ve net bir şekilde polise sanal ortamda araştırma yapma yetkisi vermekteydi. Ancak, ilgili düzenleme Anayasa Mahkemesi’nin 19.02.2020 tarihli ve 2018/91 E., 2020/10 K. sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi bahse konu kararı iptal gerekçesinde; “Buna göre, sanal ortamda işlenen suçlar da dahil olmak üzere suç soruşturmasını yapacak yetkili Cumhuriyet başsavcılığının belirlenmesi ve bu konuya ilişkin uyuşmazlıkların çözümü yargı makamlarının görevi kapsamında kalmaktadır. Kanun’da yargı mercilerine, anılan görevin yerine getirilmesini sağlayabilecek bilgiler de dahil olmak üzere suç soruşturmasıyla ilgili bilgilere erişme yetkisinin de tanındığı görülmektedir. Dolayısıyla yalnızca yetkili Cumhuriyet başsavcılığının belirlenmesi amacıyla kolluğa, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını sınırlamak suretiyle kuralda belirtilen yetkiyi tanımanın zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği ve bu yönüyle dava konusu kuralla getirilen sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına yönelik sınırlamanın zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği hâllerde de Anayasa’ya uygun bir sınırlamanın varlığının kabulü için Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında korunan söz konusu hakkın gerektirdiği özel güvencelerin kişilere sağlanmış olması gerekir. Dava konusu kuralla öngörülen yetkili Cumhuriyet başsavcılığının belirlenmesi için yapılan sınırlamanın zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği sonucuna varıldığından bu özel güvenceler yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.” Şeklinde açıklamalara yer verilmiştir. Bu kapsamda AYM kararında sanal ortamda işlenen suçlarda dahil olmak üzere tüm suçların araştırmasını yapmakta Cumhuriyet Savcılığının yetkili olduğunu, bu yetkinin koluuk görevlisine tanınmasının zorunlu bir ihtiyaca karşılık gelmediği ifade edilmiştir. Zira, Anayasa Mahkemesi polise sanal ortamda araştırma yetkisi tanınmasıyla birlikte polis tarafından kişilere ait sosyal medyada yer alan kişisel verilere erişime imkan tanınmakta olduğunu, bu durumunu Anayasa madde 20’de yer alan özel hayata saygı hakkına sınırlama getirdiğini ifade etmiş; getitilen düzenleme ile de Anayasa Madde 20’de yer alan özel hayata saygı hakkına ilişkin Anayasa Madde 13’te yer alan güvencelerin sağlanmadığı belirterek ilgili hükmü iptal etmiştir. Doktrinde AYM kararının doyurucu bir gerekçeye sahip olmadığı; zira kişisel verilerin korunmasına ilişkin özel bir güvencenin mevcut olup olmadığına ilişkin yeterli araştırmanın yapılmadığı ifade edilmektedir; zira, bilişim suçlarının günümüzde ciddi bir sorun haline geldiği ve bu sorunlarla mücadele için böyle bir düzenlemenin toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmediğinin söylenemeyeceği ifade edilmektedir (Kaya : s.6). Kanımızca da; çocuk istismarı da dahil bu kadar çok siber tehdit söz konusyken böyle bir düzenlemeye gerek olmadığı söylenemez; ancak bu konuda kişilere keyfiliğin önüne geçecek güvencelerin sağlanması da elzemdir. Zira, bahse konu düzenlemenin keyfi bir şekilde uygulanması Anayasa madde 20’de yer alan özel hayata saygı hakkına zarar verebileceği gibi Anayasa madde 26’da yer alan ifade hürriyetine de ciddi bir zarar verecektir.
3- Yargitay 3. Ceza dairesi’nin 2022/9294 e. 2024/1826 e. Sayili Kararinin Değerlendirilmesi
İlgili dosyada terör örgütü propogandası yapmak suçuna ilişkin yapılmış olan yargılamada yerel mahkeme tarafından verilmiş olan hapis cezası Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından “5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden Tebliğname’ye uygun olarak, üye …’ın hukuka aykırı yöntemle delil elde edildiğinden suçun sübuta ermediğine dair karşı oyu ve oy çokluğuyla, TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA” şeklinde ifadelere yer verilerek onanmıştır. Ancak, bahse konu kararın karşı oyunda Anayasa Mahkemesi’nin 19.02.2020 tarihli ve 2018/91 E., 2020/10 K. sayılı kararı ciddi bir şekilde değerlendirilmiştir. Karşı oy; “2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 6. maddesine eklenen bu fıkra Anayasa Mahkemesinin 19.02.2020 tarih ve 2018/91 Esas, 2020/10 sayılı kararıyla iptal edilmiştir. Dolayısıyla Cumhuriyet Savcısının emir ve talimatı olmaksızın sanal ortamda araştırma yapma yetkisinin kaldırıldığı, soruşturmanın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine riayet edilerek, CMK m.160/1’de öngörülen; “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.” Hükmü çerçevesinde, etkin bir soruşturmanın yapılarak, suç delillerinin bu şekilde toplanması gerektiği tartışmasızdır. Kanun koyucu; basit, yeterli, makul veya kuvvetli şüpheye konu olabilecek bir suçtan dolayı soruşturma aşamasında soruşturma açılmasını Cumhuriyet savcısına bırakmıştır. Soruşturmanın amiri Cumhuriyet savcısı olup, adli kolluk savcının yardımcısıdır. Nitekim 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun “Adli görev ve yetkiler” başlıklı Ek 6. maddesinin 4. fıkrasında; “bir suç işlendiği veya işlenmekte olduğu bilgisini edinen Polis, olay yerinin korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için acele tedbirleri aldıktan sonra elkoyduğu olaylara, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirir ve Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerini yapar.” hükmüne yer verildiği, buna göre suçla karşılaşan polisin kendi başına soruşturma yürütemeyeceğinin ve Cumhuriyet savcısının emri ile soruşturma işlemlerini yapabileceğinin belirtildiği görülmektedir.(Prof. Dr. Ersan Şen : Polisin Sanal Ortamda Takibi ve Sanal Devriye Yetkisi-Hukuki ) Sonuç olarak 5271 CMK. 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Hakkındaki Kanunlar uyarınca; bir suçun işlendiği izlenimini veren hali öğrenen kolluğun derhal Cumhuriyet Savcısına olayı haber vererek emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine başlaması gerekirken sanal devriye sonucu kontrolü aşan ve ortada CMK. 134 madde uyarınca usulüne uygun verilmiş yazılı arama emri veya kararı olmadan delil elde etmek amacıyla kolluğun sanal ortamda arama işlemi, yine CMK 161. Maddeye uygun olarak Cumhuriyet Savcısının yazılı talep ve talimatı olmaksızın internet üzerinde ve bir soruşturma varmışcasına kolluk tarafından yapılan araştırmalar ve sonuçlar hukuka aykırıdır.” Şeklinde ifadelere yer vererek kolluğun sanal devriye yapma yetkisinin AYM tarafından iptal edildiğini, bu kapsamda bir suçun işlendiği izlenimini veren hali öğrenen kolluğun derhal Cumhuriyet Savcısına olayı haber vererek emri doğrultusunda soruşturma işlemlerine başlaması gerekirken sanal devriye sonucu kontrolü aşan ve ortada CMK. 134 madde uyarınca usulüne uygun verilmiş yazılı arama emri veya kararı olmadan gerçekleştirilen delil elde etme işleminin hukuka aykırı olduğunu, bu kapsamda verilmiş olan mahkumiyet kararının Anayasa m.38/6, CMK m.206/2-a, CMK m.217/2 uyarınca hukuka uygun yol ve yöntemlerle elde edilmiş olan delillere dayanmadığını ifade etmiştir. İlgili kararda da bahse konu gerekçe doktrinde Ersan Şen ve Tamer Berk Bayraklı tarafından kaleme alınmış olan yazıya atıf yapmaktadır.Bahse konu yazarlarda AYM iptal kararından sonra bu yöntemle elde edilmiş olan delillerin hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu açık ve net bir şekilde ifade etmektedir (Şen ve Bayraklı 2023: Kaynak : https://sen.av.tr/tr/makale/polisin-sanal-ortamda-takibi-ve-sanal-devriye-yetkisi ). Kanımıca da, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra kolluğun sanal devriye yapma yetkisi açık ve net bir şekilde kanuni dayanaktan yoksundur. Bu kapsamda elde edilen deliller Anayasa m.38/6, CMK m.206/2-a, CMK m.217/2 uyarınca hukuka aykırı delil statüsündedir.
Sonuç
Bilindiği üzere teknolojinin gelişmesiyle birlikte siber suçlar hayatımızda ciddi bir yer almaya başlamış ve bu suçların önüne geçmek için kanun koyucu bir takım hukuki düzenlemeler yoluna gitmiştir. 2017 Yılında 680 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 27. maddesiyle 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’na (PVSK) eklenen Ek Madde 6 ile yürürlüğe giren polise sanal devriye yetkisi veren düzenleme de bunlardan biridir. İlgili düzenleme Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişir. Ancak, uygulamada kolluk tarafından hala sanal devriye yöntemine başvurularak delil elde edilmekte ve bu deliller mahkemece hükme esas alınmaktadır. Bu hususun hukuken kabul edilebilirliği yürürlükteki kanunlar uyarınca mümkün değildir. Zira, kolluğun kanunun kendisine vernediği yetkiye dayanarak delil elde etmesi hukuken mümkün değildir. Dolayısıyla, bu konuda Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nde yer alan karşı oy görüşüne katılmaktayız.
Av. Baran Can KAYA’nın tüm blog yazılarına bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Yazarın Hukuk ve Bilişim Dergisi 12. Sayı’sında yayınlanan “Siber Risk Sigortası” isimli yazıyı okumak için bağlantıya tıklayınız.
Yazar: Av. Baran Can KAYA – BCK Hukuk Bürosu
Kaynaklar
1-Yaşar O. ve Otacı C. (2025), Yeni İçtihatlarla Uygulamalı ve Yorumlu Ceza Muhakemesi Kanunu, Seçkin Yayınları.
2-Şen E. ve Bayraklı T.B. (2023), “Polisin Sanal Ortamda Takibi ve Sanal Devriye Yetkisi”, https://sen.av.tr/tr/makale/polisin-sanal-ortamda-takibi-ve-sanal-devriye-yetkisi .
3-Sarsıkoğlu Ş. ve Ergün K.K. (2025), “ÇAĞDA TÜRK CEZA MUHAKEMESİ: SİBER SUÇLAR ÖZELİNDE KORUMA TEDBİRLERİNİN GENEL TEORİSİ”, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/4904057 .
4-Dülger M.V. (2021), “Bilişim Sistemleri Üzerinde Arama, Kopyalama Ve El Koyma Tedbiri”, https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3792260 .
5-Kaya M. B., “Polisin Sanal Devriye Yetkisini İptal Eden Anayasa Mahkemesi Kararının Değerlendirilmesi”, https://mbkaya.com/hukuk/polis-sanal-devriye-siber-kolluk-aym-iptal.pdf .
6-Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin 2022/9294 E. ve 2024/1826 K. Sayılı Kararı
7- Anayasa Mahkemesi’nin 19.02.2020 tarihli ve 2018/91 E., 2020/10 K. sayılı kararı

İstanbul barosu nezdinde Avukatlık mesleğini ifa etmekteyim. Kadir Has Üniversitesi hukuk fakültesinden 2016 yılında mezun oldum. Şu an İstanbul Medeniyet Üniversitesi Özel Hukuk(İngilizce) bölümünde yüksek lisans eğitimimi sürdürmekteyim. 2016 Yılından bugüne 5 yıldır bilfiil avukatlık mesleğini yürütmekteyim. Bilişim ve Teknoloji hukukuna ciddi bir ilgim bulunmaktadır.
İlgi Alanları ve Çalışma Alanları
1-Bilişim ve Teknoloji Hukuku
2-Kripto para hukuku
3- Fikri Mülkiyet Hukuku
4-Şirketler Hukuku
5-İş Hukuku