Howey Testi’nin NFT’ler Açısından Uygulanabilirliği
1- Howey Testi Nedir?
Howey testi, yatırım sözleşmesinin varlığını tespit etmek için kullanılan bir yöntemdir. Yatırım sözleşmelerinin SEC nezdinde tabi olduğu hukuki düzenlemelerin kripto paralar açısından uygulanabilirliğini test etmek için kullanılan bu yöntem 1946 yılında geliştirilen bir içtihada dayanmaktadır. Yatırım Sözleşmesi kavramının karşılığı olan Investment Contract, Securities Act of 1933 ve Securities Exchange Act of 1934 uyarınca düzenlenmiştir. 1946 yılında hükme bağlanan Howey davası, atipik bir durumun menkul kıymet arzı teşkil edip etmediği hususu açısından bazı kriterlerin Amerikan içtihadına yerleşmesine ve bu kriterler uyarınca yatırım sözleşmesinin mevcudiyetinin süregelen yıllar içerisinde tespit edilmesi yolunun açılmasına sebebiyet vermiştir.
2- Howey Testi Kriterleri
Federal Temyiz Mahkemesi yatırım sözleşmesini, “the investment of money in a common enterprise with a reasonable expectation of profits to be derived from the efforts of others” olarak tanımlamıştır. İlgili ifadeden yatırım sözleşmesinin söz konusu olması için (i) ortak girişime (ii) para yatırılması ve bu yatırımın amacının (iii) üçüncü kişilerin emeklerine istinat eden (iv) kar beklentisi olduğu ifade edilmiştir.
3- NFT’lerin Yatırım Sözleşmesi Niteliği
Howey Testi’nde yer verilen koşulların NFT’ler nezdinde uygulanması, NFT’lerin benzersiz yapıları münasebetiyle farklılık arz edebilmektedir. Bunun yanı sıra farklı tür NFT’ler için değişen değerlendirmelerin yapılması da mümkündür. Bu kapsamda f-NFT olarak kısaltılan fractional NFT bir diğer ifade ile kısımlara, paylara bölünmüş NFT’ler için Howey Testi’nin bazı unsurlarına ilişkin değerlendirmelerin sonucu farklılaşmaktadır.
– Bir Miktar Para veya Malvarlığı Unsurunun Yatırıma Yöneltilmiş Olması
NFT’ler ekseriyetle Ethereum blokzincirinde olup Ethereum ile ödeme gerçekleşmektedir. Bu çerçevede geleneksel bir ödeme işleminin yanı sıra bir malvarlığı unsuru yatırımı da kabul edilmektedir ve hem geleneksel NFT’ler hem de f-NFT’ler için ilk unsurun sağlandığına ilişkin bir şüphe bulunmamaktadır.
– Müşterek Bir Teşebbüsün Varlığı
Müşterek teşebbüs unsuru NFT’lerde farklılık arz etmektedir. NFT, Non-Fungible Tokens, her bir NFT’nin taşıdığı benzersiz özellik ve ayırt edicilik mahiyeti sebebiyle SEC’in ilgili konudaki yaklaşımı ICO’lardan ayrılabilecektir. Yatay ve dikey açıdan ele alınan müşterek teşebbüs varlığı hususu değerlendirildiğinde; yatay iştirakin söz konusu olmadığı zira NFT’lerin benzersiz ve bir diğerine benzemeyen özellikleri sebebiyle bedellerinin bir diğerini etkilemediği, yatırımcıların diğer yatırımcıların ödediği bedeli etkileme potansiyelinin olmadığı hususu tartışılmıştır. Ayrıca iştirakin karına bağlı olan bir yatırımcı havuzunun da söz konusu olmadığı ileri sürülmüştür. Bu çerçevede NFT’lerin müşterek bir teşebbüs varlığı koşulunu sağlamayabileceği ifade edilmiştir.
Buna karşın f-NFT’ler için durum farklılık arz etmektedir. Parçalara ayrılan NFT’ler için her bir parça NFT mülkiyetinin bir bölümünü temsil etmekte olup tek bir NFT’ye yatırım yapan yatırımcıların yatay ve dikey iştirak içerisinde bulunduğu sonucuna ulaşılabilecektir, zira yatırımcılar birbirlerine ve iştirakin karına bağlıdır. Bu kapsamda parçalı NFT’nin mülkiyetini elinde tutan satıcı ile yatırımcıların kaderleri ile diğer yatırımcıların elde edecekleri kar söz konusu NFT’nin bedeline bağlı olacaktır.
– Kazanç Beklentisi
Son iki Howey Testi unsuru yatırım sözleşmesinin varlığını tespit için belirleyici özellik teşkil etmekte olup her bir olay özelinde değerlendirmeye tabi tutulmalıdır. Geleneksel NFT’lerin bir koleksiyon ürünü gibi değerlendirilmesi ile kar amacıyla alım ve satımı bu unsurun sağlanmasında farklı değerlendirmeye tabi olacaktır.
– Kazancın Diğer Kişilerin Faaliyetlerinden Kaynaklanması
Yatırımcının sermaye koymaktan başka faaliyette bulunmaması ve kazancın kaynağının tamamı veya büyük bir unsurunun üçüncü kişi veya teşebbüsü kuranların faaliyetlerinden kaynaklanması gerekmektedir. Bu minvalde NFT sahiplerinin işletmenin karlarına ortak olup olmadığı, ikincil bir piyasa olup olmadığı, işletmenin çabalarının satın alma işleminden getiri sağlanmasında esaslı unsur niteliğinde olması faaliyetleri ile doğrudan satıcıdan satın alınarak NFT sahiplerinin birebir alım ve satım faaliyetlerine dahil olması açısından farklılık söz konusudur.
4- Sonuç Olarak
NFT’lerin yatırım sözleşmesi niteliğine ilişkin değerlendirme yapılırken NFT’nin ayırt edici ve benzersiz niteliği ile yatırımcının NFT satın almasında ve satım faaliyetlerindeki niyeti, faaliyetin mahiyeti ve işletmenin kar elde edilmesindeki dahiliyeti önem arz etmekte olup her bir olay özelinde ayrıca değerlendirme yapılması icap etmektedir. Buna karşın f-NFT’lerin ICO’ya benzer nitelikleri de göz önünde bulundurulmalı ve kriterler bu çerçevede değerlendirmeye tabi tutulmalıdır.
15. Sayı’mızdaki “Tokenomics ve Unsurları” yazısını okumak için bağlantıya tıklayınız.
Blockchain ve Kripto Paralar alanındaki tüm Blog yazılarını bağlantıdan okuyabilirsiniz.