SOSYAL MEDYA SUÇ REHBERİ
Gençlerin Sosyal Medya Üzerinden Maruz Kaldığı Suçlar Karşısında Başvuru Yöntemi
Yazar: Ronya Mira DAĞ, Kerim KILIÇ
Sosyal Medya Suç Rehberi, TÜBİTAK desteğiyle Stj. Av. Ronya Mira DAĞ ve Stj. Av. Kerim KILIÇ ve tarafından 2209-A Projesi kapsamında hazırlanmıştır. “Gençlerin Sosyal Medya Üzerinden Maruz Kaldığı Suçlar Karşısında Başvuru Yöntemi”danışman hocamız Dr. Öğretim Üyesi İsa Başbüyük’e teşekkür ederiz.
İÇİNDEKİLER:
- EL KİTABININ AMACI
- TEMEL KAVRAMLAR VE TANIMLAR
- İNTERNETİN VE SOSYAL MEDYANIN HAYATIMIZDAKİ YERİ
- SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN İŞLENEN BAŞLICA SUÇLARI ANLAMAK VE AYIRT ETMEK
- CİNSEL TACİZ
- ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ İHLAL
- MÜSTEHCENLİK
- ISRARLI TAKİP
- HIRSIZLIK VE DOLANDIRICILIK
- BİLİŞİM SUÇLARI
- HAKARET, TEHDİT VE ŞANTAJ
- KİŞİSEL VERİLERİ ELE GEÇİRME, HUKUKA AYKIRI OLARAK BAŞKASINA VERME VE YAYMA
- SUÇ İŞLEMEYE TAHRİK, HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK VE AŞAĞILAMA
- ŞİKAYETE TABİ SUÇLARDA ŞİKAYET PROSEDÜRÜ NASIL İŞLER?
- SOSYAL MEDYADA İŞLENEN SUÇLARIN MAĞDURU OLMAKTAN NASIL KORUNABİLİRİZ?
- SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN SUÇ TEŞKİL EDECEK BİR EYLEMLE KARŞILAŞTIĞINIZDA NASIL BİR YOL İZLEYEBİLİRSİNİZ? BAŞVURU YÖNTEMLERİ NELERDİR?
- BAŞKASI TARAFINDAN YAYINLANIP SUÇ TEŞKİL EDEN BİR SOSYAL MEDYA İÇERİĞİNİ BEĞENMEK VE PAYLAŞMAK SUÇ TEŞKİL EDER Mİ?
- ABD’DE MAHKEME KARARLARINA KONU OLMUŞ SOSYAL MEDYA OLAYLARI
- SONUÇ
- KAYNAKÇA
1.EL KİTABININ AMACI
Günümüzde internet ağının sağladığı imkanlar ve kolaylıklar karşısında kullanıcıların azımsanamayacak bir kesimi yüzme bilmeden derin bir okyanusa düşmüş gibidir. Hal böyle iken çocuklar ve gençler başta olmak üzere birçok kullanıcı internet üzerinden işlenen suçların mağduru olmaktadır.
Kitapçığımızın temel amacı sosyal medya kullanıcısı gençlerin suçtan uzak kalabilmeleri adına bilinçlendirilmelerini ve bir suçun mağduru olmaları durumunda suç tipini net bir şekilde tespit edip nasıl bir yol izlenebileceğini öğrenmelerini sağlamaktır.
Yöntem olarak kitapçığımızda öncelikle suç tiplerini yargıtay kararlarına konu olmuş örnek olaylar ve farazi örnekler üzerinden inceleyerek anlaşılabilir, temel düzey bir sosyal medya ceza hukuku okuryazarlığı kazandıracak ve mağdur olmaları durumunda neler yapabileceklerini öncelikli olarak nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini açıklayacağız.
Ayrıca kitapçığımızın devamında bu suçların mağduru olmamak için nasıl önlemler alınabileceğini, çeşitli kurumların başvuru adreslerini, suç teşkil eden iletilerin beğenilmesi ve paylaşılması gibi durumlarda suç oluşup oluşmayacağını detaylarıyla açıklayacağız.
-OKUYUCUYA NOT-
Sevgili okuyucu genç arkadaşlarımız, bu kitapçığı sizin hukuksal farkındalığınızı arttırmak ve güvende olduğunuzu hissettirmek adına hazırladık. Ancak önemle belirtmek gerekir ki eğer bir suçun mağduru olduysanız bunu öncelikle ailenizle, bu mümkün değilse güvendiğiniz bir büyüğünüzle yahut arkadaşlarınızla paylaşmanız çok önemlidir. Bu kitapçık size nasıl bir yol izleyeceğinizi daha da önemlisi bir yol izlemenizi böyle bir seçeneğinizin her zaman olduğunu anlatıyor olacak ancak eksik kalan kısımlar için bir avukata danışarak hukuki destek almak çok daha sağlıklı bir sonuca ulaşmanızı sağlayacaktır.
Bilgiyle, esenlikle kalın.
2.TEMEL KAVRAMLAR VE TANIMLAR
- Siber Suç: Bilişim sistemleri kullanılarak işlenen yasa dışı faaliyetleri ifade eder.
- Siber Taciz ve Siber Zorbalık: Siber taciz; bir kişiye yönelik internet, sosyal medya, e-posta veya mesajlar aracılığıyla sürekli ve kasıtlı olarak yapılan rahatsız edici, tehdit edici veya aşağılayıcı eylemlerdir. Siber zorbalık ise genellikle çocuklar ve gençler arasında görülen, dijital platformlarda bir kişiyi küçük düşürme, tehdit etme, hakaret etme veya dışlama gibi tekrarlayan ve kasıtlı eylemlerdir.
- NYMEC (National Center for Missing & Exploited Children): ABD Ulusal Kayıp ve Sömürülen Çocuklar Ulusal Merkezi olarak Türkçe’ye çevrilen bu kuruluş, Cyber Tipline’ı yönetir ve gelen raporları inceleyerek kolluk kuvvetlerine yönlendirir.
- Cyber Tipline: Çocuğun istismarı, sömürüsü gibi durumları ihbar etmek için kurulan ihbar sitesidir, herkes NCMEC’e bu CyberTipline sistemine ihbarda bulunulabilir.
- CSAM: Çocuklara yönelik cinsel istismar materyali.
- Sosyal Medya: Sosyal medya, insanların dijital platformlar üzerinden içerik oluşturup paylaşabildiği, etkileşim kurabildiği ve iletişim sağlayabildiği çevrim içi ağlardır.
- Sosyal Medya Sujeleri:
Kullanıcı: Sosyal medya platformlarından yararlanan ve oradaki dünyaya dahil olan kişiler.
İçerik Sağlayıcı: Kullanıcılara dijital ortamda bilgi, görsel, video veya metin gibi içerikleri üreten, değiştiren, sunan kişi veya kuruluşlardır. (Örneğin: Haber sitelerinde haber yayınlayan muhabir ya da yayın yönetmeni, aynı sitede yorum yazan vatandaşlar, blog yazarları)
Yer Sağlayıcı: Kullanıcıların içeriklerini depolamalarına ve yayımlamalarına imkân tanıyan internet hizmetlerini sağlayan kişi veya kuruluşlardır. (Örneğin: Google Drive, hosting firmaları)
Sosyal Ağ Sağlayıcısı: Kullanıcıların internet üzerinden içerik paylaşmasına, iletişim kurmasına ve etkileşimde bulunmasına olanak tanıyan dijital platformları işleten kişi veya kuruluşlardır.
Erişim Sağlayıcı: Kullanıcıların internete bağlanmasını sağlayan hizmetleri sunan kişi veya kuruluşlardır. (Örneğin: Türk Telekom, Vodafone, Turkcell)
Abone: Herhangi bir sözleşme ile erişim sağlayıcılarından internet ortamına bağlanma hizmeti alan gerçek veya tüzel kişidir.
- Diğer Kavramlar:
Yargıtay: Adli yargı ilk derece mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde bir ilk derece mahkemesinde verilen hüküm için istinafa, istinafta istenen sonuç alınamaması durumunda kanunda belirtilen gerekli şartları taşıması halinde Yargıtay’a incelenmek üzere gönderilebilir. Çalışmamızda ilk derece mahkemesinin verdiği kararı bozan ya da onayan Yargıtay hükümlerine gerekçeleriyle yer verdik.
İçtihat: Mahkeme içtihatları, mahkemelerce daha önce verilmiş bulunan kararlar veya emsal kararlar olarak tanımlanır. Bunlar diğer hakimleri bağlamaz.
Norm: Kural olarak benimsenmiş, yerleşmiş ilke veya kanuna uygun durumdur.
Onanma: Yargıtay tarafından verilen hükümde, ilk derece mahkemesinin veya istinaf mahkemesinin vermiş olduğu kararın hukuka aykırı olmadığını ve yerinde bir karar olduğunu belirtmesidir.
Resen: Kendiliğinden, talep gerekmeksizin.
Muhtelif: Çeşitli
Saik: Güdü
Soruşturma: Suçun işlendiğine dair iddiaların araştırıldığı, delillerin toplandığı ve savcılığın kamu davası açıp açmamaya karar verdiği süreçtir.
Kovuşturma: Soruşturmanın ardından düzenlenen iddianamenin mahkeme tarafından onaylanmasıyla başlayan ve hükmün kesinleşmesine kadar süren yargılama sürecini ifade eder
Trafik Bilgisi: İnternet ağına dahil olan cihazlar arasındaki bağlantı ve veri alışverişi kapsamında kullanılan IP adresleri, port bilgileri, hareket zaman aralığı, abone kimliği vb. verilerin bütününü ifade eder.
IP ve Port Bilgisi: IP, bir cihazın internet veya yerel ağ üzerindeki kimliğini belirleyen benzersiz sayısal bir adresidir. Port numarası ise bir cihazdaki farklı uygulamaların veya hizmetlerin iletişim kurmasını sağlayan kapılardır. Portlar, IP adresi ile kullanılarak veri akışını yönlendirir.
URL: İnternet üzerindeki bir kaynağın (web sayfası, dosya, resim vb.) adresini belirten, kullanıcıların belirli bir kaynağa ulaşmasını sağlayan metin tabanlı bir yapıdır. Kısaca, bir web sitesine veya online kaynağa giden uygulamada link dediğimiz bağlantıdır.
LOG: Bir sistemde veya uygulamada gerçekleşen olayların, işlemlerin ve hataların zaman damgasıyla birlikte kaydedildiği dosyalardır. Her türlü internet hareketini kayıt altına alan geniş bir arşivi ifade eder.
ID: Herhangi bir platformda bir nesneyi, kişiyi veya veriyi benzersiz şekilde tanımlamak için kullanılan sayısal veya alfanümerik bir değerdir.
3.İNTERNETİN VE SOSYAL MEDYANIN HAYATIMIZDAKİ YERİ
Kitapçıkta suçların anlatımında değindiğimiz üzere aslında burada incelenen suçların birçoğu iletişim araçlarına yahut sosyal medya mecralarına özgülenmiş değildir. Aksine ilk düzenleniş biçimleri insanların yüz yüze iletişim kurmalarından yola çıkılarak düzenlenmiş zamanla hızla gelişen teknoloji ve akabinde insanlığın gündelik hayatının adeta ayrılmaz bir parçası olan iletişim mecralarıyla bu düzenlemeler günün şartlarına göre yenilenmiştir. Bizimse bu kitapçıkta daha spesifik olarak suçların sosyal medya üzerinden işlenişini ele almamızdaki sebeplerin ve bu projenin önemi aşağıda sunacağımız verilerle daha da anlaşılır hale gelecektir.
- Digital 2025: Global Digital Overview Raporu
Dünya nüfusunun 8,08 milyar olduğu bu dönemde insanların %67,9’undan fazlasının internet, %70,5’ininn ise cep telefonu kullandığı tespit edilmiştir. Bunun yanında diğer dikkat çekici taraf ise geçmiş yıla göre nüfusun oranı %0,9’luk bir büyüme gösterirken telefon kullanımı %2,0, internet kullanımının ise %2,5 büyümesidir. Tüm verilere ek olarak başka bir dikkat çekici nokta ise sosyal medya kullanımının geçmiş yıla göre 206 milyon yeni kullanıcı ile %4,1’lik devasa bir artış göstermesidir. Bu artışla birlikte aktif sosyal medya kullanıcı kimliklerinin sayısı 5,24 milyara ulaşmıştır ki bu da dünya nüfusunun %63,9’una tekabül etmektedir. İnternet kullanıcılarının ise %94,24’ü sosyal medya kullanmaktadır. Türkiye’de ise bu oranlar daha da artış göstermektedir. Nitekim nüfusun %88,3’ü internet, %66,7’si ise sosyal medya kullanmaktadır.
Verilerden görüldüğü üzere normal yaşantımızda belki 10 binlik belki de en fazla birkaç milyonluk bir yerleşim yerinde yaşayıp bunun içerinde de kısıtlı bir kesimle keyfi ya da zaruri biçimde denk gelip iletişim kurma ihtimalinin yanı sıra sosyal medyada çarpıcı biçimde milyarlarca insan ve tabii olarak milyarlarca olası bir tehdit unsuruyla var oluyoruz diyebiliriz.
Çoğunlukla okurlarımızı ilgilendirecek 16-24 yaş aralığındaki insanların internet kullanımındaki amacına bakıldığında ise arkadaş ve aileleriyle iletişimde olmak gelmektedir. Yaş skalası arttıkça ilk sırayı haber ve güncel olaylar hakkında bilgi sahibi olmak gelmektedir. Küresel ölçekte ikinci sırada ise “Boş zamanları doldurmak” yer alıyor ve bu durum, reels, shorts gibi “sonsuz akışların” sosyal medya uygulamalarında neden bu kadar yaygın bir özellik haline geldiğini açıklamaya yardımcı olmaktadır.
GWI’nin son araştırması, yetişkin internet kullanıcılarının artık her gün ortalama 6 saat 38 dakikayı internette geçirdiğini ortaya koydu. Son rakam, Covid-19 salgınının başlamasından hemen önce, 2019 sonlarında gördüğümüz değerle aynı. Pandemi dönemiyle birlikte sıçrama kazanan internet kullanımı günümüzde de aynı biçimde artışını sürdürmektedir.
Öyle ki insanların uyanık oldukları sürenin yaklaşık yüzde 40’ını aktif olarak dijital cihazlar ve hizmetlerle geçirdiklerini göz önünde bulundurduğumuzda, bu rakamların ne derece fazla olduğu daha da anlaşılmaktadır. Bu sürenin içerisinde ise 16-24 yaş aralığındaki kadınlar yaklaşık 3 saatlik bir kısmı sosyal medyaya ayırırken her yaş düzeyinde olduğu gibi bu yaş aralığında da erkekler daha az kullanarak kadınların 25 dakika gerisinde kalmaktadır.
Sonuç olarak bu ve diğer birçok raporda görülmektedir ki ülkemiz ve dünya nüfusunun özellikle de genç kesim olmak üzere büyük bir çoğunluğu artık günlerinin ciddi bir kısmını muhtelif amaçlarla mobil cihazlar aracılığıyla internette ve spesifik olarak sosyal medya mecralarında geçirmektedir. Bu sebeple değerli okuyucularımıza var olduğumuz bu sanal dünyanın ne denli büyük olduğunu hatırlatır, oradan potansiyel olarak gelebilecek tehlikeleri ve bu tehditlerden korunmanın yöntemlerini verimli bir şekilde öğrenebilmek adına kitapçığı dikkat ve özenle okumalarını tavsiye ederiz.
4.SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN İŞLENEN SUÇLARI ANLAMAK VE AYIRT ETMEK
- CİNSEL TACİZ
Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar genel olarak kendi aralarında 4 ayrı kategoriye ayrılır. Bunlardan sadece Cinsel Taciz suçunu inceleyeceğiz. Çünkü bu suçun işlenmesi için bedensel temas gerekmemektedir. Bu suç serbest hareketli olup söz, hareket yahut iletişim araçlarından yararlanmak gibi birçok şekilde işlenebilir. Okuyucuların mahrum kalmaması adına dış dünyada da nasıl işlendiğine değinmekle birlikte ağırlıklı olarak iletişim araçlarıyla nasıl işlendiğine bakacağız.
Yukarıda belirttiğimiz gibi bu suçun en önemli özelliği hareketin bedensel temastan ari olmasıdır. Zira fail onlarca defa mağdura öpmek istediğini söylemesine karşılık bir kere dahi öperse artık cinsel taciz değil farklı bir suç olan cinsel saldırı suçu oluşur. Bu suçta ise failin fiziksel temas niteliğinde olmayan cinsel arzu ve isteklerini tatmin etmek amacıyla yaptığı eylemler söz konusudur. Kanun ve yerleşik içtihatlara göre fail açısından fiilin cinsel amaç güdülerek yapılması gerekmektedir. Örneğin birine arkadaşça onu sevdiğimizi söylediğimizde herhangi bir sorun yaşanmayacaktır. Fakat evli olan birisine arkadaşlıktan öteye yakınlık barındıracak şekilde “seni seviyorum” mesajı atmak bu suçu oluşturacaktır. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi- Karar No:2019/8123). Yine buna benzer olarak bir ortamda normal şekilde çiçek koklamak gayet tabii karşılanacakken mağdura karşı cinsel arzuları dışa vuracak biçimde koklamak suçun oluşumuna vücut verecektir. İki önemli nokta olan eylemin fiziksel temastan ari olması ve failin cinsel arzularla yapması gerektiğini vurguladıktan sonra başlıklar halinde özel durumları inceleyelim.
Yargıtay kararlarıyla birlikte söz konusu suçta hususiyet gerektiren durumlar:
- Suçun Nitelikli Halleri
Suçun;
- a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
- b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
- c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
- d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
- e) Teşhir suretiyle,
İşlenmesi halinde cezada artırıma gidilmektedir. Ve yine bu durumlarda suç şikayete tabi olmaktan çıkmaktadır. Yani eğer kişi, bu eylemler sebebiyle mağdur olmuş ve şikayet etmeye korkuyor yahut başkaları tarafından engellense dahi ilgili makamların haberdar olması halinde mağdurun şikayeti beklenmeden takibi yapılacaktır.
- Eylem Neticesinde Mağdurun Hayatındaki Değişiklikler
Eğer mağdur uğradığı eylem neticesinde; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek cezada alt sınır yükseltilecektir. Maalesef bu düzenlemenin günümüzde bir hayli karşılığı bulunmaktadır. Zira suçun mağduru olan lise öğrencisi arkadaşlarının haberdar olması sebebiyle bunun psikolojik baskısına dayanamayarak okulunu değiştirmek zorunda kalabilmektedir. Bu durumda hem faile verilecek ceza artırılacaktır hem de bundan ayrı olarak özel hukukta manevi tazminat talep edilebilecektir. Bu sebeple genç okurlarımıza böyle bir durumla karşılaşmaları durumunda olayı korkmadan ailelerine veya kendilerine yakın gördükleri ve yardımcı olabileceğini düşündüğü kişilere anlatıp yardım istemesi gerektiğini tekrar ederiz.
Sanıkla arasında dosyaya yansıyan bir husumet bulunmayan mağdurenin aşamalardaki anlatımları, savunma ile müşteki beyanları nazara alındığında sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik tarihlerde komşusunun kızı olan mağdureyi okul ve dershaneye gidiş gelişlerinde ısrarla takip edip öpücük atmak ve çok güzel olduğunu beyanla kendisini sevdiğini söylemek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, eylemine uyan TCK’nın 105/1, 43/1. maddeleri gereğince cezalandırılması yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Karar No:2015/7457).
Örneğin yukarıdaki örnekte mağdur bu fiil sebebiyle okulunu veya dershanesini değiştirmek zorunda kalırsa suçun nitelikli hali oluşmuş olacak, fail mağdurun şikayeti aranmadan daha ağır biçimde cezalandırılacaktır.
- Birine Israrla Arkadaşlık Teklif Etmek
İnsanın doğası gereği küçük yaşlardan itibaren başka birisine duygusal yakınlık hissetmesi gayet tabiidir. Bu hisler neticesinde de o kişiyle iletişime geçmek, hislerini açıklamak ve buna karşılık bulmak ister. Hatta bazen bu konuda ısrarcı dahi olabilir. Fakat elbette ki bunun da bir sınırı vardır.
Böyle bir durumda suçun oluşup oluşmadığı yahut hangi suçun oluştuğu somut olayın özelliklerine göre belirlenecektedir. “söz ve davranışların niteliği, gerçekleşme biçimi, tarafların konumları, aralarındaki ilişki ile eylemin gerçekleştiği tüm koşullar birlikte değerlendirilmeli, bu kapsamda ahlaki kurallara uygun evlenme teklifi, tanışma isteği veya nazikane beğeni ifadelerinin cinsel taciz suçunu oluşturmayacağı kabul edilmelidir.”(YCGK-K.2020/141). Bu ısrarlı teklif cinsel amaç barındırmıyorsa, somut olayın özelliklerine göre ısrarlı takip veya kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu da oluşturabilecektir. Zira yaklaşık iki ay boyunca cinsel amaç taşımayan sevgi ve aşk içerikli mesajlar gönderen faile cinsel taciz suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2021/13224 E. , 2023/1207 K.). Yine benzer bir olay olan failin 10.sınıf öğrencisine 2 yıl boyunca ısrarla onu sevdiğini söylemesi ise cinsel taciz olarak nitelendirilmiştir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/3371 E. , 2015/5204 K.).
“Sanığın, ilgi duyduğu müştekinin istemediğini ve kabul etmediğini belirtmesine rağmen, ısrarla evlenme teklif etmesi, sevdiğini söylemesi karşısında, eyleminin TCK’nın 105/1 maddesinde tanımlanan cinsel taciz suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi- Karar: 2019/10050).
Bu karardan yola çıkarak aynı doğrultuda sevgili olmak amacıyla yapılan teklifleri de bu kapsamda değerlendirmek doğru olacaktır. Bu sebeple yaşantımız içerisinde karşılaşmamız muhtemel olan bu tarz durumlar karşısında şikayet hakkımızın olduğunu, maddi varlığımız kadar manevi varlığımızın da hukuk düzenince korunduğunun bilincinde ve güveninde olmak gerekir.
- Cinsel Taciz Suçunun İspatı Amacıyla Ses ve Görüntü Kaydı Yapmak
Suç, iletişim araçları kullanılarak işlendiğinde; mağdur tarafından suçun ispatına elverişli delil niteliğindeki verilerin korunması ve kayda alınması, işin ehli kişilerce cihazlar incelenerek silinen verilerin kurtarılması gibi birçok yolla ispatı sağlanabilmektedir. Suç çoğunlukla insanlardan uzak, failin kendini güvende hissedebileceği ortam ve mecralarda iki kişi arasında gerçekleştiği için ispat güçleşebilmektedir. Fakat genç okurlarımıza şunu söylemeliyiz ki, eğer suç işleniyor fakat elinizde ispat edecek somut veri yoksa normalde hukuka aykırı ve yasak olmasına rağmen failin tavır ve konuşmalarını gizlice kayda alabilirsiniz. Yargıtay mağdurun faili “kalem kamera” tabir edilen bir cihazla kaydettiği somut olayda şu kararı vermiştir;
“Sanığın, şikayetçinin kendisine cinsel tacizde bulunduğuna ve kendisinin de bu eylemlerin mağduru olduğuna ilişkin iddiasını ispatlama ve kaybolma olasılığı bulunan delilin muhafazasını sağlama amacını taşıyan eylemlerinde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığı kabul edilemeyeceğinden, hakkında CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmelidir.” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi Karar : 2014/26252).
- İnternet Üzerinden Cinsel Taciz Suçu ve Cezası
Günümüzde teknolojinin buna mukabil olarak da iletişim araçları ve sosyal medya mecralarının her geçen gün katlanarak gelişmesi ve yayılmasıyla birçok suç gibi cinsel taciz suçunun işlenilmesinde de faillerce en çok tercih edilen yöntemlerden biri haline gelmiştir. Zira bu sayede binlerce kilometre uzaylılıktaki yüzlerce kişiye karşı dahi kolaylıkla işlenebilmektedir. Failler neden bu yola rağbet ettiğini ve nasıl korunabileceğimizi “VI. Sosyal Medyada İşlenen Suçların Mağduru Olmaktan Nasıl Korunabiliriz?” başlığında ayrıntılı olarak açıkladığımız için ona atıf yapmakla yetinerek internet üzerinden nasıl işlenebileceğine emsal kararlarla örnek vereceğiz.
Serbest hareketli olduğu için hareketin nasıl olacağına yönelik bir kısıtlama yoktur. Gerçekten birine ahlak çerçevesi içerisinde defalarca onu sevdiğini söylemek bu suçu oluşturmayacakken karşısında cinsel çağrışımlarla dondurma yemek bile kolaylıkla bu kapsama dahil olabilecektir. Aynı şekilde sosyal medya üzerinden de failin hangi amaçla hareket ettiğinin tespiti yapılacaktır. Bunda da fail ve mağdur arasındaki ilişki, daha öncesinde yaşananlar, o zamanki toplumun ahlak yapısı gibi birçok etken göz önünde bulundurulacaktır. Yine eğer suç mesaj yoluyla işlenmişse mesajın; kaç defa, saat kaçta, hangi emojilerin kullanılarak atıldığı gibi hususlar kolektif bir değerlendirmeyle anlaşılabilecektir. Bunun dışında hiçbir şey yazmaksızın sadece cinsel amaç taşıyan emoji ve çıkartmaların gönderilmesi dahi suçun oluşumu için yetecektir. Tüm bu açıklamalar ışığında genç okurlarımızın şikayet için mutlaka çok ağır bir hak ihlali oluşması gerekmediğini, mağdur oldukları durumda hukuk düzenince korunacakları anlaşılmaktadır.
“Sanığın, mağdurenin kullandığı cep telefonuna değişik zamanlarda birden fazla cevapsız çağrı bırakıp cinsel taciz içerikli mesajlar göndermekten ibaret eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme şekilde cinsel taciz suçunu oluşturduğu ve mevcut haliyle TCK’nın 123. maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun anılan olayda cinsel taciz suçunun unsuru olduğu gözetilmeden, ayrıca sanık hakkında bu suçtan da mahkûmiyet kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır “(Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Karar: 2015/7847).
- Eski Sevgiliye Karşı İşlenmesi
Yine en çok karşılaşılan durumlardan biri de eski sevgiliye karşı işlenmesidir. Suçun tanımında da vurgulandığı üzere fiilin cinsel amaç taşıması gerekmektedir. Lakin karşı tarafın rızası varsa eğer suç oluşmayacaktır. Yani kişilerin sevgili oldukları dönemde özgür iradeleriyle birbirlerine söyledikleri ve karşı tarafında buna razı olduğu tutum ve sözler suçu oluşturmayacaktır. Ayrıldıktan sonra kötü niyetle karşı tarafın sevgililik dönemindeki eylemlerini şikayet eden kişinin korunacak herhangi bir hukuki yararı bulunmamaktadır. Buna karşılık karşı taraf ayrılık sonrasında da davranışlarına devam ediyorsa rıza unsuru ortadan kalktığı için suçun oluşumuna sebebiyet verecektir.
“Sanık A’nın eski kız arkadaşı olan katılana suç tarihlerinde facebook adresi aracılığıyla çok sayıda cinsel içerikli mesaj göndermesi şeklindeki eyleminin hukuka aykırı olarak, başka bir ifadeyle mağdurenin rızasına aykırı şekilde, cinsel amaçlı olup mağdureyi hedef alarak ve vücuda fiziksel bir temas olmaksızın mağdurenin rahatsız edilmesi sebebiyle cinsel taciz suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, atılı suçtan mahkûmiyeti yerine yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesi hukuka aykırıdır” (Yargıtay 14. Ceza Dairesi – Karar : 2016/25).
Sıkça karşılaşılan benzer bir durum ise failin mağduru tehdit ederek rızası dışında eylemlere zorlamasıdır. Genç okurlarımıza bu hususta hiçbir şekilde bu tehdit ve şantajlara boyun eğmeden en kısa zamanda güvenilir yakınlarından ve gerekli kurumlardan yardım talep etmelerini belirtiriz.
” Bu açıklamalar çerçevesinde somut olayda ise sanığın, mağdureye hiçbir bedensel temasta bulunmaksızın, elinde mağdureye ait resimler bulunduğunu, bu resimleri montajlayarak kötü sitelere ve ailesine göndereceğinden bahisle mağdureyi tehdit ederek internetten görüntülü görüşme yaptığı mağdurenin elbiselerini çıkartmasını, cinsel içerikli hareketler yapmasını temin etmekten ibaret eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturur.” (Yargıtay 14. Ceza Dairesi- Karar: 2016/2793).
- ÖZEL HAYATIN GİZİLİLİĞİNİ İHLAL
Sosyal bir varlığız ve bundan kaçınsak bile diğer insanlarla iletişim ve etkileşimde olmaktan kaçınamıyoruz. Bazen de bunun tam aksine iletişime geçmek istiyoruz. Mesela siz daha önce hiç arkadaşınıza sormak için hoşlandığınız kişinin fotoğrafını gizlice çektiniz mi? Ya da bu fotoğrafı günümüzde popüler olan itiraf- ifşa gibi sayfalarda paylaştınız mı? Elbette kendimizin olmasa da yakınlarımızdan birinin başına bu tür bir olay gelmiş ve haberdar olmuşuzdur. Peki bu durumda ne yapmalıyız? İşte aşağıda uzun uzadıya inceleyeceğimiz şey de tam olarak bu olacak. Çünkü sosyal medya ve teknolojik aletlerin bir hayli artmasıyla çokça karşılaştığımız durumlardan biri de özel hayatın gizliliğini ihlaldir.
Öncelikle kanun maddesini verip ardından örnekler ve açıklamalarla çeşitlendirerek kavramaya çalışalım.
TCK MADDE 134- (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.
TCK md.134’te düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu; hayatın özel alanına ilişkin değerleri koruyan genel norm niteliğinde bir suç olup özel norm niteliğindeki aşağıdaki benzer suçlarla karıştırılmamalıdır:
- Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu,
- Bilişim suçları,
- Haberleşmenin Gizliliğini İhlal suçu,
- Kişisel verileri ele geçirme, yayma veya başkasına verme suçu.
Örneğin birinin başkalarının öğrenmesini istemeyeceği özel hayatına ilişkin bir telefon konuşması kaydedildiğinde hem özel hayatın gizliliği hem de haberleşmenin gizliliği ihlal edilmiş olur. Peki fail bu durumda iki suç tipinden de ayrı ayrı mı ceza alacaktır? Elbette hayır, yukarıda belirtildiği üzere somut olayın özelliklerine göre özel norm genel norma baskın gelecektir ve o suç tipi uygulanacaktır.
Konumuza dönersek TCK madde 134 iki fıkra şeklinde düzenlenmiştir ve bu iki fıkra iki ayrı suçu tanımlamaktadır. Biri özel hayatın gizliliğini ihlal diğeri ise bunun yayılmasıdır. Peki “özel hayat” kavramı neleri kapsamaktadır, matematiksel bir formül gibi herkes için aynı kıstaslar mı uygulanmaktadır. Örneğin tarihi bir yapının fotoğrafını çeken turistin kadrajında orada bulunan insanların da yer alması durumunda bu turist suç işlemiş olur mu?
Öncelikle belirtilmelidir ki hukuk pozitif değil sosyal bir bilimdir yani hiçbir zaman genel geçer bir formülü yoktur. Hukuk; doğaya, geleneğe, insana dayanmaktadır. Diğer bir deyişle hem o toplumla birlikte gelişen değişen büyüyen çocuk hem de gerektiğinde o topluma sınırlarını çizen ve o sınırlar aşıldığında cezalandıran yetişkindir. Bu sebeple her somut olay kendi içerisinde ve döneminde farklı değerlendirilmektedir. Günümüzde ise Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre “özel hayat” şu şekilde tanımlanmaktadır;
“Özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibi geçerli olup……. ancak, süreklilik içermeyen ve özel yaşam alanına dahil olmayan olay ve bilgiler ise bu kapsamda değerlendirilemez. Sonuç olarak, bir olay ya da bilginin, özel hayat kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, içinde bulunduğu fiziki çevrenin özellikleri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır (Y12CD-K:2016/8242).”
Yargıtay’ın değerlendirmesinde de görüldüğü üzere birçok ölçüt somut olayın şartlarına göre göz önüne alınarak hüküm kurulmaktadır. Yine örnek olaylar ve buna ilişkin emsal kararları vererek bu kavramı somutlaştıralım.
Yargıtay kararlarıyla birlikte söz konusu suçta hususiyet gerektiren durumlar:
- Suçun cezalandırılabilmesi için şikâyet şarttır. Ve uzlaşmaya tabidir.
Mağdurun şikâyeti olmadan savcılığın soruşturma, mahkemeninse kavuşturma yapmasının mümkün olmadığını şikayet süresinin ise mağdurun fiili işlendiğini ve fiili işleyen kişiyi öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 ay olduğunu belirterek tekrara düşmemek adına beşinci bölümde şikayet prosedürü üzerine yaptığımız açıklamalara atıf yapmakla yetiniyoruz.
- Basın Özgürlüğü, Ünlülerin Hayatı ve Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu
Basın özgürlüğü belirlenirken haberin güncel, gerçeğe uygun, ölçülü ve kamu düzenini ilgilendiriyor olmasına bakılır. Fakat tanınmış şahsiyetlerin; örneğin siyasetçiler, sanatçılar, sporcular gibi kamuya mal olmuş ünlüler için bu değerlendirme daha esnek yapılır ve sıradan halkın içinden bir vatandaşa göre özel hayatlarındaki gizlilik kapsamının daha dar olduğu kabul edilir. Örneğin bir mankenin tatil beldesinde güneşlenirken yahut yüzerken kayda alınıp magazin haberi yapılmasıyla alelade bir vatandaşın görüntülerinin yayınlanması bir tutulmayacaktır. Bu duruma örnek bir davada Yargıtay, “kamuya mal olmuş mağdurenin, yeni evlenmiş olduğu ve haberin görünen gerçeği uygun güncel olduğu, toplumun bilgilendirilmesi ve basının haber verme hakkı sınırlarının aşılmadığı anlaşılmakla mahkemece verilen beraat kararında hukuka aykırılık görülmemiştir” (Y12CD-K.2024/329). Kararı vermiştir. Fakat ünlü olmayan bir kişinin şezlongda uzanırken mayolu fotoğraflarının dergide kapak yapılması olayında Yargıtay “plajın kamuya açık alan olup, gizli alan olmadığı” şeklindeki, özel hayatı salt mekana indirgeyen yaklaşımı doğru bulmamış ve cezaya hükmetmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar No: 2012/8936).
Bir siyasetçinin veya tanınmış iş insanının doğrudan özel hayatını ilgilendirmeyecek toplantılar, görüşmeler yapmasının kayıt altına alınıp yayınlanması da bu suçu oluşturmayacaktır. (Y12CD-K.2022/6240). Bu doğrultuda günümüzde “influencer” olarak tanımlanan sosyal medyada tanınmış kişilerinde normal bir insana göre daha farklı değerlendirileceğinin kabulü gerekmektedir. Zira günümüz dünyasında ünlüler TV ve radyodan daha ziyade sosyal medya mecralarında türemektedir. Bu sebeple sosyal medyada tanınırlık seviyemiz arttıkça hukuki haklarımızdan da birtakım toleranslar verileceğini unutmamak gerekir. Fakat bu sırf tanınmış olduğu için o kişinin haklarının korunmayacağı anlamına gelmemektedir. Örneğin bir futbolcunun maçta kötü performans sergilemesi sebebiyle sırf ses getirmek için yıllar önce haber olup güncelliğini yitirmiş bir şike haberini tekrar vurgulamak ölçülü ve gerçeğe uygun olmayacağı için korunmayacaktır. (Bu duruma malenformasyon da denilmektedir. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacaktır.)
- İnternetten veya Sosyal Medya Yoluyla (Bilişim) Özel Hayatın Gizliliğini İhlal
Kitapçığımızın en başında verdiğimiz verilerden görünmektedir ki artık bir çoğumuzun sosyal medya hesabı ve orada da kimliklerimiz bulunmaktadır. Burada önemle üzerinde durulmalıdır ki bizim oluşturduğumuz bu sanal kişiliklerimiz, koruduğumuz ve sınırlarını çizdiğimiz düzeyde hukuk düzeninde de korunacaktır. Eğer iznimiz dahilinde hesabımız bir onay gerektirmeden başkalarının erişimine açıksa bu durumda paylaşımlarımızı gören kişilerin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğinden bahsedilemeyecektir.
- Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Ve Bunun İfşası Farklı Suçları Oluşturmaktadır.
“Sanığın, katılan ile girmiş olduğu cinsel ilişkiyi, katılanın rızası dışında kaydetmesi şeklinde sübut bulan eylemi özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (TCK 134/1) oluşturur” (Y12CD-K.2020/4525).
“Sanığın bir dönem duygusal arkadaşlık yaptığı mağdur ile internet ortamında görüntülü olarak konuştukları sırada mağdurun soyunduğu sanığında mağdurun bilgisi ve rızası dışında mağduru kaydedip mağdurla araların bozulması üzerine mağdurun çıplak görüntülerini internette yayımlaması özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK 134/1) ve görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal (TCK 134/2) suçlarını oluşturur” (Y12CD-K.2018/1161).
Görüldüğü üzere suçun oluşması için muhakkak paylaşılması gerekmemektedir. Kaydedilmesi yeterlidir. Hatta öyle ki bunu kaydeden failin görmesi dahi gerekmemektedir. Özel hayata ilişkin görüntü veya sesin kaydedilmesiyle suç tamamlanır; başkaca bir neticenin doğması ve mağdurun zarara uğramış olması gerekmediği gibi, failin kaydedilen görüntüleri izlememiş ya da sesleri dinlememiş olmasının suçun oluşumuna bir etkisi yoktur.” (T.C. Yargıtay 12. Ceza Dairesi Karar Tarihi: 09.03.2022 Esas: 2022/637 Karar: 2022/1818)
Bu sebeple eğer izniniz dışında görüntüleriniz veya sesiniz kaydedildiğinden şüpheleniyorsanız yahut birinin buna teşebbüs edip başaramadığını biliyorsanız dahi şikayetçi olabilirsiniz. Zira yine Yargıtay’a göre “Kaydedilen görüntüdeki kişinin tanınabilir ya da sesin anlaşılabilir olması gerekmez; özel hayat kapsamına giren seslerin, anlaşılmaz olsa dahi, gizlice kaydedilmesi, bu düzenlemenin uygulanması için yeterlidir”
- Sokak Fotoğrafçılığında izinsiz Fotoğraf- Video Çekilmesi ve Bu Verilerin Kullanılması Suç mudur?
Günümüzde sosyal medyada sokak fotoğrafçılığı gibi akımlar türemektedir. İnsanlar yeteneklerini sergilemek ve bazen bundan kazanç sağlamak amacıyla bu tür akımları denemektedirler. Öyle ki yukarıda verdiğimiz Yargıtay kararında “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik prensibine” vurgu yapıldığını görmüştük. Bu kriter göz önüne alındığında fotoğrafı çekilen kişinin rızası varsa herhangi bir sorun zaten yaşanmayacaktır lakin bu prensip göz ardı edilip mağdurun haberi ve rızası alınmadan reklam, PR yahut farklı amaçlarla bu görüntülerin kaydedilmesini ve yayılmasını hukuk düzeni korumayacaktır. Şu da önemle belirtilmelidir ki kamuya açık alanlarda çekilen haberler gibi birçok insanın ihtiyari şekilde göründüğü kayıtlar bu kapsamda değerlendirilmeyecektir. Zira böyle bir durumun kabulünde neredeyse herkes dışarıdaki çektiği fotoğraf veya videodan dolayı bu suçun faili olacaktır.
Bazı durumlarda ise kişilerin haberi olmasına rağmen rızası olmaz. Somut olaya göre kimi zaman hukuki sorumluluk doğmasına rağmen suçun oluştuğu kabul edilmemektedir. Örneğin işyerinde kahvaltı yapan diğer iş arkadaşlarının fotoğrafını çeken sanık için Yargıtay şu kararı vermiştir: “başkalarının görmesini ve bilmesini istemeyeceği özel yaşam alanlarına ilişkin bir görüntü niteliğinde olmadığı gibi, katılanların kapısı açık olan Vali Yardımcılığı sekretarya kısmında kahvaltı yapmaları, onların sürekli denetim ve gözetim altına alınması sonucu elde edilmiş özel hayatlarının gizliliğini ihlale yol açan bir bilgi niteliğinde de olmadığından, beraate ilişkin yerel mahkeme kararı onanmalıdır. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi- Karar: 2014/7905).”
Yine buna benzer bir olayda mahkeme durumun ağırlığına göre şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Bir kimsenin açık alandaki alelade resimlerinin sık sık çekilmesi halinde özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşmasa da TCK md. 123’te tanımlanan “kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçu oluşabilir” (Y12CD-K:2012/5809).
- Dedektiflik Büroları
“Özellikle vurgulayalım ki, dedektiflik bürolarının kişilerin gün içerisinde yaptıkları, gittiği yerler, kiminle niçin, nasıl, nerede ve ne zaman görüştüğü gibi hususları tespit etmek için kişileri sürekli denetim ve gözetim altına alan faaliyetleri özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur. Dedektiflik bürolarının bu faaliyeti hangi amaç için yaptıklarının bir önemi yoktur” (Y12CD-K.2022/9309)
Burada sadece ihlali gerçekleştiren dedektifin cezalandırılmayacağını belirtmek gerekir. Örneğin boşanma aşamasında olan veya sevgilisinin onu aldattığını düşünen kişi dedektif tutar ve bu dedektif diğerinin fotoğraflarını çekerse; tutan eş özel hayatın gizliliğini ihlal suçuna azmettirmekten, fotoğrafları çeken dedektif ise TCK m.134/1-2.cümle gereği fail olarak cezalandırılacaktır. Bu sebeple sosyal düzen içerisinde manevi olarak kendinizi haklı görseniz hatta bir haksızlığın tespiti için bunu yapsanız dahi usulüne uymadığı, hukuka uygunluk nedenleri bulunmadığı sürece hukuk düzeni bu eyleminizi korumayacaktır.
- Özel Hayatın Gizliliğini İhlal ve Müstehcenlik Suçunun Birlikte İşlenmesi
“16 yaşındaki şikayetçinin cinsel ve fiziksel mahremiyetine ilişkin çıplak görüntülerini, onun bilgisi dışında ifşa edilmesi eylemi TCK’nın 134/2. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu ve müstehcen görüntünün ifşa edilmesi nedeniyle TCK 226/5’teki müstehcenlik suçu oluşur. Faile cezası daha ağır olan müstehcenlik suçundan ceza verilmelidir” (Y12CD-K.2019/1519).
Görüldüğü üzere hukuk düzenince birçok suçun tek bir fiille işlenmesi durumunda kimi zaman her iki suçtan ayrı ayrı ceza verilirken de kimi zamanda bu örnek olayda olduğu gibi cezası daha ağır olan suçtan hüküm kurulmaktadır. Fakat bu ayrım teknik detay gerektireceği ve kitapçığın amacı dışına çıkacağı için incelenmeyecektir. Burada okurlar şuna dikkat edilmelidir ki mahkeme taleple bağlı değildir. Yani siz bu olayı isterseniz bambaşka bir suç adıyla şikâyet edin hukuki değerlendirme yine somut olaya göre yargı makamlarınca yapılacaktır. Lakin bu başlıkta önem arz eden bir diğer nokta müstehcenlik suçunun şikâyete bağlı olmayışıdır. Yani Cumhuriyet Savcısı resen soruşturma yapmaktadır ve mağdurun şikayetini çekmesi gibi bir durum söz konu değildir. Bunun sebebiyse düzenlenen suç tipinin manevi ağırlığı ve kamu düzenini ilgilendirmesidir. Bunun detaylarını ayrı başlık olan müstehcenlik suçunda anlatacağız.
- Sosyal Medya Araçlarında Araştırma
Her ne kadar sosyal medya platformlarının ülkemizde temsilci bulundurmasına yönelik atılımlar yapılsa da henüz bu tam olarak sağlanamamıştır. İnternet yahut sosyal medya üzerinden geçekleşen olaylarda mahkemenin bu kuruluşlarda gerekli bilgi ve belgeleri alma imkânı çok kısıtlıdır. Yine de yargılama sırasında peşin hüküm davranılarak bu verilere ulaşılmayacağı varsayımıyla değerlendirme yapılmamalıdır. Zira Yargıtay bir olayda şu şekilde karar vermiştir:
“Somut olayda müşteki vekilinin şikâyet dilekçesi üzerine herhangi bir soruşturma yapılmadan, facebook, twitter, ınstagram isimli sosyal paylaşım siteleri ile ilgili olarak yapılan istinabe taleplerini Amerika Birleşik Devletleri adlî makamlarının cevaplamadığı gerekçesiyle iddiaların soyut nitelikte kaldığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, şüphelinin instagram adlı sosyal paylaşım sitesindeki profil bilgilerinin ve diğer hususların araştırılarak, şüphelinin kimlik bilgilerinin tespit edilmeye çalışılması, Amerika Birleşik Devletleri adlî makamları ile istinabe yapılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması gerekmiştir” (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – Karar:2018/11367).
Sosyal medya mesajları, paylaşımları geri alma tamamen silme gibi özellikler bulunduğu için mağduriyet yaşayacağımız herhangi bir olayda en azından kanıt niteliğindeki veriler kaybolmadan yahut silinmeden kendi imkanlarınızla koruma altına alıp depolamanızı tavsiye ederiz. Sonrasında yine vakit kaybetmeden ilgili makamlara başvurup gerekli incelemelerle bunun kayıt altına alınması sağlanmalıdır. Her ne kadar adli makamlarca incelemeye alınan telefonlarda silinen bazı verilere erişim sağlansa da yukarıda belirttiğimiz gibi sosyal medya mecralarında bu bir hayli güç ve olanaksızdır. Bu nedenle sosyal profillerimizi olabildiğince koruma altına almak önem arz etmektedir.
- Özel Hayatın Gizliliği ve Cinsel Taciz suçu
Yargıtay kararlarına göre mağazada deneme kabinindeki kişinin gizlice fotoğrafını çekmek ya da yürüyen merdivenlerden çıkan kadının eteğinin altına telefon tutarak görüntü yakalamaya çalışılması gibi birçok olay cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan cinsel taciz (TCK m.105) olarak değerlendirilmemektedir. Yerleşik içtihatlar bu tarz durumlarda özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan ceza verme eğilimindedir.
C.MÜSTEHCENLİK SUÇU
Her ülkenin, o ülke içerisindeki bölgelerin, aynı şehirdeki ayrı ilçelerin bile farklı kültürel yapıları olabilmektedir. Hatta öyle ki tabii olarak o ilçedeki her bir insanın dahi kendi içerisindeki ahlak ve kültürel anlayışı değişkenlik göstermektedir. Yer dışında zaman da bu çeşitlilikte önemli bir rol oynamaktadır. Zira kuşaklar arası çatışma olarak adlandırdığımız durum bunun en bariz yansımasıdır. Ahlak, müstehcenlik gibi soyut kavramlar da bu çatışmadan nasibini almaktadır.
Fakat hukuk düzeni her dönem için değişkenliklere ayak uydurarak bu gibi kavramlara belirli kalıplar çizmek durumundadır. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi bunu gerektirmektedir. Lakin bu suç için “müstehcenlik” kavramının tanımı kanunda yapılmamıştır. Böyle durumlarda çeşitli yorum metotlarıyla sınırları çizilmektedir.
Müstehcen kelimesi Türk Dil Kurumu tarafından “açık saçık, edebe aykırı, yakışıksız” olarak tanımlanmıştır. Toplumun çoğunluğu tarafından kabul görmüş ahlak kurallarına aykırı, rahatsız edici söylem ve eylemler müstehcenlik manasına gelir. Yargıtay uygulamasına göre ise müstehcenlik olgusunun tespitinde, toplumun belli bir kesiminde kabul edilen değer yargıları değil, toplumun genelinin ve demokratik toplum düzenine ilişkin davranış kurallarının esas alınması gerekir.
Müstehcenlik suçu; müstehcen ürünlerin alenileştirilmesi, satılması, kiraya verilmesi, reklamının yapılması vb. seçimlik hareketlerle genel ahlaka karşı işlenen suçlardandır. Bu suçun işlenişinde çocuk faktörü girdiğinde ise cezada artırıma gidilmektedir. Suçun kapsamının oldukça geniş ve hareket çeşitliliğinin fazla olmasından ötürü aşağıda kısaca belirli birkaç senaryodan bahsedeceğiz.
- Müstehcen Ürünlerin Üretiminde Çocukların Kullanılması
Bu suçun oluşması için muhakkak belirli bir çocuğun müstehcen fotoğraf ya da videolarının çekilmesine gerek yoktur. Müstehcenliğin unsuru olarak çocuğun resim, film, video, fotoğraf, grafik, imge, heykel, çizgi film, animasyon gibi hareketlerle işlenmesi bile yeterlidir. Örneğin yapay zekadan çizgi film şeklinde çocuk pornografisi oluşturulduğunda başkalarıyla paylaşılmasa hatta kişisel amaçla oluşturan kişiler kendileri dahi izleyemese suç yine de oluşmuş olur. Bu konuda bir sınırlama söz konusu değildir. Bu içeriklerin paylaşılması ticaretinin yapılmasının yanı sıra bulundurulması da suçtur. Yani çocuklara ilişkin müstehcen içerikler barındıran bir derginin okunmasa dahi kişinin fiili egemenliği altında olması yeterlidir. (Yargıtay 14.Ceza Dairesi- Karar: 2014/8048).
“Henüz 18 yaşını tamamlamamış olan bir çocuğun müstehcen ürün üretiminde kullanılması, çocuğun rızası olsun ya da olmasın müstehcenlik suçunu oluşturur.” (YELDAN, Siber Suçlar (2023), s.79)
- İletişim Araçları Vasıtasıyla Suçun İşlenmesi
Gelişen teknolojik alet ve mecralarla bu suçun işlenişi bir hayli kolaylaşmıştır. Zira pornografik bir dergi daha basım aşamasındayken çeşitli engellere takılacakken internette ise fotoğraf, video, metin gibi çeşitli suretlerde milyonlarca içerik rahatlıkla paylaşılabilmekte ve bunlara erişilebilmektedir. Bunun en büyük sebebiyse yakalanma riskinin çok daha düşük olmasıdır. Örneğin İstanbul’da yüklenen suç konusu içerik çeşitli ağ hileleriyle dünyanın bambaşka bir yerinden veya yerlerinden yüklenmiş gibi gösterilebilmektedir. Bu sebeple bilişim aracılığıyla işlenen suçların soruşturma ve kovuşturması oldukça zordur.
Bu suç, failin kendisine veya başkasına ait müstehcenlik barındıran içerikleri mesaj olarak yollaması, e-posta atması, kendi sosyal medya hesaplarında paylaşması, telegram gruplarına yollaması gibi birçok yolla işlenebilmektedir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi- Karar:2021/7831). Öyle ki günümüzde porno sitelerinin yanında onlyfans gibi sitelerde, ticari amaçla yapılan cinsel içerikli yayınlarında bu suçu oluşturacağı açıktır.
Yine internet üzerinden tarafların rızasıyla yapılan cinsel içerikli görüşmeler suç oluşturmayacak iken bu görüntülerin karşı tarafın rızası olmadan kaydedilmesi, kişisel verilerin kaydedilmesi suçuna sebebiyet verecektir. Yahut tarafların kaydedilmesinde de rızası bulunsa bile sonradan bu rızanın ortadan kalkması halinde içeriğin yok edilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 14. Ceza Dairesi- Karar: 2019/6713).
Burada çok fazla çeşitliliğin olduğunu tekrardan belirterek okuyucularımızın dikkatini şuna çekmek isteriz; eylemin suça konu olabilmesi için mutlaka sizin kişiliğinizle ilişkili olması, fotoğraf video gibi formatlarda sunulması ya da doğrudan size iletilmesi gerekmemektedir. Öyle ki Yargıtay bir kararında halka açık birahanede, yabancı ülkeden uydu aracılığıyla yayın yapan TV kanalı açılarak, müstehcen içerikli film izlettiren kişiye mahkûmiyet kararı vermiştir. (Yargıtay 18. Ceza Dairesi – Karar : 2016/6078) Bu sebeple geniş bir yelpazede hareket edip mağduriyet yaşanıldığı düşünülüyorsa çekincelere yer vermeden şikayet edilmelidir.
- İnternetten Müstehcen İçeriklerin İndirilmesi ve IP Adresi Tespiti
Çocuklara ilişkin içeriklerin indirilmesinin suç oluşturduğundan bahsetmiştik. Burada dikkat çekmek istediğimiz nokta suçun soruşturulmasında içeriğin indirildiği cihazın veya bağlı bulunulan internet ağının da delil olarak değerlendirilmesidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2023/1327 E. 2024/162 K.). Bu nedenle kullanılan cihazların ya da internet ağının mümkün olduğunca başkalarıyla paylaşılmaması ileride haksız yere mağduriyet yaşamanın önüne geçecektir.
- Suça Konu İçeriğe Erişimin Engellenmesi
Bu içeriklerin internet ya da basın yoluyla yayımlanması durumunda yeterli suç şüphesinin bulunması halinde yargı organlarınca erişimin engellenmesine karar verilebilmektedir. Genel kural olarak soruşturma evresinde Sulh Ceza Hâkimi, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından kısıtlama getirilebilir. Bu kuralın istisnalarından biri müstehcenlik suçu işlendiği hususunda yeterli şüphe sebebi varsa idari yol ile de erişimin engellenmesidir. İdari bir kurum olan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), yargı kararı olmadan da kendiliğinden erişimin engellenmesi kararı verebilir.
(https://barandogan.av.tr/blog/ceza-hukuku/mustehcenlik-sucu-cezasi-nedir-tck.html)
- Müstehcenlik Barındıran İçeriklerin Yasal Olduğu Haller
TCK m226/7
“Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz.”
Madde metninden çıkarılacağı üzere eğer eski Yunan heykelleri gibi sanatsal, yahut sağlıkla ilgili bilimsel eserlerde bu içeriklerin bulunması durumunda suç oluşmayacaktır. Aynı şekilde izin verilen yerlerde bu ürünlerin satılması yahut gösterime sunulmasında bir sorun çıkmayacaktır. Lakin her bu durumda dahi çocukların erişiminin engellenmesine yönelik tedbirler alınmak zorunludur
- ISRARLI TAKİP SUÇU
Normal bir günde hayatınıza devam ederken hiç tanımadığınız veya eskilerden tanıdığınız birini ardı ardına defalarca görseniz ne yaparsınız? Selam vermek, kim olduğunu öğrenmeye çalışmak veya tedirgin olup kendimizi güvene almak seçeneklerden sadece birkaçı. 20 yıl önce ise bir dizide bu soru “Bir adama sabah rastlarsam önemsemem, aynı adama öğlen rastlarsam tesadüf der geçerim. Ama akşam karşıma çıkarsa düşünmem…..” şeklinde cevaplanmıştı. Peki ya hukuk düzeni bu duruma ne diyor, mesela birinin hiçbir müdahalede bulunmadan sadece karşımıza çıkması dahi hukuk düzeninde etki yaratacak bir olay mı?
Bu sorunun cevabını, ısrarlı takibin sizlere az önce anlattığımız kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile gösterdiği benzerlikten yola çıkarak arayalım. Nitekim zaten ısrarlı takip bu suçun özel hali olarak düzenlenmiştir. Kanun sistematiğinde de kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu 123. madde iken ısrarlı takip suçu madde 123/A’dır. Buradan bu maddenin kanuna daha sonradan eklendiğinin ipuçlarını da almaktayız. Zira bu suç kanuna 2022 de eklenmiştir. Bunun sebebi ise kadına yönelik şiddetin ülkemizden son yıllarda bir hayli artmasıdır. Gerçekten de yayınlanan raporlar bir hayli çarpıcı ve bu düzenlemenin gerekliliğini vurgular niteliktedir. Öyle ki:
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’na son 15 yılda gelen çağrılar üzerinden hazırlanan rapora göre:
Şiddete maruz bırakılan her 10 kişiden 8’i kadın, %73’ü evli
Faillerin %90’ı erkek, çoğunluğu ise eştir. (%63)
Bu düzenlemenin esas amacı her ne kadar özellikle kadına yönelik şiddet içeren fiiller henüz işlenmeden engellenmesi, failin cezalandırılarak mağdur kadının korunması olsa da bu suçun faili ve mağduru açısında cinsiyet ayrımı yapılmamıştır. Yani aynı zamanda kadınlar da bu suçun faili ve erkekler de mağduru olabilmektedir.
Genel bir izlenim oluşması açısından kanun metnini başta okumakta fayda görüyoruz.
TCK m.123/A Israrlı Takip
“(1) Israrlı bir şekilde; fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.”
Görüldüğü üzere bu suç iki tür hareketle işlenebilir. Birincisi başlangıçta verdiğimiz örnekte olduğu gibi mağdurun fiziksel olarak takip edilmesidir. Bu her ne kadar kitapçığımızın konusuna dahil olmasa da bilinçlenmenin yararlı olacağını düşündüğümüzden yüzeysel olarak değineceğiz. Asıl konumuz olan diğer hareket türü ise haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemini kullanarak ya da üçüncü kişiler vasıtası ile temas kurmaya çalışmaktadır. Lakin her iki durum içinde eylemin tek bir defa yapılmasının yeterli olmadığını ısrar unsurunun oluşması gerektiğini belirtmeliyiz. Fakat unutulmamalıdır ki fail maddede belirtilen seçimlik hareketlerden birini ısrarla tekrarlayabileceği gibi farklı seçimlik hareketleri farklı yer ve zamanlarda tekrarlamak suretiyle de ısrar iradesini gösterebilir. Israr unsurunun oluşup oluşmadığını somut olayın özelliklerine göre hakim taktir edecektir.
Yine bir önceki suç tipinde olduğu gibi burada da manevi bir cebrin söz konusu olduğu aşikardır. Farkı ise kişilerin huzur ve sükununu bozmada failin bu maksatla hareket etmesi gerekirken ısrarlı takipte failin eylemi hangi maksatla gerçekleştirdiğinin önemi bulunmamaktadır. Bazen bu eski sevgiliye yaklaşmak şeklinde duygusal nedenlerle olabileceği gibi sırf mağduru korkutmak veya baskı altına almak şeklinde de gerçekleşebilir. Buradan anlaşılmalıdır ki suç kapsamını geniş düşünüp mağdur olduğumuz kanaatinde isek “bu suç değildir” düşüncesinden sıyrılarak hakkımızı koruma altına almak için gerekli tedbirlere başvurmak elzemdir. Çünkü bu suçta şikayete bağlı biçimde düzenlenenler arasındadır.
Kitapçık kapsamı dışı olarak fiziksel takipte eğer bu fiil gerçekten rastlantıdan kaynaklanmıyor ve korunan hukuki değeri ihlal ediyorsa o halde ısrar unsurun oluşup oluşmadığına bakılacaktır. Örneğin eski sevgiliyi gün boyu uzaktan dahi olsa sürekli biçimde takip etmek bu kapsamda değerlendirilecektir. Ayrı bir durum olarak mağdurun durumu fark edip rahatsız olduğunu bildirmesine rağmen eyleme devam edilmesinde ise ısrar unsurunun daha erken vuku bulacağını kabul etmek gerekecektir.
Hatırlatmak gerekir ki CMK m.234 gereği bu suçun mağduru, vekili bulunmaması durumunda baro tarafından kendisine ücretsiz avukat görevlendirilmesini isteyebilecektir. Bu kapsamda mağdurlara getirilen ücretsiz avukat isteme kriterlerine takılmadan ısrarlı takibe maruz kalan kişi avukat eşliğinde kendini savunabilecektir. Fakat belirtilmelidir ki kitapçığın hedeflediği okuyucu kitlesi olan sizler bakımından bu kurum daha fazla işlevsel olup ekonomik kaygılardan dolayı hak arama motivasyonunda mahrum kalmamanız gerektiğini hatırlatırız. Zira bunun dışında baroların kendi bünyesinde de sosyal dayanışma olarak avukatlar hukuki destek sağlamaktadır.
Son olarak belirli somut sınırlamalar bulunmamakla birlikte bu suç bilişim ve sosyal medya aracılığıyla da kişiye ısrarla mesaj atmak, aramak, varlığını hissettirecek şekilde baskı kurmak suretiyle kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundakine benzer biçimde gerçekleşebilecektir.
E.HIRSIZLIK VE DOLANDIRICILIK
Bu suçlar, malvarlığına karşı işlenen uygulamada sıklıkla karşılaştığımız suçlar olsa da artık teknolojinin gelişmesiyle beraber hayatımızın vazgeçilmez bir alanına sahip medya araçlarının kullanılması suretiyle de işlenmektedir. Kitapçığımızda bu suçları genel olarak anlattıktan sonra örneklerimizde yalnızca sosyal medyanın bu suçlarda araç olarak kullanılması hususunu incelemekle yetineceğiz.
Hırsızlık:
Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.
Nitelikli Halleri:
- Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında,
- Halkın yararlanmasına sunulmuş ulaşım aracı içinde veya bunların belli varış veya kalkış yerlerinde bulunan eşya hakkında,
- Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında,
- Adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya hakkında,
- Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak,
- Elde veya üstte taşınan eşyayı çekip almak suretiyle ya da özel beceriyle,
- Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,
- Haksız yere elde bulundurulan veya taklit anahtarla ya da diğer bir aletle kilit açmak veya kilitlenmesini engellemek suretiyle,
- Bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle,
- Tanınmamak için tedbir alarak veya yetkisi olmadığı halde resmi sıfat takınarak,
- Büyük veya küçük baş hayvan hakkında,
- Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,
İşlenmesi hâlinde, cezada arttırıma gidilmektedir.
Zilyetlik, bir mal üzerinde bağımsız olarak tasarrufta bulunabilmeyi ifade eder. Bir şey üzerinde fiilen egemenliği bulunan kimse o şeyin zilyedidir. Genellikle bir şeyi elinde bulunduran kişi o şeyin zilyedidir.
Dikkat edilirse hırsızlık suçu yalnızca taşınabilen mallar üzerinde işlenebilir. Taşınabilir mallar ise özüne zarar vermeden bir yerden başka bir yere götürülebilen mallardır.
Malın elle tutulur gözle görülür olmasına gerek yoktur. Niteliği de önemli değildir; katı, sıvı veya gaz biçiminde olabilir. Ancak suçun oluşması için birinin bu mala malik olması gerekir. Örneğin: Nehirde yüzen balıkların tutulması hırsızlık suçunu oluşturmayacaktır.
İnternet vasıtasıyla yapılan hırsızlık suçlarının önlenebilmesi için online yapılacak olan alışverişlerde “3D Secure” kullanılmalıdır. Bu sayede söz konusu alışveriş yapılırken alıcının telefonuna bir kod gelir ve bu kod girilmediği sürece para aktarımı söz konusu olmaz.
Bu suçun sosyal mecralarda işlenme alanı oldukça dardır. Buralarda genellikle dolandırıcılık suçu karşımıza çıkmaktadır.
“Dolandırıcılık, bir kişinin hileli davranışlarla başka kişileri aldatarak onlardan maddi bir yarar sağlamasıdır.”
Dolandırıcılık suçunun işlendiğinden söz edebilmemiz için hileli davranışlarla mağdurun rızası alınmış olmalıdır. Ayrıca hileli davranışın basit bir yalan niteliğinde olmaması gerekir belli bir ağırlığa/yoğunluğa sahip olmalıdır. Bunu somut olayın özelliklerine göre hâkim takdir etmektedir.
Taşınır, taşınmaz ve diğer mülkiyete konu mal varlığı değerleri suçun konusunu oluşturur. Hırsızlık suçunun konusunu ise yalnızca taşınabilir malvarlığı değerleri oluşmaktadır.
Önemle dikkat çekmek gerekir ki bu suçta aldatılarak iradesi fesada uğratılan kişi ile mal varlığı zarara uğrayanın aynı kişi olması gerekmez. Arada nedensellik bağının kurulabilmesi yeterlidir.
Gençleri ilgilendiren husus ise algılama yeteneğine sahip olmaları durumunda bu suçun faili olabilecekleridir zira yalnızca algılama yeteneğinden yoksun küçükler ile akıl hastaları bu suçun mağduru olamazlar.
Dolandırıcılık suçu, sosyal medyanın büyüleyici kurgusu sayesinde artık birçok mecrada karşımıza çıkabilmektedir. Ancak dikkat etmemiz gereken husus bu paylaşımların ve sanal perdenin ardında bir gerçeklik olup olmaması sorunudur. Bu alışverişler neticesinde bazen istediğimiz ürüne ulaşırken bazen de nükteli biçimde o ürün yerine bir salatalıkla karşılaşabilmekteyiz.
Yargıtay Kararlarıyla Birlikte Dolandırıcılığa İlişkin Örnekler:
“Sanığın, www.sahibinden.com isimli internet sitesine kendi adı ile ve kendisine ait cep telefonunu iletişim bilgisi olarak vererek dizüstü bilgisayar ilanı verdiği, katılanın bu ilanı görüp sanığı aradığı, 300 TL bedel konusunda anlaştıkları, sanığın bilgisayarı kargo ile gönderdiği, katılanın 300 TL ödeyerek kargoyu teslim aldığı, ancak paketin içinden maddi değeri olmayan kırık bilgisayar parçalarının çıktığı, bu suretle sanığın üzerine atılı bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda; sanığın savunması, katılan beyanları, tutanaklar, PTT yazıları ile dosya kapsamından sanığın üzerine atılı suçu işlediğine yönelik mahkemece verilen mahkumiyet hükmü ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir… ONANMASINA…” (15. CD. 26.05.2021 tarih, 2017/36614 esas, 2021/6099 karar)
Sosyal medya üzerinden belli bir süre samimi bir ilişki yürütülmesi suretiyle de dolandırıcılık söz konusu olabilir.
“Sanık E.’nin, M.E.adına sahte oluşturduğu profil ile “facebook” adlı sosyal paylaşım sitesinde başka bir kadın fotoğrafı kullanarak katılan ile internet ortamında arkadaş olup internet üzerinden yazışma veya birbirlerine verdikleri telefon numaralarını aramak suretiyle görüşüp samimiyetlerini ilerletmelerini müteakip yüz yüze görüşme olmaksızın hileli söz ve davranışlar ile muhtelif ihtiyaçlarını zaman içinde dile getirip katılandan yaklaşık 300.000 TL haksız yarar sağlanması ayrıca katılanın artık para göndermek istememesi üzerine sanığın aralarındaki konuşmaları ailenin öğreneceğini belirterek şantaj yaparak para aldığı şeklinde ileri sürülen eylemlerinin 5237 sayılı TCK’nın 207/2-1. maddesinin yanı sıra TCK’nın 158/1-f maddesinde tanımlanan ‘nitelikli dolandırıcılık ‘suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delilleri takdir ve tayini görevinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek “görevsizlik kararı“ verilmesi gerekirken yargılamaya devamla sanık hakkında yazılı şekilde hükümler kurulması… BOZULMASINA…” (15. Ceza Dairesi 01.10.2019 tarih, 2017/14167 esas, 2021/9226 karar)
F.BİLİŞİM SUÇLARI
Günümüzde bilgiye ulaşmak yalnızca birkaç saniyemizi alıyor. Artık bizler teknoloji çağı insanları olarak doğru soruları sormanın peşindeyiz. Yapay zekayı kullanırken dijital verimliliği arttıracak en iyi promtları yazabilmek gibi yetkinliklerin peşinde iz sürmekteyiz. Peki ya bundan 100 yıl öncesinde bilgiye ulaşmaya çalışanların sorunları nelerdi hiç düşündünüz mü?
Aslında internet, hayatımızın hep içindeymiş gibi hissetsek de 1960’lı yıllarda ABD’de bilim insanlarının çalışmalarını ortak yürütebilmelerini ve birbirlerinden haberdar olabilmelerini sağlamak amacıyla yalnızca birkaç bilgisayarı birbirine bağlayabilen bir ağ olarak ortaya çıktı. Ardından bu ağı geliştirerek daha fazla bilgisayarı birbirine bağlamayı başardılar. Bu ağın adı ARPANET’tir.
İnternetin atası olarak bilinir.
Bilgiye ulaşmak için şehre yeni birinin gelmesini bekleyen ya da yolculuğa çıkan atalarımızın günler süren yolculuklarının yerini artık sosyal medya aldı. Buralardan hem bilgiye ulaşacağımızı düşünüyoruz hem de çıkamadığımız yollara çıkanları izliyoruz.
Bilgi, artık her an her yerden ulaşabileceğimiz bir kavram oldu. İstediğiniz bilgilerin çoğuna ulaşabiliyorsunuz. Ama 10 yıl önce 20 yıl önce bu böyle değildi. Bu nedenle bu internet okyanusunda daha dikkatli olmalısınız.
İnsanların teknik, ekonomik ve toplumsal iletişiminde kullandığı ve bilimin dayanağı olan bilginin özellikle elektronik makineler aracılığıyla düzenli ve akla uygun bir biçimde işlenmesi bilimine bilişim denir.
Bilişim, bilginin üretilmesini, depo edilmesini ve işlenerek başkalarının hizmetine sunulmasını ifade eder.
Bilişim hukuku, teknolojideki gelişmelerle ortaya çıkan ihtilafların çözümü ile ilgilenen hukuk dalıdır.
Bilişim suçları TCK’da çeşitli başlıklara ayrılmıştır, gelin sırasıyla inceleyelim.
- Bilişim Sistemine Girme Suçu:
Bir bilişim sisteminde bulunan verilere uzaktan bağlanmak suretiyle veya doğrudan fiziki yakınlık yoluyla erişmeyi ifade eder.
Bu suçun en bariz örneğini bir kişinin facebook, twitter, instagram, hesaplarına izni olmadığı halde şifresini veya diğer güvenlik önlemlerini devre dışı bırakarak erişmek oluşturur. Eğer kişinin rızası varsa, giriş izni veya şifresini verdiyse bu suç oluşmayacaktır. Aynı şekilde bir kişinin telefonundan sisteme giriş yaptıktan sonra bilgilerini kaydeden kullanıcının hesabına erişim sağlanması durumunda da rızanın varlığından söz edilecektir. Ancak kullanıcının rızası olmadan bilgilerine erişim sağlayarak sosyal medya hesaplarına giriş yapmak suç teşkil edecektir.
Bilişim sistemine girme suçu çeşitli fiillerle işlenebilir. Sosyal medya hesaplarına erişimi gerçekleştirmek için ağ üzerinden virüsler (ses ve görüntü dosyaları gibi linkler), truva atı (trojan horse), macro virüsü gibi teknikler kullanılarak veya güvenlik sisteminin zayıf noktalarından giriş yapılabilir. Bilgisayar veri ve sistemlerine yapılan izinsiz giriş, aynı zamanda, “bilgisayara tecavüz”, “kod kırma” ya da “bilgisayar korsanlığı” olarak da tanımlanmaktadır.
Savunmasız olduğumuz bu alanda bilgi sahibi olmak bu suçun mağduru olma ihtimalimizi en aza indirecektir.
Bu gibi tekniklerin detaylarına “Sosyal Medyada İşlenen Suçların Mağduru Olmaktan Nasıl Korunabiliriz?” adlı bölümümüzde değineceğimizden burada bahsetmekle yetiniyoruz.
- Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme
Bilişim sistemine girdikten sonra örneğin instagram hesabına erişim sağladıktan sonra burada kayıtlı mesajları ya da fotoğrafları silmek verileri yok etme kapsamında değerlendirilecek iken bu hesabın şifresini değiştirmek suretiyle gerçek kullanıcının erişimini engellemek sistemi engelleme kapsamında olacaktır. Bu hesaba fotoğraf yüklemek veya başkalarına mesaj atmak ise sistemi değiştirme kapsamında suç teşkil edecektir. Herhangi bir şeyi yazılım yoluyla değiştirmek de sistemi bozma suçunu oluşturacaktır.
Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Günümüzde sosyal medya kullanırken sık sık çok para kazandıran bir işten para kazandığını iddia eden kişilerle karşılaşırız. Hatta bunlar genelde bizim en güvendiğimiz insanlar olur. Hesaba erişim sağlandıktan sonra bu gibi yollarla fayda sağlayan kişilerin fiilleri bu suça örnek olarak gösterilebilir.
Bilişim suçları şikayete tabi değildir, ihbar edildikten sonra savcı tarafından kendiliğinden araştırılır ve gerekli şartların bulunması halinde iddianame düzenlenerek dosya mahkemeye sevk edilir.
Blokzinciri Hakkında Yasa Tasarısı Çevirisinin 2.sini bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin Yeni Sayı’sını okumak için bağlantıya tıklayınız.
Yazar: Ronya Mira DAĞ, Kerim KILIÇ
Bu kitapçık TÜBİTAK Desteği ile Hazırlanmıştır.

Hukuk ve Bilişim Dergisi ve Blog kısmımızda,
Bilişim Suçları
Blockchain ve Dijital Paralar
Yapay Zekâ ve Robot Hukuku
Elektronik Ticaret Hukuku
İnternet Hukuku
Kişisel Verilerin Korunması Hukuku
Start-Up Hukuku
E-Spor Hukuku
Fikri Mülkiyet Hukuku ve benzer teknoloji hukuku alanlarında yazılar okuyucularımıza sunulmaktadır.