SANAL GERÇEKLİK (VR) CEZA YARGILAMALARINDA DELİL OLABİLİR Mİ?
Teknolojinin gelişmesiyle ceza davalarında yer alan delillerin de mahiyeti her geçen gün değişmektedir. Yazılı ve sözlü delillere ek olarak, teknolojik hayata uyum sağlayarak video kayıtları, dijital deliller de mahkemelerde kullanılmaktadır. Bunun en güncel örneği ise ABD’de yaşanmıştır. Geçtiğimiz günlerde Florida’da ceza davasında sanık avukatı dosya kapsamında savunmasında VR gözlüğü ile davaya konu olayları canlandıracak bir delil sunmuştur.
Dava konusu olayda düğün salonu sahibi olan Miguel Albisu 2023 yılında gerçekleşen bir düğünde meydana gelen tartışma sonrası misafirlere silah çekmesi sonucu ağırlaştırılmış saldırı suçu (aggravated assault) ile suçlanmaktadır. Yerel kaynaklara göre sanık Miguel Albisu, meydana gelen tartışmada eşi ve oğlunun yaralanması sebebiyle nefsi müdafaa kapsamında hareket ettiğinden bahisle savunmasını gerçekleştirmektedir[1].
Sanık avukatı Ken Padowitz, savunma için ön duruşmada VR gözlük ile dava konusu olayın meydana geldiği anı mahkemeye izletmiştir. Hakim, VR gözlük sayesinde dava konusu olayı dijital simülasyon vasıtasıyla bizzat inceleme şansı bulmuştur. Her ne kadar daha önce animasyonlu simülasyonlar mahkeme salonunda görülmekte ise de VR başlığın kullanılarak bir dijital simülasyonda bizzat bulunma hissi bir hakim tarafından ilk kez deneyimlendi.
Peki Türkiye’de, VR gözlük ile bir simülasyonun mahkeme delil olarak sunulması mümkün müdür; sanal gerçekliğin delil olmasının avantaj ve dezavantajları nelerdir bu yazımızda cevaplarını bulmaya çalışacağız.
Delil Nedir?
Delil, yaşandığı iddia edilen veya yaşanan bir olaya konu olan fiilin suç olup olmadığını ispata yarayan, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla sunulan ve kullanılan araçtır[2]. Özetle delil bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, gerçekleşmiş ise hangi şekilde gerçekleştiğini, doğruluğunu, failin kimliğini ispata yarayan maddi gerçek ögeleridir. Ceza muhakemesinde delil serbestisi ilkesi mevcuttur. Söz konusu ilkeye göre hakim maddi gerçeği ortaya çıkarmak için hukuka uygun her türlü delile başvurabilecektir.
Delil; yargılama konusu olayın bütünü veya bir parçasını ispat edecek nitelikte, beş duyu organı ile algınabilen; hukuka uygun yollarla elde edilmiş; meşru; akılcı ve bilimsel nitelikte olmalıdır.
Delil, yalnızca bir olgunun varlığını ortaya koymaz, aynı zamanda mahkeme tarafından belirlenen gerçeğin hukuka uygun bir şekilde inşasını sağlar. Bu nedenle delillerin toplanması, değerlendirilmesi ve yargılama sürecinde kullanılması, hem maddi gerçekliğe ulaşmayı hem de adil yargılama ilkelerini güvence altına almayı hedefler.
Delil doğrudan ve dolaylı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan delil; suçun varlığını veya failini doğrudan kanıtlayan, suç ile ilgili olayın ana unsurlarına ilişkin somut bilgi veren delildir. Doğrudan deliller, arada başka bir olguya ihtiyaç duymadan, doğrudan doğruya suçun işlendiğini veya işlemediğini ispatlar.
Dolaylı delil ise, suçun doğrudan kanıtlanmasını sağlamayan, ancak başka olgular üzerinden suçun varlığına veya failine ilişkin çıkarımlarda bulunulmasına olanak tanıyan delillerdir. Bu tür deliller, bir zincir oluşturur ve aralarındaki bağ mantık veya akıl yürütme yoluyla kurulur.
Delillerin Sınıflandırılması
Ceza muhakemesinde birçok delil sınıflandırması mevcut olmakla birlikte genel olarak üçlü bir sınıflandırma benimsenmektedir. Ilgili ayrıma göre deliller :
- Beyan Delili: Kişilerin olay hakkında verdikleri sözlü veya yazılı ifadelerden oluşan delillerdir.
- Belge Delili: Yazılı, basılı, görsel veya dijital şekilde kayıt altına alınmış ve olayla bağlantılı olan materyalleri ifade eder. Bu delil türü, genellikle somut bilgi ve kanıt sağlar.
- Belirti Delili: Suçun işlendiğini veya failin kimliğini dolaylı olarak ortaya koyan maddi izler ve göstergelerdir. Belirti delilleri, doğrudan olay hakkında bilgi vermez, ancak çıkarım yapılmasına olanak tanır.
Dijital Delil Kavramı
Dijital delil gelişen teknoloji ile ortaya çıkmış bir kavramdır. Dijital delil, bilişim sistemlerinin veya veri kaydetme özelliğine sahip elektronik cihazların içerisinde yer alan ve suçun aydınlatılmasında önemli rol oynayacak verilere verilen genel bir addır[3]. Bu tanımlamadan yola çıkarak dijital delilin, dijital ortamda yer alan, oluşturulan, depolanan ve iletilen her türlü veri olarak ifadesi mümkündür. Dijital delillere örnek olarak; silinmiş dosyalar, e-posta, internet geçmişi sıralanabilir. Dijital deliller sadece bilişim suçlarında değil her çeşit suç tipine yönelik olarak toplanabilmektedirler.
Dijital deliller rahatlıkla değiştirilebilecek, bozulabilecek bir yapıya sahip olması sebebiyle olay yerinde, hızla, bozulmadan toplanması gereken delillerdir. İlgili delillerin toplanmasında büyük bir titizlik gösterilmesi gerekmektedir. Dijital delillerin anlamlandırılabilmesi için genellikle uzmanlar tarafından yardım alınmaktadır. Bu noktada bilirkişilik kurumu ayrıca önem arz etmektedir.
Delil Yasakları
Ceza muhakemesinde delil yasakları, hukukun üstünlüğünü ve adil yargılanma hakkını korumak amacıyla belirlenen kurallar bütünüdür. Bu yasaklar, delillerin elde edilmesi, sunulması ve değerlendirilmesi süreçlerinde uygulanır ve temel hakların ihlal edilmesini önlemeyi amaçlar. Ilgili yasaklar muhakemenin tüm evrelerinde ve tüm tarafları açısından geçerlidir.
Delil elde etme yasakları, delilin toplanması sırasında uyulması gereken hukuki ve etik kuralları ifade eder. Bu yasaklar, delilin nasıl elde edildiğini sorgular ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin yargılamada kullanılmasını engeller.
Delil değerlendirme yasakları, yargılama sırasında delilin nasıl kullanılacağını ve değerlendirileceğini düzenler. Bu tür yasaklar, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin yargılamada dikkate alınmasını engeller.
Sanal Gerçeklik Nedir?
Sanal gerçeklik, bilgisayarlar tarafından oluşturulan ve kullanıcıya gerçek bir dünyadaymış gibi hissettiren yapay bir ortamdır. Bu teknoloji, özel cihazlar ve yazılımlar kullanılarak oluşturulur ve genellikle VR (Virtual Reality) başlığı veya gözlüğü gibi ekipmanlar aracılığıyla deneyimlenir. Kullanıcı, sanal ortamda tamamen içine çekilmiş bir şekilde hareket edebilir, nesnelerle etkileşim kurabilir ve çevreyi keşfedebilir. Sanal gerçeklik, üç boyutlu ortamları gerçekçi grafikler, ses efektleri ve bazen dokunsal geri bildirimle sunarak, fiziksel dünyadan bağımsız bir deneyim yaşatır.
VR teknolojisi, özellikle kullanıcıların görme ve duyma gibi duyularını hedef alarak gerçeklik algısını artırmayı amaçlar. Özel donanımlar, kullanıcıların bu sanal dünyada hareket etmelerine ve etkileşimde bulunmalarına olanak tanır.
Sanal Gerçekliğin (VR Gözlüğün) Türkiye’de Delil Niteliği
Yukarıda detaylı olarak anlatıldığı gibi bir VR gözlüğün bugün Türkiye sınırları içerisinde delil olarak kullanılması durumunu farklı açılardan değerlendirmek gerekmektedir. Geçmişte, ayak izinin, ses analizlerinin, DNA örneğinin ceza davalarında kullanılmaya başlandığı zamanlarda bu delillere de başta önyargı ile yaklaşılmış, kabulü ise zaman almıştır. Şuan ise bahsi geçen örnek deliller ceza davalarında belirleyici nitelik taşımaktadır. Sanal gerçekliğin de delil olarak zamanla kabul göreceği görüşündeyiz.
Bir uyuşmazlığın çözümünde, gerçeğin açığa çıkarılmasını sağlayan en temel unsurlardan biri savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılabilmesidir. Açıklandığı üzere ceza muhakamesinde delil serbestisi ilkesi vardır. Delilin taşıması gereken nitelikler mevcut olduktan sonra hukuka uygun her türlü delilin maddi gerçeği ortaya çıkarmak için kullanılması mümkündür. Sanığın savunmasını sanal gerçeklik gözlüğünü kullanmak suretiyle yapmak istediğinde, bu talebine engel olacak bir düzenleme olmadığı gibi, CMK m.67/6, m.206, m.207, m.215, m.216, m.217 bunu gerekli kılmakta, iddia ve savunma dokunulmazlığı, adil/dürüst yargılanma hakkı ve hak arama hürriyetini düzenleyen Anayasanın 36. maddesi sanığa bu imkanın tanınmasını zorunlu kılmaktadır[4]. Bu kapsamda kanuni olarak sanal gerçekliğin delil olarak kullanılmasını engelleyen bir düzenlemenin de mevcut olmaması sebebiyle teorik olarak kullanılmasına mani bir durum olmadığı kanaatindeyiz.
Her ne kadar teorik olarak bir engelin mevcut olmadığını tespit etmiş bulunsak da pratik hayata geçtiğimiz zaman durum biraz daha farklı bir hal almaktadır. Henüz duruşmalarda ses ve görüntü kayıtlarının bile izlenmesinde/dinlenilmesinde sorun yaşanır ve birçok mahkeme için gerekli teknik araçların eksik olduğu göz önünde bulundurulursa sanal gerçekliğin delil olarak aktif bir biçimde kullanılması için biraz daha zamana ihtiyaç olduğu gözler önündedir.
Sanal Gerçekliğin Delil Olarak Kullanılmasının Avantaj ve Dezavantajları
Sanal gerçekliğin delil olarak kullanılmasında birçok avantaj bulunmakla beraber dezavantajların olduğu da unutulmamalıdır.
Sanal gerçeklik mahkemede dava konusu olayı açı, mesafe, görüş hatları gibi noktalarda sözlü açıklamalar vb. klasik delillerden daha kuvvetli bir delil niteliğine haizdir. Zira hakim ya da heyet tarafından olay bizzat tecrübe edilebilecektir. Böylelikle mekanı, yaşanan tartışmaları vb. tahmin etmeden bil fiil deneyimlenmesi kanaatin oluşmasında daha etkili olacaktır. Sadece fiziki olarak değil dava konusu olayda sanık ya da mağdurun nasıl bir psikolojide olduğunun, hissetlerinin anlaşılması noktasında da açıklayıcı olma kabiliyeti vardır. Yine taraf ifadeleri arasındaki tutarsızlık da rahatlıkla giderilebilecektir.
Ancak sanal gerçeklikte meydana getirilecek simülasyonun neyi dayanak alarak hazırlandığı da ayrıca önem arz etmektedir. Görüntü kaydının bulunduğu noktada, kayda alınmış görüntünün simülasyonu hazırlanabilecekken, sadece taraf ve tanık ifadelerine dayanan olaylarda temel noktanın nasıl belirlenebileceği ise soru işaretidir.
Sanal gerçeklik ve yapay zeka, birbirini tamamlayan teknolojiler olarak sıklıkla bir arada kullanılmaktadır. Birçok VR simülasyonu, yapay zeka destekli algoritmaların katkısıyla oluşturulmakta ve bu sayede eksik bilgilerin tamamlanması veya olay sahnelerinin yeniden yapılandırılması sağlanmaktadır. Ancak, bu durum beraberinde önyargı, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi kritik konulara ilişkin çeşitli endişeleri de gündeme getirmektedir[5].
Sanal gerçeklik kanıtlarının mahkeme süreçlerinde daha yaygın bir kullanım alanı bulması halinde, yargı mensuplarının ve yasa koyucuların belirli temel meseleleri ele alması zaruri hale gelmiştir. Öncelikli olarak, algoritmik şeffaflık sağlanması önem arz etmektedir. Zira, tüm tarafların da bir VR simülasyonunun nasıl oluşturulduğunu, kullanılan verilerin niteliğini ve hangi varsayımların yapıldığını anlaması gereklidir.
Sonuç
Sanal gerçekliğin ceza muhakemesinde delil olarak kullanılmasının mümkün olup olmadığına ilişkin değerlendirmeler ışığında, bu teknolojinin Türk hukuk sistemine entegre edilmesi için belirli şartların sağlanması gerektiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar delil serbestisi ilkesi ve ilgili kanuni düzenlemeler, teorik olarak sanal gerçekliğin delil olarak kullanılmasına bir engel teşkil etmese de, uygulamadaki teknik eksiklikler ve mahkemelerdeki altyapı yetersizlikleri, bu sürecin kısa vadede hayata geçirilmesini zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte, sanal gerçeklik teknolojisi, olay yerini görsel ve duyusal olarak yeniden yapılandırma kapasitesiyle, maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına önemli bir katkı sağlayabilir. Özellikle olayın mekânsal ve psikolojik boyutlarının anlaşılmasında, klasik delil yöntemlerine kıyasla daha etkili bir araç sunabileceği değerlendirilmektedir.
Bununla birlikte, sanal gerçekliğin delil olarak kullanılmasında karşılaşılabilecek önyargı, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi sorunların önlenmesi için, bu teknolojinin nasıl uygulandığına dair standartların ve denetim mekanizmalarının oluşturulması şarttır. Özellikle simülasyonların hazırlanmasında kullanılan veri kaynaklarının doğruluğu ve tarafsızlığı sağlanmalı, tüm taraflara bu süreci inceleme ve sorgulama imkânı tanınmalıdır. Teknolojinin hızla geliştiği bu dönemde, yargı sisteminin de bu yeniliklere uyum sağlaması kaçınılmazdır. Ancak, bu süreçte teknolojik ilerlemeler ile hukukun temel ilkeleri arasında hassas bir denge kurulmalı, adaletin sağlanmasında teknolojinin bir araç olduğu unutulmamalıdır.
Av. Ali ERŞİN’in “Metaverse Dünyasında Fikri Hakların Korunması” isimli kitap bağlantısına bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Yazarın tüm Blog Yazılarına bağlantıdan ulaşabilirsiniz: https://hukukvebilisim.org/author/zeynepebrarkaya/
Kaynaklar
[1]https://www.deccanherald.com/technology/vr-in-courtrooms-case-in-florida-could-mark-first-use-of-new-tech-in-trials-3340365 (E.T.14.01.2025)
[2] Veli Özer Özbek, Koray Doğan ve Pınar Bacaksız, Ceza Muhakemesi Hukuku, 16.Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2023, (Ceza Muhakemesi), s. 301
[3] Gürel, Av.Begüm; Mengilli, İpek; Dijital Delil Kavramı Ve Yargılamadaki Yeri; LEGES Hukuk Dergisi Temmuz-Ağustos-Eylül 2021, s.82
[4] https://sen.av.tr/lang/makale/sanal-gerceklik-gozlugunun-durusmada-kullan%C4%B1labilirligi (E.T.14.01.2024)
[5] Thomas, Daisy; Virtual Reality in the Courtroom Florida Case Hints at a Justice System Transformed (https://www.linkedin.com/pulse/virtual-reality-courtroom-florida-case-hints-justice-system-thomas-zyrbe/) ( E.T. 14.01.2025)
