Start-Up Hukuku ve Karma Yapısı
Gelişen teknoloji, bilgiye ulaşmanın kolaylaşması ve daha kısa sürede daha fazla kazanç elde etmenin yarattığı cazibe ile birlikte aslında uzun zamandır hayatımızda olan “start-up” kavramı son yıllarda, çok daha yaygın bir kavram haline geldi. (start-up hukuku)
Start-up’ın tam bir Türkçe karşılığı bulunmasa da, çevirilerde genellikle “girişim” kelimesi tercih ediliyor. Ancak her girişimi start-up olarak değerlendirmek mümkün olmuyor.
Start-up’ların ayırt edici temel özelliği; özgün bir yaklaşımla üretilen fikir veya ürün ile süreklilik arz eden hızlı büyümeyi sağlamak. Bu süreçte genellikle, fikre veya ürüne değer veren yatırımcılar üzerinde etki yaratarak yatırım almak ve ürün değerini bulduğunda satmak (Exit) hedefleniyor. Ancak, temel amaç kısa sürede alışılmışın dışında bir büyüme olsa da, bu amaçla yola çıkan az sayıda girişimin hedefine ulaştığı görülüyor. Zira, iyi bir fikir veya ürün ile yola çıkmak her zaman tek başına yeterli olmuyor. Üretilen fikrin veya ürünün mevzuat ile uyumlu olması ve yatırım yapılacak oluşumun olası yatırımcılar açısından güven veren hukuki altyapıya ve ciddi bir ekibe sahip olması önem arz ediyor.
Hukuk normları, teknoloji kadar dinamik olmadığından ekosistemin, hâlihazırda oturmuş kanun ve düzenlemeleri bulunmuyor. Start-up Hukuku, halen farklı hukuk dallarını içeren karma bir yapıya sahip. Bu bakımdan, Start-up’ların hukuk ile ilişkileri ele alınırken bu yapıyı içeren hukuki alanlara değinmekte yarar var.
Fikrin Korunmasıyla Başlayan Hukuki Süreç
Öncelikle üretilen fikrin veya ürünün, çalınma riski göz önünde bulundurularak, hukuki düzlemde korunması büyük önem arz ediyor. Yanı sıra; kuruluş aşamasında tercih edilecek şirket tipi ve şirketin anayasası olarak kabul edilen ortaklık sözleşmesinin, pek çok parametre göz önünde bulundurularak, incelikle hazırlanması gerekiyor.
Ekosistemin özünde bulunan, ortak (yatırımcı) sayısını çoğaltarak gelişme ve büyüme amacını dikkate aldığımızda, start-up’ların genelde anonim şirket olarak kurulduğu ve bu kuruluş türünün yararlı olduğu söylenebilir. Nitekim, anonim şirketlerdeki pay devrinin kolaylığı, ekosistemin dinamikliğine uyum sağlayabiliyor. Aynı zamanda, anonim şirket hisselerinin devrinde vergisel bazı avantajlar da mevcut. Bu açılardan start-up’ların ilk etapta doğrudan Fikri Mülkiyet Hukuku ve Ticaret Hukuku ile ilişkili olduğu düşünülebilir. Geliştirilen fikir veya ürünün faaliyet konusuna göre ise Kişisel Verilerin Korunması, E-Ticaret Hukuku, Rekabet Hukuku ve Tüketici Hukuku, ekosistem ile ilgili olan alanlar. Oluşturulacak ekip aşamasında ise İş Hukuku, olası ofis veya alan kiralama ihtiyacında ise Kira Hukuku gibi pek çok farklı hukuk dalı da devreye girmekte. Teknoloji ile doğru orantılı biçimde hızlı ve değişken olan start-up ekosistemi karşısında hukuki taraf daha yavaş geliştiğinden halen ekosistemde açıklar bulunuyor.
Tüm bunlar dolayısıyla; Start-up’lar için, yalnızca fikir ile yola çıkmaktan ziyade, kuruluş aşamasından itibaren yasal temellere dayanmış belirli bir program doğrultusunda ilerlenmesi, faaliyet aşamasında ortaya çıkabilecek problemlere karşı da önleyici hukuk ile koordineli olunması, hedefe ulaşmak açısından şansı arttıracaktır.
Start-up Hukuku alanındaki tüm yazılarımıza bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Hukuk ve Bilişim Dergisi 12. Sayı‘sında yayınladığımız “Teknofest Teknik Tasarım Raporu 1.’si – Hyperloop United” Röportajımızı okumak için bağlantıya tıklayınız.
Av. Birtan Kamil ŞAHİN

Hukuk ve Bilişim Dergisi ve Blog kısmımızda,
Bilişim Suçları
Blockchain ve Dijital Paralar
Yapay Zekâ ve Robot Hukuku
Elektronik Ticaret Hukuku
İnternet Hukuku
Kişisel Verilerin Korunması Hukuku
Start-Up Hukuku
E-Spor Hukuku
Fikri Mülkiyet Hukuku ve benzer teknoloji hukuku alanlarında yazılar okuyucularımıza sunulmaktadır.