Yapay Zekâ Kanun Teklifi: Değerlendirme
Yapay zekâ (AI) teknolojileri, tüm dünyada hızla ilerlemekte ve birçok sektörde devrim yaratmaktadır. Sağlık, eğitim, güvenlik ve ulaşım gibi alanlarda büyük değişimler sağlayan bu teknolojiler, aynı zamanda kişisel verilerin korunması ve bireysel özgürlükler gibi önemli konularda da yeni sorunlar ortaya çıkarabilmektedir. Türkiye’de yapay zekâ teknolojilerinin kullanımını düzenlemek amacıyla hazırlanan Yapay Zekâ Kanun Teklifi, bu teknolojilerin etik, güvenli ve adil bir şekilde kullanılmasını sağlamayı hedeflemektedir.
Kanun Teklifinin Amacı ve Kapsamı
Yapay Zekâ Kanun Teklifi, yapay zekâ sistemlerinin güvenli, etik ve adil bir şekilde kullanılmasını sağlamak, kişisel verilerin korunmasını temin etmek ve gizlilik haklarının ihlal edilmesini önlemek amacıyla düzenleyici bir çerçeve oluşturmayı amaçlamaktadır. Kanun, yapay zekâ sistemlerinin sağlayıcıları, dağıtıcıları, kullanıcıları, ithalatçıları ve distribütörleri ile yapay zekâ sistemlerinden etkilenen kişileri kapsamaktadır.
Tanımlar ve Terimler
Kanun teklifi, yapay zekâ sistemlerini ve ilgili tarafları açıkça tanımlamaktadır:
- Yapay Zekâ: İnsan benzeri bilişsel işlevleri yerine getirebilen ve öğrenme, mantık yürütme, problem çözme, algılama ve dil anlama gibi yeteneklere sahip bilgisayar tabanlı sistemleri ifade eder.
- Sağlayıcı: Yapay zekâ sistemlerini geliştiren, üreten ve pazarlayan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
- Dağıtıcı/Kullanıcı: Yapay zekâ sistemlerini ticari amaçlarla dağıtan veya kendi faaliyetlerinde kullanan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
- İthalatçı ve Distribütör: Yapay zekâ sistemlerini yurtdışından ithal eden veya pazarlayan ve satışını gerçekleştiren kişileri tanımlar.
Temel İlkeler
Kanun, yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanımı sırasında uyulması gereken temel ilkeleri belirlemektedir:
- Güvenlik: Sistemlerin güvenli bir şekilde çalışması ve kullanıcıların zarar görmemesi sağlanmalıdır.
- Şeffaflık: Sistemlerin nasıl çalıştığına dair açık ve anlaşılır bilgiler sağlanmalıdır.
- Adillik: Sistemlerin ayrımcılık yapmaması ve adil kararlar vermesi sağlanmalıdır.
- Hesap Verebilirlik: Sistemlerin kullanımından doğan sonuçlardan sorumlu olan taraflar belirlenmeli ve hesap verebilir olmalıdır.
- Gizlilik: Kişisel verilerin korunması ve gizliliğin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
Risk Yönetimi ve Değerlendirme
Yapay zekâ sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanımı sırasında risk değerlendirmesi yapılmalı ve yüksek risk içeren sistemler için özel önlemler alınmalıdır. Yüksek risk içeren yapay zekâ sistemleri, ilgili denetim makamlarına kaydettirilerek uygunluk değerlendirmesine tabi tutulmalıdır.
Uygunluk ve Denetim
Yapay zekâ operatörleri, bu Kanunun hükümlerine ve ilgili yönetmeliklere uygun hareket etmekle yükümlüdür. Denetim makamları, yapay zekâ sistemlerinin bu Kanuna uygunluğunu denetlemek ve ihlalleri tespit etmek için gerekli yetkilere sahiptir.
İhlal ve Yaptırımlar
Yasaklanan yapay zekâ uygulamaları için 35 milyon TL veya yıllık cironun %7’sine kadar para cezası uygulanabilir. Yükümlülüklerin ihlali için 15 milyon TL veya yıllık cironun %3’üne kadar, yanlış bilgi sağlanması durumunda ise 7,5 milyon TL veya yıllık cironun %1,5’ine kadar para cezası uygulanabilir.
Değerlendirme
Olumlu Yönler:
- Yapay Zekâ Kullanımının Standartlaştırılması ve Yasal Bir Çerçeve İçinde Kontrol Altına Alınması: Türkiye’nin Yapay Zekâ Kanun Teklifi, yapay zekâ teknolojilerinin kullanımını düzenleyerek bir standartlaştırma ve yasal çerçeve sunmaktadır. Bu yaklaşım, hem teknoloji sağlayıcılarının hem de kullanıcıların beklenen yasal standartlara uyum sağlamalarını kolaylaştırır ve yapay zekâ uygulamalarının topluma entegrasyonunu güvenli bir şekilde gerçekleştirmelerine yardımcı olur.
- Kişisel Verilerin Korunması ve Gizlilik Haklarının Güçlendirilmesi: Kanun, kişisel verilerin korunması ve gizlilik haklarını önceliklendiren maddeler içermektedir. Bu düzenlemeler, bireylerin veri mahremiyetine yönelik endişelerini azaltmayı amaçlamakta ve yapay zekâ sistemlerinin bu verileri nasıl işlediği konusunda şeffaflık sağlamaktadır. Ayrıca, veri ihlalleri ve kötüye kullanım durumlarında uygulanacak yaptırımlar, veri güvenliğinin sağlanmasına katkıda bulunur.
- Yapay Zekâ Sistemlerinin Güvenli, Adil ve Şeffaf Bir Şekilde Çalışmasının Teşvik Edilmesi: Kanun, yapay zekâ sistemlerinin adil ve şeffaf kullanımını destekleyen temel ilkeleri içermekte ve bu sistemlerin nasıl çalıştığına dair açıklamalar yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu sayede, kullanıcılar tarafından bu sistemlere olan güven artmakta ve teknolojinin adil bir şekilde dağıtılması sağlanmaktadır.
Olumsuz Yönler:
- Yüksek Mali Yaptırımların Bazı Şirketler İçin Caydırıcı Olmaktan Ziyade Faaliyetlerini Kısıtlayıcı Olması: Kanunda öngörülen yüksek mali yaptırımlar, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) için büyük bir mali yük oluşturabilir. Bu durum, bu şirketlerin yenilik yapma ve rekabet etme kabiliyetlerini olumsuz yönde etkileyebilir ve piyasada daha büyük oyuncuların hakimiyetini artırabilir.
- Yapay Zekâ Uygulamalarının Gelişiminin Aşırı Düzenlemeler Nedeniyle Yavaşlaması: Detaylı ve katı düzenlemeler, yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi sürecini yavaşlatabilir. Aşırı düzenleyici bir yaklaşım, özellikle yeni ve yenilikçi uygulamaların piyasaya sürülmesini engelleyebilir ve bu da teknolojik ilerleme hızının düşmesine neden olabilir.
- Yapay Zekâ Teknolojilerine Yapılan Yatırımların Azalması ve İnovasyonun Yavaşlaması Riski: Yüksek düzeyde düzenleme ve mali yaptırım riskleri, yatırımcıların yapay zekâ sektörüne olan ilgisini azaltabilir. Bu durum, özellikle yüksek başlangıç maliyetleri gerektiren yapay zekâ start-UPU’ları için fon bulma zorluğuna yol açabilir. Yatırımların azalması, uzun vadede yerel teknoloji ekosisteminin gelişimini yavaşlatabilir ve global rekabette geri kalınmasına neden olabilir.
Diğer Yürürlükte Olan Yapay Zekâ Yasaları ile Karşılaştırma
Dünya genelinde yapay zekâ yasaları ve düzenlemeleri, ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir. Örneğin, Avrupa Birliği (AB), yapay zekanın etik ve güvenli kullanımını sağlamak amacıyla kapsamlı bir düzenleyici çerçeve üzerinde çalışmaktadır. AB’nin yapay zekâ düzenlemeleri, risk temelli bir yaklaşım benimsemekte ve yüksek risk taşıyan uygulamalar için katı kurallar öngörmektedir. AB modeli, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine büyük önem vermektedir ve bu sistemlerin insan haklarına saygı duymasını garanti altına almaya çalışmaktadır.
Türkiye’nin Yapay Zekâ Kanun Teklifi, AB’nin yaklaşımına benzer şekilde, güvenlik, şeffaflık, adillik, hesap verebilirlik ve gizlilik gibi temel ilkeleri öne çıkararak, yapay zekanın etik bir çerçevede kullanılmasını hedeflemektedir. Ancak, Türkiye kanununda, AB düzenlemelerine kıyasla daha yüksek mali yaptırımların öngörülmesi ve bu yaptırımların detaylı bir şekilde belirlenmiş olması, Türk yasasının daha caydırıcı olabileceğini göstermektedir. Bu durum, yasa dışı faaliyetlerin azaltılmasında etkili olabilir ancak aynı zamanda yerel şirketler üzerinde mali baskı oluşturarak yenilikçiliği sınırlayabilir.
Diğer yandan, Amerika Birleşik Devletleri’nde yapay zekâ düzenlemeleri daha çok sektörel bazda ve genel bir federal çerçeve yerine eyaletler tarafından belirlenmektedir. Bu durum, Türkiye’nin merkezi ve kapsayıcı yaklaşımı ile karşılaştırıldığında, ABD’de belirsizlikler yaratabilir ve şirketler için uyum sağlama sürecini daha karmaşık hale getirebilir. Türkiye’nin yaklaşımı, belli başlı ilkeler etrafında merkezi bir düzenleme sunarak, yapay zekâ teknolojilerinin tüm paydaşlar için açık ve belirli kurallar oluşturması açısından daha avantajlıdır. Ancak, bu merkeziyetçilik, aşırı düzenlemelere ve yeniliklerin önünün kesilmesine yol açabilir, bu da teknolojik gelişmelerin yavaşlamasına neden olabilir.
Sonuç
Yapay Zekâ Kanun Teklifi, Türkiye’nin teknoloji politikalarında önemli bir dönüm noktasını temsil etmektedir. Bu teklif, yapay zekâ teknolojilerinin toplum yararına etkin bir şekilde kullanılmasını teşvik ederken, bireylerin hak ve özgürlüklerini koruma amacı gütmektedir. Yasa kapsamında getirilen düzenlemeler, teknolojinin adil ve etik bir çerçevede geliştirilmesine olanak tanıyarak, kişisel verilerin korunmasını ve gizlilik haklarının güçlendirilmesini önceliklendirir. Bu yaklaşım, yapay zekâ sistemlerinin güvenilir, şeffaf ve hesap verebilir bir şekilde işlemesini sağlamakta ve bu teknolojilerin benimsenmesini hızlandırmaktadır.
Kanun teklifi aynı zamanda, yüksek mali yaptırımlar ve detaylı düzenlemeler ile caydırıcılığı artırmayı ve yasa dışı faaliyetleri azaltmayı hedeflemektedir. Bu, yerel ve uluslararası düzeyde rekabetçilik ve yenilikçilik açısından Türkiye’nin yapay zekâ alanındaki pozisyonunu güçlendirme potansiyeline sahiptir. Ancak, bu düzenlemelerin aşırıya kaçması, teknolojik ilerleme ve yatırımlar üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir, bu da dikkatle değerlendirilmesi gereken bir denge sorununu ortaya çıkarmaktadır.
Kanunun başarısı, bu düzenlemelerin uygulanma biçimi ve sürekli değerlendirilmesiyle yakından ilgilidir. Etkili bir uygulama ve sürekli gözden geçirme süreci, teknolojik yeniliklerle uyum sağlamayı ve düzenlemeleri zaman içinde gelişen ihtiyaçlara göre ayarlamayı mümkün kılacaktır. Bu çerçevede, Türkiye’nin yapay zekâ alanında uluslararası standartlara uyum sağlayarak rekabetçi ve yenilikçi bir ortam oluşturma hedefine ulaşması beklenmektedir. Bu süreç, Türkiye’nin küresel yapay zekâ ekosisteminde önemli bir oyuncu olarak yer almasına ve bu hızla gelişen sektörde söz sahibi olmasına olanak tanıyacaktır.
Yazarın tüm blog yazılarına bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Yazarın 16. Sayı’mızdaki “RFİD Çipleri ve Hukuk Literatüründeki Yeri”isimli yazısını bağlantıdan okuyabilirsiniz.
YAZAR: Esad Beren Erişik