Yapay Zekanın Eser Meydana Getirmesi
Yapay Zeka Tanımı
Yapay zeka, henüz kabul görmüş tek bir tanımı bulunmamakla birlikte, genel olarak “dijital bilgisayar veya bilgisayar kontrollü bir robotun akıllı varlıklarla yaygın olarak ilişkili görevleri yerine getirme yeteneği” şeklinde açıklanmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte yapay zeka da günlük hayatımızda kendine hızla yer edinmiş ve insanlık için kritik faaliyetler yürütür hale gelmiştir. Yapay zekanın geliştirilmesinde insan zekasıyla benzerlik gösterilmesi hususuna önem verilmiş ve insana ait unsurlar yapay zekaya aktarılmaya çalışılmıştır. Gelinen teknolojide yapay zekanın kimliğine ilişkin bilgiler hala belirsizliğini sürdürmektedir. Toplumda her fiilin bir karşılığının olması ve kişilerin kimlikleriyle hak ve borçlara tabi olması hususu akıllara yapay zekanın fiillerinin akıbetini meydana getirecektir. Bu yazımızda Fikri Mülkiyet Hukukuna ilişkin inceleme yapılacaktır. Günümüzde resim çizen, şarkı söyleyen, şiir yazan yapay zeka örnekleri bulunmaktadır. Yapay zekanın zeka ürünü olarak kabul edilen bu eserleri meydana getirir olmasıyla birlikte, ilgili eserlerin sahibinin kim olacağı, hakkın nasıl kullanılacağı ve sorumluluğun nasıl düzenleneceği de çokça tartışılmaya başlanmıştır. Bunların meydana getirdiği ürünlerin sahibinin kim olduğuna bakmak için Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında inceleme altına alınmalıdır. (yapay zekanın meydana getirdiği eserler)
Fikri Mülkiyet Hukuku ve Eser Sahipliği
Bir fikri ürünün Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında koruma altına alınması için eser olarak adlandırılabilmesi gerekmektedir. Eser niteliğinin atfedilmesi için ise ilgili kanunda bazı şartlar aranmaktadır. Buna göre 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Tanımlar başlıklı 1/B maddesi eseri “sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri” olarak ve eser sahibini de “eseri meydana getiren kişi” olarak tanımlamaktadır.
Eser olarak sayılması için gereken şartlardan olan “Sahibinin hususiyetini taşıması” şartı subjektif bir koşuldur. Hususiyet kavramına ait genel bir tanımlama bulunmamaktadır. Doktrinde hususiyet kavramına ilişkin görüş belirterek açıklanması yoluna gidilmiştir. Tekinalp’e göre anlatım(üslup) üzerinde somutlaşan ve sanatçının kişiliğini, yaratıcılığını ve eser üzerindeki fikri çabasını yansıtan mührüdür.[1]Hususiyet kavramı ile ifade edilmek istenen eser sahibinin özgünlüğünün, uslubunun esere yansıması durumudur. Bir ifade biçimi olarak eser sahibinin yoğunluğunu taşır. Hususiyetin varlığını değerlendirmek için somut olarak her vakayı ve ürünü kendi özel koşullarında değerlendirmek gerekir. Zira Yargıtay’da önüne gelen davalarda somut olaya ilişkin bilirkişi incelemesine tabi tutarak her olaya ilişkin ayrı inceleme süreci sürdürmektedir. Yargıtay, hususiyet şartını incelerken somut kavramlar ortaya koymaktan kaçınmıştır. Kararlarda bu kavram, birkaç kez tekrarlanmakta ya da özellik veya orijinallik gibi kelimelerle açıklanmaya çalışılmıştır. Yargıtay’ın bazı kararlarına göre bir çalışmanın eser sayılabilmesi için, eser sahibi tarafından meydana getirildiğinin, başka kaynaklardan alınan bir kopya olmadığının ve zihinsel çabanın bir ürünü olduğunun belirlenmesi gerekli ve yeterlidir.[2]
Yapay zekanın meydana getirdiği eserde hususiyet incelemesinin nasıl yapılacağı ve hususiyetin varlığı tartışmalıdır. Üretiminde bilgisayarın rol aldığı ürünler öğretide bilgisayar destekli olan ve bilgisayar üretimi olan olarak ikiye ayrılmaktadır.[3] Bu ayrım eser olarak nitelendirilmede önem taşımaktadır. Bilgisayar üretimi olan fikri ürünler insan çabasının olmaması nedeniyle eser olarak kabul edilmezken; bilgisayar destekli olan ürünler hususiyet taşımaları kaydıyla eser sayılır. Bu bağlamda yapay zekanın fikri ürünün eser olarak değerlendirilebilmesi için insan müdahalesi ile üretilmesi gerektiği sonucuna varabiliriz, salt yapay zeka üretimi ile ortaya çıkan ürün eser olarak değerlendirilemeyecek ve koruma kapsamına alınamayacaktır. Ayrıca Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun 1/B maddesindeki tanımlamasında eser sahibi için “eseri meydana getiren kişi” olarak ifade edilmesi mevcut düzende yapay zekanın direkt eser sahibi olarak tanımlanmasında engel olarak gözükmektedir.
Eser Olarak Kabul edilmesi Halinde Eser Sahipliği
Yapay zekanın meydana getirdiği fikri ürünü eser olarak nitelendirdiğimiz de ortaya eserin sahibinin kim olacağı hususu da gündeme gelecektir. Yapay zekanın meydana gelmesinde çok fazla kişinin ortak rol alması sebebiyle hak sahipliği iddiasında kimlerin bulanacağı tartışmalıdır. Yapay zekaya hukuki olarak kişilik tanınması halinde eser sahipliği olarak direkt yapay zekanın kimliğine gidilebilir. Fakat aksi halde yapay zekanın yazılımını yazan kişiler, yapay zekanın üretilmesine yatırım yapan kişiler veya geliştirilmesinde farklı tür yardım yapan kişiler hak iddiasında bulunabilir. Türk Hukuk Sistemi de dahil olmak üzere mevcut hukuk sistemlerinde yapay zeka ve hukuka ilişkin açık olarak düzenlenmemesi nedeniyle boşluklar bulunmaktadır. Bu sebeple kesin olarak hala bir kanıya varamayız. Fakat mevcut koşullar gösteriyor ki öncelik olarak yapay zekanın kimliğine ilişkin konular çözünürlüğe kavuşturulmalı ve ilgili hukukta tanımlamalar yoluna gidilmelidir.
Sonuç
Yapay zekanın gelişmesi beraberinde hukuk dallarını da etkileyecektir. Gelişen teknolojide yapay zekaların fikri ürün ortaya çıkarması Fikri Mülkiyet Hukuku bakımından incelemeyi gündeme getirecektir. Yapay zekanın meydana getirdiği fikri ürünün eser niteliği taşıyıp taşımadığı ilgili kanun uyarınca gerekli şartları taşıması halinde söz konusu olabilecektir. Bu şartlardan biri olan hususiyet kavramı yapay zekanın meydana getirebileceği özgünlüğü taşıyıp taşımadığına göre fikri ürününde özellikleri dikkate alınarak belirlenecektir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun mevcut düzenlemelerinde yapay zekanın eser meydana getirmesi ve akabinde eser sahibi olarak nitelendirilmesi pek mümkün değildir. Bu ürünlerin eser sayılabilmesi için mevcut teknolojik ihtiyaçlar ve gelişmeler ışığında düzenlemeler yapılması gerekmektedir.
Yapay zeka hukuku alanındaki tüm Blog yazılarımıza bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin Yeni Sayı’sını okumak için bağlantıya tıklayınız.
Kaynakça
- Tekinalp, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Güncelleştirilmiş ve Genişletilmiş 5.Baskı, İstanbul
- Gözübüyük, Barış Yapay Zekanın Meydana Getirdiği Fikri Ürünlere İlişkin Sorunlar ve Çözümler, KHM Cilt:1 Sayı:1,2021,
- Suluk, Cahit, Rauf/NAL, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, 2020
- https://turkonfed.org/tr/detail/2307/gelisen-teknoloji-ile-yapay-zekanin-fikri-mulkiyet-haklarina-etkisi
Dipnotlar
[1] Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul: Vedat Kitapçılık, Güncelletilmiş ve Genişletilmiş 5.Baskı, s.105
[2] 4. HD, 11.02.1972, E. 1971/12331, K. 1972/1080- Çevik 17-18; 11.HD, 11.05.2000, E. 3250/K. 4072 – Suluk/Orhan, 2. Cilt, 126.
[3]Gözübüyük, Barış Yapay Zekanın Meydana Getirdiği Fikri Ürünlere İlişkin Sorunlar ve Çözümler, KHM Cilt:1 Sayı:1,2021, s.63
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi/ 4.sınıf öğrencisi