Zeta Jones ve Douglas Northern & Shell Plc v. Hello! Ltd Davası
Giriş
Özel hayatın gizliliği hakkı ve basın özgürlüğü arasındaki denge, modern hukuk sistemlerinin sıkça karşılaştığı karmaşık ve tartışmalı konulardan biridir. Bu mesele, özellikle kamuoyunun ilgisini çeken ünlüler söz konusu olduğunda daha da belirgin hale gelir. Bu bağlamda, Zeta Jones ve Michael Douglas Northern & Shell Plc v. Hello! Ltd davası, ünlülerin mahremiyet haklarını koruma arayışı ile basının bilgi edinme ve yayınlama özgürlüğü arasındaki ince çizginin nasıl çizildiğini göstermesi açısından önemlidir. Bu makalede, söz konusu davanın detayları incelenerek, İngiliz hukukunda özel hayatın gizliliği hakkı ve basın özgürlüğü kavramlarının nasıl yorumlandığı ele alınacaktır.
Dava Özeti
2000 yılında, dünyaca ünlü oyuncu Catherine Zeta-Jones ve eşi Michael Douglas, düğün törenlerini özel ve sınırlı bir etkinlik olarak planlamışlardır. Ünlü çift, düğünlerinin fotoğraf haklarını, belirli bir meblağ karşılığında, OK! Magazine’e vermiştir. Ancak, başka bir magazin dergisi olan Hello! Magazine, düğünden izinsiz fotoğraflar elde ederek bunları yayımlamıştır. Bu durum, çiftin mahremiyet haklarının ihlali olarak değerlendirilmiş ve Zeta-Jones ile Douglas, Hello! Ltd’ye karşı dava açmıştır.
Davada, Northern & Shell Plc, OK! Magazine’i bünyesinde barındıran holding olarak davacıların yanında yer alırken, Hello! Ltd., savunma tarafı olmuştur. Davanın özü, çiftin mahremiyet haklarının ihlal edilip edilmediği ve izinsiz fotoğraf yayımlanmasının basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğidir.
Hukuki Sorunlar
Davada iki ana hukuki mesele öne çıkmaktadır: özel hayatın gizliliği hakkı ve basın özgürlüğü. Özel hayatın gizliliği hakkı, bireylerin özel yaşamlarının dış müdahalelerden korunmasını talep etme hakkını ifade ederken, basın özgürlüğü, halkın bilgi alma hakkı adına basının haber yapma ve yayınlama özgürlüğünü savunur. Bu iki hakkın çatıştığı durumlarda, hangi hakkın daha üstün olduğu sorusu ortaya çıkar:
Özel Hayatın Gizliliği Hakkı: Zeta-Jones ve Douglas, düğünlerinin özel bir etkinlik olduğunu ve fotoğraf haklarını OK! Magazine’e satmalarının bu özel etkinliği halka açmadığını savunmuşlardır. Bu nedenle, Hello! Magazine’in izinsiz fotoğraf yayımlaması, çiftin mahremiyet hakkını ihlal etmiştir. Çift, düğünün ticari bir anlaşmanın parçası olsa bile, özel hayatın gizliliği hakkının korunması gerektiğini ileri sürmüştür.
Basın Özgürlüğü: Hello! Ltd. ise kamuoyunun ilgisini çeken bu düğünün halk için bir haber niteliği taşıdığını ve basının bunu yayımlama hakkının bulunduğunu savunmuştur. Özellikle ünlülerin kamuoyunda bilinen kişiler olduğu ve yaşamlarının ilgi çekici bulunduğu göz önüne alındığında, basın özgürlüğünün daha ağır basması gerektiğini iddia etmişlerdir.
Mahkeme Kararı
Bu dava, İngiliz hukuku açısından önemli bir emsal teşkil etmiştir. İngiltere Yüksek Mahkemesi, Zeta-Jones ve Douglas’ın mahremiyet haklarının ihlal edildiğine hükmetmiştir. Mahkeme, ünlülerin de özel hayatın gizliliği hakkına sahip olduğunu ve bu hakların basın özgürlüğüne karşı korunması gerektiğini belirtmiştir. Özel bir etkinlik olan düğünün fotoğraf haklarının, basının izinsiz bir şekilde kullanamayacağı bir mal olarak değerlendirilmiştir.
Mahkeme, Hello! Magazine’in eylemlerinin yalnızca ticari bir avantaj elde etme amacı taşıdığını ve bu durumun basın özgürlüğü ile açıklanamayacağını vurgulamıştır. Bu sebeple Hello! Ltd. tazminat ödemekle yükümlü tutulmuştur. Bununla birlikte, basının genel olarak kamu yararına haber yapma özgürlüğünün korunması gerektiği, ancak bu durumun izinsiz fotoğrafların yayımlanmasını haklı çıkarmadığı belirtilmiştir.
Sonuç
Zeta-Jones ve Douglas Northern & Shell Plc v. Hello! Ltd. davası, ünlülerin özel hayatın gizliliği hakkının korunması konusunda önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu davada verilen karar, ünlülerin bile özel yaşamlarının belirli sınırlar içinde korunması gerektiğini ve basın özgürlüğünün bu hakları ihlal etmeyecek şekilde uygulanması gerektiğini göstermiştir. Mahkeme, kamuoyunun ilgisini çeken olayların haber yapılmasının önemli olduğunu kabul etmekle birlikte, bireylerin gizlilik haklarının da mutlak bir şekilde korunması gerektiğine dikkat çekmiştir.
Bu dava, hukukun ünlülerin mahremiyeti ve basın özgürlüğü arasındaki dengeyi nasıl kurduğunu ve bu iki temel hakkın karşı karşıya geldiği durumlarda hangi ilkelerin göz önünde bulundurulması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Kanan İbrahimli’nin 15. Sayı’mızdaki “Deepfake ve Adli Bilişim” isimli yazısını bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Yazarın tüm blog yazılarını okumak için bağlantıya tıklayınız.
Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Maliye ve Hukuk bölümlerini çift anadal yapmak suretiyle İktisat Fakültesini birincilikle bitirdi. Yüksek lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans bölümünde “Deepfake (Derinkurgu) Teknolojisi İle Üretilen Ses ve Görüntülerin Kullanılmasından Doğan Sorumluluk” konulu tez ile tamamladı. İstanbul Üniversitesi Özel Hukuk Doktora programında öğrenimine devam etmektedir.
Başta kişisel verilerin korunması hukuku, fikri mülkiyet hukuku ve yatırım hukuku olmak üzere birçok alanda makale, bildiri ve kitap bölümü bulunmaktadır. Ayrıca bilişim hukuku ve siber zorbalık alanında birçok projede eğitmen olarak görev yapmıştır.