İşverenin Delil Elde Etme Amacıyla Gizli Görüntü Alması

Okuma Süresi: 4 Dakika

Makalemizde Sosyal Medya Hesaplarının Mirasçılara İntikali konusunu inceleyeceğiz.

İşverenin Delil Elde Etme Amacıyla Gizli Görüntü Alması

Giriş

İşverenin, işçinin iş sözleşmesi devam ederken gerçekleştirdiği bazı yolsuzlukları, hukuka aykırılıkları ya da ihmal niteliği taşıyan eylemleri ispatlaması, her zaman hukuka uygun yöntemlerle gerçekleşmemektedir. İşyerinin düzenini ve güvenliğini sağlama amacıyla, işçilere gerekli aydınlatmalar yapılarak alınan tedbirler dışında kalan, işçinin izni ve bilgisi olmadan toplanan veriler, özel hayatın gizliliği açısından önemli etkiler yaratmaktadır.

İşverenin Delil Etmesi

Yargıtay’ın tanımına göre özel hayat; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bu nedenle, kamuya açık alanda bulunulması, bu alandaki her görüntü veya sesin dinlenilmesine, izlenilmesine, kaydedilmesine, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterildiği anlamına gelmez. Bu tanımdan yola çıkılarak, ilgili çalışanın izinsiz şekilde görüntüsünün alınması, özel hayatın gizliliğini ve kişisel verilerin korunmasının ihlalini gündeme getirecektir.

Kişilere bilgi verilmeksizin yapılan gizli çekim yoluyla elde edilen görüntüler, kural olarak hukuka aykırıdır ve bu yolla elde edilen deliller de hukuka aykırı olarak delil niteliğindedir. HMK m.189/2 hükmüne göre; hukuka aykırı olarak elde edilmiş deliller, mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.

Hukuka Uygun Delil Elde Etme

Ancak, hukuka uygun bir yolla delil elde etmenin mümkün olmadığı hallerde bu kural bir emredici hüküm şeklinde uygulanmamalıdır; delil değerlendirilirken dürüstlük kuralı ve somut olayın özellikleri esas alınmalıdır. İhlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasındaki amaca uygunluk, karar aşamasında belirleyici olacaktır. Örneğin, hırsızlık şüphesi olan bir işyerinde işverenin bu durumu hiçbir şekilde ispatlayamaması halinde, uygunluk ve ölçülülük ilkeleri uyarınca işçilerin belirli amaç, gün ve saat için izlenebilmesi ve bunun da delil olarak değerlendirilebilmesi gerekmektedir.

Yargıtay Kararı

Yargıtay’ın 2019’da verdiği bir karara göre; “Kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davrandığından da söz edilemez.” (Yargıtay 12. C.D. E. 2019/2121 K. 2019/5170 T. 17.4.2019) Bu karardan da görülebileceği üzere, gizli şekilde elde edilen tüm deliller hukuka aykırı olarak nitelendirilmemelidir.

Bunun dışında, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre, işverenlerin işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek konusunda yükümlülükleri mevcuttur.

İşverene ayrıca İSGK. m.10 uyarınca risk değerlendirmesi yapmak ya da yaptırmak, m.11 uyarınca acil durum değerlendirmesi yapıp tedbir almak ve m.12 uyarınca da ciddi ve yakın tehlikenin varlığı halindeki yükümlülükleri düzenlenmiştir. Bu hükümler işverenin gizli bir şekilde işçisinin görüntü ve ses kaydı gibi verilerini toplaması için hukuka uygunluk temeli oluşturabilecektir.

AİHM Köpke V Almanya Kararı

Bu konu hakkında son olarak, AİHM’in 5 Ekim 2010 tarihli Köpke V Almanya Kararı’nı örnek gösterebiliriz:

Olayda başvurucunun işvereni, marketin içecek bölümünde usulsüzlükler olduğunu fark etmiş ve başvurucu ile birlikte diğer bir işçinin hesapları manipüle ettiği yönünde şüphe duyarak bir dedektiflik bürosu yardımıyla işyerinin içecek bölümünde gizli video uygulamasına başlamıştır. Kamera kasa, arkası, kasiyer ve kasanın çevresini kapsayacak biçimde konumlandırılmış olup elde edilen kayıtlar işverene teslim edilmiştir.

Bu görüntülere dayanılarak başvurucunun iş sözleşmesi hırsızlık sebebiyle derhal feshedilmiştir. Konu Neubrandenburg İş Mahkemesi önüne getirilmiş ve mahkeme işverenin içecek bölümünde meydana gelen usulsüzlüklerin izleme için yeterli neden oluşturduğunu, işverenin mülkiyet hakkının ciddi biçimde etkilendiğini ve bu hakkı koruyacak başka bir yolu olmadığını, rakip çıkarlar değerlendirildiğinde işverenin mülkiyet hakkını korumak için video gözetleme uygulamasına başvurabileceğini ifade etmiştir.

Dava konusu olayda kamera kaydı önceden haber verilmeksizin gerçekleştirilmiş, elde edilen görüntüler birkaç kişi tarafından işlenmiş ve mahkemede delil olarak kullanılmıştır. Mahkeme bu yönüyle başvurucunun Sözleşmenin Özel Hayata Aile Hayatına Saygı Gösterilmesi Hakkı başlıklı 8. maddesi kapsamındaki endişesini haklı bulmuştur.

Mahkemeye göre video gözetimi özel hayata yönelik önemli bir müdahale olmakla birlikte içecek bölümünde gerçekleşen usulsüzlükler tespit edildikten sonra uygulamaya konulması, zaman olarak iki haftalık süre ile sınırlı olması ve yer bakımından tüm süpermarket yahut içecek bölümünü kapsayacak biçimde değil, yalnızca kasa arkası ve kasaları içeriğine alması, yalnızca dedektiflik bürosu çalışanları ve işverenin personeli tarafından işlenmesi, işe son vermek amacıyla kullanılması ve dolayısıyla müdahalenin izlenen amaca ulaşmak için gerekli olduğu biçimde sınırlandırılmış olması göz önünde tutulduğunda hukuka uygun görülmüştür.

Ayrıca işverenin mülkiyet hakkının etkin bir biçimde korunabilmesi için bu yöntemi kullanmasının zorunlu olduğu, bu şekilde suça karışmamış olan diğer çalışanların da şüpheden kurtulmasının sağlanacağı ifade edilmiştir. Açık video gözetleme veya üstler tarafından yapılacak denetim suçu aydınlatmada başarılı olmayacağı gibi, işverenin mülkiyet hakkının korunması için eşit derecede etkili, başvurucunun özel hayatına daha az müdahale eden başkaca bir önlem bulunmadığından, mahkeme bu izlemeyi hukuka uygun bulmuştur.

Sonuç

Gizli çekim yoluyla elde edilen görüntüler, her ne kadar HMK m.189/2’de hukuka aykırı delil niteliğinde düzenlenmiş olsa da, bu kuralın bazı hallerde meşru menfaat çerçevesinde sınırlarının genişletilmesi gerekebilir. Mahkeme kararlarıyla da açıklandığı üzere, kişinin hukuka aykırılığı hukuka uygun bir yöntemle ispat etme imkanının bulunmadığı hallerde başvurduğu gizli çekim yoluyla elde edilen veriler, menfaatle örtüştüğü sürece delil niteliği taşıyacaktır. Hukuka uygunluk sebepleri çerçevesinde toplanan bu veri, hukuka aykırılık ispatlandıktan veya gerekli bildirimler yapıldıktan sonra derhal imha edilmelidir. Bu amaçla bir gizli çekim uygulamasının da işyerinde yerleşik bir uygulama haline gelmesinin önü açılmamalıdır.

Tüm Karar İncelemelerimizi bağlantıdan inceleyebilirsiniz.

Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin Yeni Sayısı’nı okumak için bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Kaynakça

  • Erdoğan, C. (2014) “Kişilik Hakkı Kapsamında İşçilerin İzlenmesi ve Gözetlenmesi”, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara
  • Manav, A.E. (2015) “İş İlişkisinde İşçinin Kişisel Verilerinin Korunması”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XIX, S.2, Ankara
  • Yangın, D.D., (2020)“AİHM Büyük Daire’nin İşçilerin Gizli Kamera ile İzlenmesine İlişkin 17 Ekim 2019 Tarihli Lopez Rıbalda ve Diğerleri Kararı’nın Değerlendirilmesi”, Çalışma ve Toplum Dergisi