Patentlenebilirlik Şartları
1. Giriş
Bilim ve teknoloji her geçen gün hayatımızda daha fazla yer etmekte ve hayatımızı daha fazla etkilemektedir. Bilim ve teknolojide gerçekleşen değişimlerin en önemli sebeplerinden biri mucitler tarafından gerçekleştirilen buluşlardır. Bu kapsamda, bilim ve teknolojinin gelişmesinde harcanan emek hiçbir surette göz ardı edilmemelidir; dolayısıyla, yatırımcılar ve mucitler için öncelikle fikri üretimlerinin korunması en önemli husustur (Sarı 2019: s.300). Bu kapsamda buluşlar en önemli fikir ürünlerindendir. (patentlenebilirlik şartları, patent)
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte buluşların korunmasındaki önem günden güne artmaya başlamıştır. Dolayısıyla, patent mefhumu da hayatımızda her geçen gün daha fazla yer edinmeye başlamıştır; zira, patentler Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde tescil edildikleri için çok ciddi koruma sağlamaktadır. Kurum tarafından, başvurusu yapılan buluşun patent koruması almaya uygun olup olmadığı ve buluşun tarifname ve istemlerinin usule uygun hazırlanıp hazırlanmadığı değerlendirilecektir; bu bağlamda bahse konu süreçte başvuru, ne kadar özenli ve doğru bir şekilde hazırlanırsa o kadar beklenilen korumayı sağlayan patent hakkı elde edilecektir (Sarı 2019: s.300).
Tüm bu huşulardan anlaşılacağı üzere patent hakkı elde etmek oldukça meşakkatli ve maliyetli bir süreç olup başvuru sahiplerinin buluşun tarifname ve istemlerini usulüne uygun hazırlamalı ve buluşun patentlenebilirlik şartlarını taşıyıp taşımadığını doğru bir şekilde değerlendirmelidirler. Aksi halde, patent başvuruları reddedilecektir.
2. Patent Hakkı
Öncelikle bilindiği üzere patentle ilgili marka da olduğu gibi kanunda net bir tanım yoktur dolayısıyla, doktrinde de patente ilişkin pek çok farklı tanım yapılmıştır; ancak kısa bir tanım vermek gerekirse patent; “teknolojinin herhangi bir alanında, sanayiye uygulanabilir bir yenilik içeren buluşlardan neşet eden hakları temsil eden belge” şeklinde tanımlanabilecektir (Gözüyeşil 2020: s. 474, Kaya 1997: s.55). Bu belgenin temel amacı teknolojik gelişmeyi teşvik etmektir. Ayrıca, patentler de kendi içlerinde ürün patenti ve usul patenti olmak üzere ikiye ayrılmaktadır; ürün patentinde buluş konusu bir ürün olup usul patentinde ise bir ürünü oluşturan veya ürün niteliği taşımayan sonuçlar ortaya çıkaran, teknik düzen ve çözümlerdir (Sarı 2019: s.304). Zira; bu iki tanım patent açısından önemli olup sadece ürünler değil bir ürünü oluşturan veya ürün niteliği taşımayan sonuçlar ortaya çıkaran, teknik düzen ve çözümler de şartları taşıyorsa patent olarak tescil edilebilecektir. Başka bir deyişle patent olarak tescil edilebilmenin ön şartı bir buluşun mevcut olmasıdır. Buluş da öğretide Tekinalp Hoca tarafından ifade edildiği üzere “bir sorunu çözen bir kural, bir formül, bir teori yani genel anlamda öğretidir” şeklinde tanımlanabilecektir (Tekinalp 2012: s. 530).
Patent hakkı ise buluşları hukuken korumayı sağlayan bir hak olup patente konu buluş üzerinde, birden fazla hakkı ifade etmektedir (Coşkun 2022: s. 45). Bu haklar; patent isteme hakkı, başvurudan doğan hak ve patentten doğan hak olmak üzere üç ana başlığa ayrılmaktadır (Coşkun 2022: s. 45). Patent isteme hakkı, buluşçunun buluşu üzerinde inhisari hak elde etmesini sağlamaya yönelik hakkı ifade etmekte olup buluşçuya tanınmış bir talep hakkı niteliğindedir; başka bir deyişle buluşçunun patente yönelik talep hakkı olarak da ifade edilebilecektir (Işın 2019: s. 38). Buluşçu ve patent isteme hakkı hakkı buluşun meydana gelmesiyle birlikte başka bir şeye gerek kalmaksızın, kendiliğinden (ipso iure) buluşçuya ait olacaktır (Coşkun 2022: s. 45). Başvurudan doğan hak ise başvurunun yapıldığı ancak tescilin gerçekleşmediği anda buluş sahibin sahip olduğu hak olarak ifade edilebilecektir (Coşkun 2022: s. 46). Zira, patent başvurusu geçici olarak patentle aynı korumayı sağlayacaktır; zira, SMK m. 97/4 çerçevesinde, başvuru sahibi, başvurunun bültende yayımlandığı tarihten itibaren patent korumasından geçici olarak yararlanacaktır. Patentten doğan hak ise buluşun sicile tescil edildiği tarihten itibaren doğan haktır (Coşkun 2022: s. 47). Başka bir deyişle buluş sahibi bu hakkı patent belgesi almayla birlikte kazanacaktır.
Sonuç olarak patent hakkı buluşları hukuken korumayı sağlayan bir hak olup buluş sahibine malvarlığı hakkı tanır ve patent hakkı sayesinde piyasada kullanım dolayısıyla gizliliği kalkan buluşun korunması sağlanacaktır; ayrıca buluş sahibi, patent belgesi vasıtasıyla mahkemelere başvurarak yetkisiz kullanımların önüne geçecek ve uzun yıllar boyunca buluş için harcamış olduğu emeği koruyacaktır. Ancak, bir buluşun patent olarak addedilmesi için belirli şartları taşıması gerekmektedir. Bu şartlara aşağıda yer verilecektir.
3. Patentlenebilirlik Şartları
Patentlenebilirlik şartlarını açıklamadan önce şu hususlara değinmekte fayda vardır; yasa koyucu tarafından SMK madde 82’de ifade edildiği üzere belirli ürünler ve yöntemler buluş niteliğinde sayılmayacak olup dolayısıyla da, patent olarak tescil edilemeyecektir. Bu ürün ve metotlar aşağıdaki gibidir.
1-Keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemler.
2-Zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemler.
3-Bilgisayar programları.
4-Estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri ile bilim eserleri.
5-Bilginin sunumu
Ezcümle, patentlenebilirlik şartlarını incelerken yukarıda ifade etmiş olduğumuz yöntem ve ürünlerin patent olarak tescil edilemeyeceğini bu kapsamda ilgili şartları incelerken bu hususu gözden kaçırmamak gerektiğini tekrar ifade etmekte fayda vardır.
Patent koruması buluşlara tanınan bir koruma olup her buluşa patent koruması sağlanamayacaktır. Buluşun patent kapsamında korunabilmesi için SMK madde 82 ve SMK madde 83 kapsamında yer alan koşulları kapsaması gerekmektedir. Bu koşullar da kendi içerisinde olumlu ve olumsuz şartlar olarak ikiye ayrılmaktadır.
3.1. Olumlu Şartlar
3.1.1. Yenilik
Olumlu koşullardan ilki yenilik olarak kabul edilebilecektir. Patent belgesi almak istenen bir buluşun bu kriteri sağlaması için öncelikle, toplum nezdinde bilinen daha önceki buluşlardan bir takım ayırt edici özellikler ile ilgili fark yaratması gerekmektedir (Sarı 2019: s.307). Bu kapsamda önceki gelişmeler incelenirken tekniğin bilinen durumunun incelenmesi gerekecektir; tekniğin bilinen durumu da SMK madde 83/2’de ifade edildiği üzere “başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde, yazılı veya sözlü tanıtım yoluyla ortaya konulmuş veya kullanım ya da başka herhangi bir biçimde açıklanmış olan toplumca erişilebilir her şeyi kapsar.” Şeklinde tanımlanabilecektir. Zira, SMK madde 83/1’de tekniğin bilinen durumuna dahil olmayan buluşun yeni olduğunun kabul edileceği ifade edilmiştir. Yargıtay da bir içtihadında yenilik kavramını “Yenilik ile kastedilen, varlığı bilinen ürünlerde daha önce bilinmeyen teknik ilerleme sağlanmasıdır.” (Yargıtay Kararı – 11. HD., E. 2021/1255 K. 2022/5288 T. 27.6.2022 ) şeklinde ifade etmiştir.
Ayrıca, hukukumuzda mutlak yenilik kriteri kabul edilmiştir; zira bahse konu mutlak yenilik kavramı buluşun ihtiva ettiği (dayandığı/üzerine kurulu olduğu) çözümün dünyanın hiçbir yerinde bilinmemesini ifade etmektedir (Coşkun 2022: s. 24). Zira, yukarıda da ifade ettiğimiz üzere SMK 83/2’de de “dünyanın herhangi bir yerinde, yazılı veya sözlü tanıtım yoluyla ortaya konulmuş veya kullanım ya da başka herhangi bir biçimde açıklanmış” şeklinde ifadelere yer verilerek mutlak yenilik kavramının kabul edildiği açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir.
3.1.2.Buluş Basamağı
Bir buluşa patent verilebilmesi için bir diğer olumlu koşul buluş basamağıdır. Patentlerin tescil edilebilmesi için buluş basamağı içermesi kriteri patentleri faydalı modelden ayıran en önemli unsurdur. Zira, SMK madde 83/4 kapsamında “Tekniğin bilinen durumu dikkate alındığında, ilgili olduğu teknik alandaki uzmana göre aşikâr olmayan buluşun, buluş basamağı içerdiği kabul edilir” şeklinde ifadelere yer verilerek buluş basamağının ne olduğu açık ve net bir ifade edilmiştir. Buluş basamağı, aslına bakılırsa bahse konu buluşun tekniğin bilinen durumunu aştığını ortaya koyan teknik üstünlük ve nitelik olarak tanımlanabilecektir (Sarı 2019: s.308). Başka bir deyişle, mevcut bir tekniğe kayda değer bir katkı sağlayan buluş buluş basamağı kriteri tekniğini aşmış olarak kabul edilecektir. Zira, bilinen veya yaygın teknolojik unsurların üzerinde yapılan küçük değişimler sonucunda meydana gelen buluşa patent belgesi vermek sistemin mantığıyla bağdaşmayacaktır (Coşkun 2022: s. 34). Bu durum sonradan buluş geliştirecek insanların hevesini kırabilecektir (Güneş 2019: s.40). Yargıtay da bir içtihadında “Davacı vekili, davalı şirket adına tescilli, spiral boru üretim makinesine ilişkin 2014/06978 sayılı faydalı modelin yenilik kriterini taşımadığını, tekniğin bilinen durumunu aşmayan ve buluş basamağı niteliği bulunmayan” (Yargıtay Kararı – 11. HD., E. 2020/1391 K. 2021/1046 T. 10.2.2021 ) şeklinde ifadelere yer vererek bu kriterin önemini ifade etmiştir.
Ayrıca, buluşun yukarıda ifade ettiğimiz buluş basamağı kriterini aşıp aşmadığı konusundaki inceleme SMK madde 83/4’te ifade edildiği üzere ilgili olduğu teknik alandaki uzman tarafından yapılacaktır. SMK madde 83/4 kapsamında “ilgili teknik alanda uzman” (expert) olarak ifade edilen kişi, EPC madde 56’da, “skilled person” yani “meslek erbabı” olarak yer almaktadır (Coşkun 2022: s. 34). Daha önce konuyla ilgili herhangi bir çalışması olmayan uzmanlar tarafından verilmiş olan bilgiler veya raporlar kesinlikle mahkemeler tarafından dikkate alınmamalıdır. Başka bir deyişle, bahse konu uzmanın konuyla ilgili çalışması ve yazıları olması uzman olup olmadığının tespitinde önem arz etmektedir (Sarı 2019: s.308).
Buluş basamağı kriteri ile ilgili bir diğer önemli husus da buluş basamağı kriterini değerlendiren uzmanın bu değerlendirmeyi yaparken hangi yöntemi referans alacağıdır. Bu kapsamda daha çok EPO(European Patent Office) tarafından belirlenmiş olan problem çözme yöntemi kullanılmaktadır; bahse konu yöntem buluşa en yakın daha önce mevcut olan tekniğin belirlenmesi ve hem fonksiyonel hem de yapısal olarak buluş ile önceki teknik arasındaki farkların karşılaştırılması sonucu arada kayda değer bir farkın olup olmadığı şeklinde uygulanmaktadır (Sarı 2019: s.308).
Sonuç olarak, buluş basamağı kriteri patentleri diğerlerinden ayıran en önemli unsur olup bu kritere ilişkin değerlendirme baya zor ve meşakkatlidir. Bu kriter kapsamında buluşun önceki tekniklere göre tekniğin bilinen durumunu aştığını ortaya koyan teknik üstünlük ve niteliğe sahip olması gerekmektedir.
3.1.3. Sanayiye Uygulanabilirlik
Buluşun patent olarak tescil edilebilmesi için yenilik ve buluş basamağı kriteri dışında sanayiye uygulanabilirlik kriterini de karşılaması gerekmektedir; dolayısıyla bu kriterden kasıt buluşun endüstriye uygulanabilir olması, endüstride üretilebilmesi veya üretim usulü olarak kullanılabilmesi olarak ifade edilebilir (Sarı 2019: s.309, Camcı 2000: s.40). Bu husus buluşun bir sınaî kuruluşta üretilmesi ya da bir sınaî kuruluşta teknik açıdan buluştan faydalanılabilmesinin mümkün olması olarak da ifade edilebilir. Mesela bu kapsamda örnek vermek gerekirse; İnsan veya hayvan vücuduna uygulanacak cerrahi ve tedavi usulleri sınai bir kuruluşta üretilemeyeceği için sanayiye uygulanabilir bir yöntem olarak değerlendirilemez.
3.2. Olumsuz Koşullar
Bir buluşun patent alabilmesi için SMK’de belirtilen olumsuz koşulları taşımaması gerekmektedir. Bu olumsuz koşullar buluş niteliğinde sayılanlar ve buluş niteliğinde sayılmayan olarak kanun koyucu tarafından ifade edilmiştir. Buluş niteliğinde sayılmayanlara patentlenebilirlik şartları kısmının başında yer verdiğimiz için tekrardan kaçınmak adına bu başlıkta tekrar yer vermeyeceğiz. İlgili konudaki açıklamalar için yazının 3’üncü bölümü olan patentlenebilirlik şartlarının başına bakılabilir. Patent verilemeyecek buluşlara ise kanunda ayrıca yer verilmiştir. Bunlar da aşağıdaki gibidir;
- Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olan buluşlar. Ancak bu kamu düzenine ve genel ahlaka aykırılık buluşun konusu ile ilgili olmalıdır; buluşun kamu düzenine ve ahlaka aykırı kullanılabiliyor olması onu kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı buluş haline getirmeyecektir. Zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2001/8870 K. 2001/9173 T. nolu ve 11.2001 tarihli kararında bu hususu açık ve net bir şekilde ifade etmiştir.
- Mikrobiyolojik işlemler veya bu işlemler sonucu elde edilen ürünler hariç olmak üzere, bitki çeşitleri veya hayvan ırkları ile bitki veya hayvan üretimine yönelik esas olarak biyolojik işlemler.
- İnsan veya hayvan vücuduna uygulanacak teşhis yöntemleri ile cerrahi yöntemler dâhil tüm tedavi yöntemleri.
- Oluşumunun ve gelişiminin çeşitli aşamalarında insan bedeni ve bir gen dizisi veya kısmi gen dizisi de dâhil olmak üzere insan bedeninin öğelerinden birinin sadece keşfi.
- İnsan klonlama işlemleri, insan eşey hattının genetik kimliğini değiştirme işlemleri,
insan embriyosunun sınai ya da ticari amaçlarla kullanılması, insan ya da hayvanlara önemli bir tıbbi fayda sağlamaksızın hayvanlara acı çektirebilecek genetik kimlik değiştirme işlemleri ve bu işlemler sonucu elde edilen hayvanlar.
Sonuç olarak, yukarıda ifade edilmiş olan buluşlara kurum tarafından hiçbir surette patent verilemeyecektir. Kanun bahse konu buluşlara patent verilmesini açık ve net bir şekilde yasaklamıştır.
4. Sonuç
Neticeten, Buluş sahipleri fikri faaliyetler neticesinde elde ettikleri buluşları, patentle koruma altına alarak uzun süreli ve hukuken korunan bir hak elde etme niyetindedirler. Dolayısıyla, patent başvurusundan önce buluş sahipleri iyi bir patent vekili ve konusunda uzman bir patent uzmanı ile çalışıp başvurularını bu kişilerden almış olduğu görüşler doğrultusunda yapmalıdır. Zira, patent başvurusu çok meşakkatli bir süreç olup başvuruda yapmış oldukları hata patent hakkı elde etmelerinin önüne geçebilir ve başvuru sahiplerinin emeklerine boş yere harcamalarına sebep olabilir.
Patent verilebilirlik koşullarını taşımayan buluşlar için patent ve patent tescil belgesi verilmeyecektir. Ancak, şartları varsa başka bir fikri ve sınai hak olarak korunabileceklerdir. Mesela, basit çözümler içeren buluşların faydalı modelle korunması mümkündür. Zira, faydalı modellerde buluş basamağı kriteri aranmamaktadır. Faydalı modelin korunması için yeni ve sanayiye uygulanabilirlik yeterli olup buluş basamağı kriteri aranmamaktadır. Başvuru sahipleri erkenden buluşlarının patent koruması alamayacağını tespit ederlerse SMK madde 104 kapsamında yapacakları başvuru ile buluşlarını faydalı modele dönüştürebileceklerdir.
Av. Baran Can KAYA’nın tüm Blog yazılarını bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Yazarın 12. Sayı’daki “Siber Risk Sigortası” yazısını okumak için bağlantıya tıklayınız.
Av. Baran Can KAYA’nın “Patentlenebilirlik Şartları” konusundaki Hukuk ve Bilişim Dergisi Konferansına bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Kaynakça
- SARI, O. (2019). “Türk Patent Kurumu Nezdinde Patent Edinme Sürecinin Hukuki Değerlendirilmesi”. TBB Dergisi 2019 (144). http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2019-144-1876
- GÖZÜYEŞİL, F.F.(2020). “PATENT KONULARININ BAĞIMLILIĞI HÂLİNDE ZORUNLU LİSANS”. 10.15337/suhfd.693301. https://dergipark.org.tr/tr/pub/suhfd/issue/54056/693301#:~:text=%C3%96z,konular%C4%B1n%C4%B1n%20ba%C4%9F%C4%B1ml%C4%B1l%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20h%C3%A2linde%20zorunlu%20lisanst%C4%B1r.
- KAYA A.(1997). “Türk Hukukunda Patentten Doğan Haklar”, 1997, 55 (4). İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası. https://dergipark.org.tr/tr/pub/iuhfm/issue/9073/113185
- TEKİNALP, Ü. (2012). Fikri Mülkiyet Hukuku. İstanbul, Vedat Kitapçılık.
- IŞIN, Ş. (2019). PATENT HAKLARI VE TECAVÜZ FİİLLERİ. Yüksek Lisans Tezi. Ankara.
- COŞKUN, Z.(2022). PATENT HAKKINA TECAVÜZ HALİNDE TAZMİNAT DAVALARI. Yüksek Lisans Tezi. Ankara.
- GÜNEŞ, İlhami(2019). Sınai Mülkiyet Kanunu Işığında Patent ve Faydalı Model Hukuku. Ankara. Seçkin Yayıncılık.
- CAMCI, Ö. (2000). Endüstriyel Tasarım Davaları. İstanbul. Ufuk Reklam ve Matbaacılık.
- https://www.lexpera.com.tr/kullanici-profili (Erişim Tarihi: 14.12.2022).

İstanbul barosu nezdinde Avukatlık mesleğini ifa etmekteyim. Kadir Has Üniversitesi hukuk fakültesinden 2016 yılında mezun oldum. Şu an İstanbul Medeniyet Üniversitesi Özel Hukuk(İngilizce) bölümünde yüksek lisans eğitimimi sürdürmekteyim. 2016 Yılından bugüne 5 yıldır bilfiil avukatlık mesleğini yürütmekteyim. Bilişim ve Teknoloji hukukuna ciddi bir ilgim bulunmaktadır.
İlgi Alanları ve Çalışma Alanları
1-Bilişim ve Teknoloji Hukuku
2-Kripto para hukuku
3- Fikri Mülkiyet Hukuku
4-Şirketler Hukuku
5-İş Hukuku