Kişisel Verilerin Korunması Kanununun Avukatlık Mesleğine Etkileri

Okuma Süresi: 5 Dakika

Kişisel Verilerin Korunması Kanununun Avukatlık Mesleğine Etkileri

Genel Açıklamalar

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (KVKK) 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu (Avukatlık Kanunu) ile arasında pek çok çatışma yaşanmıştır. Bugüne kadar tartışmalar devam etmekte olup, avukatlık mesleğinin ifasının mı yoksa kişisel verilerin korunmasının mı üstün olacağı konusunda uygulamada bir görüş birliği bulunmamaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, avukatlar da KVKK’ya tabi olup, bu kanunun gerekliliklerini yerine getirmekle yükümlüdür. Avukatlar sadece, Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun (Kurul) kararı[1] uyarınca, veri sorumluları siciline (VERBİS) kayıt yükümlülüğünden muaf tutulmuşlardır. Bunun dışında KVKK yer alan yükümlülükler veri sorumlusu sıfatına haiz avukatlar için de geçerlidir.

Avukatlık mesleğinde esas olan ve hem Avukatlık Kanunu’nun 36.maddesinden hem de Meslek Kuralları’ndan[2] kaynaklanan sır saklama yükümlülüğü, kişisel verileri içerse de, KVKK’da yapılan tanıma göre kişisel verinin daha geniş kapsamlı olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle KVKK’nın da Avukatlık Kanunu’ndan daha geniş bir koruma alanı sağladığını söylemek yanlış olmayacaktır.

Kvkk İle Avukatlık Kanunu Arasındaki Çatışmalar

Mesleğin ifası sırasında tartışmaya neden olan hususlardan biri, avukatların vekaletsiz dosya inceleme yetkisine ilişkindir. “Hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.” şeklinde Avukatlık Kanunu’nun 2.maddesi ile avukatlığın amacı tanımlanmış olup, 46.maddesinde de bu amaca uygun olarak avukatın vekaletsiz de olsa dosya inceleme yetkisine sahip olduğuna yer verilmiştir.

Yargıtay bir kararında[3], avukatın her istediği soruşturma dosyasını incelemesini kişisel verilerin korunması ilkelerine aykırı olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. Söz konusu kararda, “bir kişinin sırf avukat olmasının müdafi veya vekile tanınan tüm haklardan yararlanması anlamına gelmeyeceği, aksi düşüncenin kabulü halinde her avukatın istediği soruşturma dosyasını inceleyebileceği anlamına geleceği” şeklinde yapılan değerlendirme hukuken katılmak da mümkün değildir. Zira, aynı zamanda kamu hizmeti statüsünde olan avukatlık mesleğinde, Avukatlık Kanunu ile tanınan hakların usul ve yasaya uygun bir şekilde tüm avukatlar tarafından kullanılması mümkündür. Aksi durumda, özellikle Avukatlık Kanunu’nun 46.maddesinde yer alan hükmün uygulamada tamamen ortadan kalkacağı tehlikesi ile karşı karşıya gelinmesi söz konusu olacaktır.

2019 tarihli bu Yargıtay kararı sonrasında, Kurul tarafından verilen kararda[4] ise, “avukatların icra takip dosyalarındaki kişisel verilere vekaletname olmaksızın hukuka aykırı olarak erişim sağladığına ve Adalet Bakanlığı tarafından icra tevzi bürolarında görevli personel eliyle alacaklı vekili avukatlara borçluların alacaklı olduğu icra takip dosyalarında bulunan kişisel verilerin ele geçirilmesinde KVKK kapsamında yapılacak bir işlem bulunmadığına” hükmedilmiştir.

Kurul bu kararı verirken; hem 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK.) 8/a, 78 ve 85.maddeleri ile hem de Kanun’un 46.maddesini dayanak olarak göstermiştir. Bu maddeler uyarınca alacaklı vekillerine verilen yetkinin KVVK’nın 5/2-a maddesinde yer alan, “kanunlarda açıkça öngörülmesi” şartına dayanıldığı sebebiyle kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişim sağlandığı iddiasını kabul etmemiştir.

Yer verilen Kurul kararına göre, Avukatlık Kanunu’nun 46.maddesinin KVKK’nın 5.maddesinde yer alan şarta uygunluk teşkil ettiği ve bu nedenle soruşturma dosyasının incelenmesi nedeniyle de avukatın kişisel verilerin korunması ilkesine aykırı davranmadığı yönünde değerlendirme yapmak uygun olacaktır.

Bir başka sorun da icra takip dosyalarında borçlu yerine borçlunun yakınları, akrabaları veya arkadaşları ile iletişime geçilmesi, icra takibinden haberdar edilmesi nedeniyle yaşanmaktadır. Bununla ilgili olarak, veri sorumlusu olan avukatın, borçlunun kardeşine hakkında başlatılan icra takibi nedeniyle mesaj gönderilmesi nedeniyle, “ilgili kişiye ait olup olmadığı bilinmeyen bir numaranın yine kimliği bilinmeyen üçüncü bir kişi vasıtasıyla edinilmesi ve ilgili kişiye ait verinin bu numaranın sahibi üçüncü kişi ile paylaşılması nedeniyle” KVKK’nın 12.maddesinde yer alan veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklere aykırı hareket ettiğini tespit eden veri sorumlusu avukat hakkında idari para cezası uygulanmasına verdiği karar[5] da dikkat çekicidir. Burada Avukatlık Kanunu kapsamında da usul ve yasaya uygun bir işlem yapılmadığı göz önüne alındığında, Kurul tarafından verilen bu yaptırım kararının yerinde olduğunu söylemek mümkündür. Kurul’un veri sorumlusu avukat tarafından ilgili/borçlu kişinin yakınlarına, arkadaşlarına ait numaraların tam olarak ispatlanamayan bir şekilde elde edilmesi, sonrasında da borç bilgileri ile sair kişisel verilerin paylaşılması nedeniyle idari para cezasına hükmettiği başka kararları da bulunmaktadır.

Bunun yanısıra, icra müdürlükleri tarafından borçlunun yakınlarına haciz ihbarnamesi gönderilmesinde ise Kurul ihlal kararı[6] vermemiştir. Kurul, ihlal iddiasıyla yapılan başvuru neticesinde, İİK’nın 89.maddesi borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağının tahsili amacıyla alacaklı tarafından bildirilen gerçek veya tüzel kişilere İcra Müdürlüklerince birinci haciz ihbarnamesi gönderilmesinde hukuken engel bulunmadığına, bunun da KVKK’nın 5/2. Fıkrası kapsamında “kanunlarda açıkça öngörülme’ şartına dayanılarak gerçekleştirildiğine, dolayısıyla KVKK kapsamında yapılacak bir işlem bulunmadığına karar vermiştir.

Kişisel verilerin korunması mı? Hak arama özgürlüğü mü?

Avukatlık mesleğinin ifası bakımından Kurul’un en çok tartışma yaratan kararı[7] ise 2021 yılında verilmiştir. İşçilik alacağı davasında davalı tanığı olarak dinlenen kişinin adli sicil kaydına erişerek Mahkeme’ye sunan ve sicile işlenen suçlar nedeniyle tanıklık beyanına itibar edilmemesi gerektiğini ileri süren veri sorumlusu avukat hakkında, adli sicil bilgisinin alınarak dosyaya sunulmasının KVKK’nın 6.maddesinde yer alan özel nitelikli kişisel verilerin işleme şartlarına uygunluk sağlamadığını, bu nedenle KVKK’nın 12.maddesinde yer alan, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini önlemek amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri almak zorundadır, hükmüne aykırılık teşkil ettiği nedeniyle veri sorumlusu avukat hakkında idari para cezasına hükmedilmiştir. Aynı zamanda verinin paylaşılmasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil edebileceği nedeniyle, Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurabileceği konusunda ilgili kişiye bilgi verilmesine de kararda yer verilmiştir.

Veri sorumlusu avukat tarafından sunulan savunmada özetle, tanık olarak dinlenen ilgili kişinin kimlik numaralarının duruşma tutanağında yer aldığı, bu kimlik bilgisi ile adli sicil kaydına avukat olarak ulaşmasının mümkün olduğu, Avukatlık Kanunu’nun 2.maddesi uyarınca, mesleklerini yerine getirirken kurumlara başvuru yapma ve bilgi alma hakları olduğunu, tanık sıfatına haiz ilgili kişinin beyanının doğru olduğundan emin olunması gerektiği, dosya için bu hususun önemli olduğu, adli sicil kaydını sadece Mahkeme ile paylaştığını, üçüncü kişilerle paylaşmadığını, avukatlık mesleğinin aynı zamanda bir kamu hizmeti olduğunu ve kendisinin kanunla sağlanan bir yetkiyi kullandığı, yer almışsa da, Kurul; Avukatlık Kanunu’nun 2.maddesinin, Adli Sicil Kanunu’nun 7.maddesi karşısında genel hüküm taşıdığı, bundan dolayı avukatların adli sicil kaydı bilgilerine resen erişim yetkisi verilmediği, özel nitelikli kişisel veri niteliğindeki adli sicil bilgilerinin en başta hukuka aykırı olarak elde edilmiş olmasının veri sorumlusunun tüm kişisel veri işleme faaliyetlerini başlangıçtan itibaren hukuka aykırı hale getirdiği, zira hukuka uygun olmayan bir şeyin üzerine meşru bir şeyin bina edilemeyeceği konusunda herhangi bir şüphenin bulunmadığı, değerlendirmesi ile yaptırım kararı vermiştir.

Söz konusu karar bir kısım hukukçular tarafından KVKK hükümleri kapsamında hukuka uygun olarak değerlendirilse de, avukatın mesleğin ifası sırasında iddialarını ispatlama noktasında önemli güçlüklere yol açacağı açıktır. Zira, KVKK hükümleri kapsamında yapılan bu değerlendirmenin yanısıra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK.) özellikle 255.maddesinde yer alan, “tanığın davada yararı bulunmak gibi tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler varsa, bunu iki taraftan biri iddia ve ispat edebilir” hükmü avukata bu yönde bir yetki vermektedir. Aksi yönde tanığın beyanının güvenilir olup olmadığını ispat etme imkanının neredeyse tümüyle ortadan kalkma ihtimali doğacaktır. Her ne kadar Kurul kararında adli sicil kaydının davanın esası ile ilgili olup olmadığı yönünde tartışmalarda bulunulmuşsa da, hukuk davalarında önem arz eden tanık beyanının davanın esası ile ilgili olduğu su götürmez bir gerçektir.

Değerlendirme

Avukatın iddia ve ispat yükümlülüğünü önemli ölçüde zorlaştıran bu karar sonrasında tartışmalar halen devam etmekte olup, kişisel verilerin mi yoksa adil yargılanma hakkının üstün tutulacağı sorusuna net bir cevap verilebilmiş değildir. Bu tartışmaların gölgesinde olası hak kayıplarının önüne geçebilmek için, KVKK hükümlerini de ihlal etmemekle birlikte avukatlık mesleğinin ifasını engellemeden, hak arama özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının da üstün tutulması gerektiği gözetilerek, bu durumlarda tartışmalı olabilecek nitelikteki delillerin Mahkeme aracılığıyla celp edilmesi daha uygun olacaktır.

Bununla birlikte, Kurul tarafından tartışmalı kararlar verilmiş olsa da, avukatın KVVK hükümleri kapsamında veri sorumlusuna haiz olduğu, VERBİS dışında tüm yükümlülüklere tabi olduğu tartışmasız bir gerçektir. Bu nedenle, müvekkillere ilişkin iş ve işlem takibi ile özellikle icra dosyalarına ilişkin iş ve işlemlerde kişisel verilerin korunması ilkelerine bağlı olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Avukat ve Stajyerlerin Kişisel Verilere Erişim Hakkı hakkındaki Karar İnceleme’mizi bağlantıdan okuyabilirsiniz.

KVKK ve GDPR Arasında Genel İlkelerin Kıyası isimli Yazımızı okumak için bağlantıya tıklayınız.

Yazar: Av. Berfin ARSLAN

Dipnotlar

[1] 2018/32 sayılı Kurul Kararı, 02.04.2018 tarihli, 15.05.2018 R.G. yayın tarihli.

[2] http://d.barobirlik.org.tr/mevzuat/avukata_ozel/meslek_kurallari/tbb_meslek_kurallari.pdf

[3] Yargıtay 14. CD, 6.5.2019, E.2018/10198, K.2019/9443

[4] Kişisel Verileri Koruma Kurulu 20.05.2021, 2021/511-512-513 Karar.

[5] Kişisel Verileri Koruma Kurulu 14.01.2020, 2020/26 Karar.

[6] Kişisel Verileri Koruma Kurulu 17.09.2020, 2020/710 Karar.

[7] Kişisel Verileri Koruma Kurulu 02.11.2021 tarihli ve 2021/1111 Karar.