WIPO v EUIPO: Marka Tescilinde Hangisi Tercih Edilmeli?

Okuma Süresi: 4 Dakika

WIPO v EUIPO: Marka Tescilinde Hangisi Tercih Edilmeli?

Kısa bir Karşılaştırma

WIPO ve EUIPO marka tescil sistemlerinin amaçları, özünde marka haklarının korunmasını sağlamak ve bu korumayı ulusal düzeyden uluslararası düzeye taşıyarak tek bir tescil başvurusu ile hakkın birçok ülkede korunmasını sağlamak; bunu başarmak için de üye ülkelerin mevzuatlarını birbirine yakınlaştırmak ve birbiriyle uyumlu hale getirmektir . Bu yazımızda bu kuruluşların sadece marka tescili yönüne değinilecek olup etkinliklerinin sadece marka hukukuyla sınırlı olduğu düşünülmemelidir. Yazının amacı, Avrupa sistemi(EUIPO) ile Madrid sistemini(WIPO) marka tescili yönünden karşılaştırmak, sistemlerin zayıf ve güçlü yönlerini ortaya koymaktır.

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO)

Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (bundan sonra WIPO olarak bahsedilecektir) 1970 yılında kurulmuştur. Kuruluş amaçları arasında birçok düşünce olsa dahi dünyada fikri mülkiyet haklarının korunmasını sağlamak ve bu korumanın yaratıcı üretime teşvikini sağlamak, fikri ve sınai hakları yerel sistemlerden kurtarıp uluslararası koruma statüsü kazandırmak, sınai hakların etkin korumasını sağlamak gibi amaçları vardır. Bu yazının konusundan sapmamak amacıyla WIPO’dan sadece marka hukuku bağlamında bahsedilecek olup daha detaylı bilgi için bkz.https://www.wipo.int/portal/en/ .

WIPO nezdinde kurulmuş olan sistemler;

  • PCT (Patent İşbirliği Anlaşması) Uluslararası Patent Sistemi
  • Madrid Uluslararası Marka Sistemi
  • Lahey Uluslararası Tasarım Sistemi
  • Lizbon Uluslararası Coğrafi İşaret Sistemi
  • Budapeşte Uluslararası Mikroorganizma Yatırma Sistemi

Bu sistemlerden sadece Madrid Sisteminden bahsedilecek diğer sistemlere yazının konusu dışında kalması sebebiyle değinilmeyecektir.

Madrid Protokolü/Sistemi;

Yasal dayanağı 1891 tarihli Markaların Uluslararası Tesciline ilişkin Madrid Anlaşması olan bu protokol 1989 yılında yapılmıştır, Türkiye ise 1999 yılında bu protokole taraf olmuştur. Bilindiği üzere fikri ve sınai haklarda ülkesellik ilkesi hakimdir. Ülkesellik ilkesi gereğince tescilli bir marka sadece tescil edildiği ülke sınırları içerisinde koruma alanı bulmaktadır. Yani 80 ülkede faaliyet gösteren bir ticari işletme, markasının bu ülkelerde marka korumasından yararlanmasını istiyor ise 80 farklı tescil başvurusu yapması gerekmektedir. Anadili farklı ülkelere yapılan başvurular durumunda çevirmenlik desteği alınması gerekecektir. Bunların hepsi ilgili şirket için uzun zamanlara ve yüksek masraflara sebep olacaktır, belki şirket bu zaman ve masraftan kaçınmak için markasını tescil ile korumaktan altına alma yolundan kaçınma yolunu da izleyebilir. Madrid Protokolü ise usule ilişkin hükümler yoluyla merkezi ve uluslararası bir tescil öngörmektedir. Protokole üye ülkenin tabiiyetinde olan gerçek veya tüzel kişiler, bu ülkelerden yerleşik olan kişiler, bu ülkelerde Gerçek ve etkin sınaî veya ticari bir kuruluşu olan kişiler uluslararası marka tescili isteminde bulunabilirler. 2022 yılı ile bu protokole 113 ülke taraftır.

Uluslararası tescil başvurusunun nasıl yapılacağı ile ilgili,Bkz.  https://www.turkpatent.gov.tr/uluslararasi-marka-tescil-sistemi-bilgisi

Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi( EUIPO)

Kuruluş zamanındaki ismi ”İç Pazar Uyumlaştırma Ofisi” olan Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi(bundan sonra EUIPO olarak bahsedilecektir.), 1994 yılında kurulmuştur. EUIPO’nun amacı,  Sınai mülkiyet alanında üye devletlerinin mevzuatlarını yakınlaştırarak ve uyumlaştırarak , Avrupa Birliği(bundan böyle AB olarak bahsedilecektir.)  İç pazarının düzgün işleyişini sağlamak ve  maddi varlığı olan mallarda ve hizmetlerde tüm AB’de uygulanan ve kabul gören malların/hizmetlerin serbest dolaşımı ilkesinin gayri maddi mallarda da uygulanmasını sağlamaktır. Bunun sebebi malların serbest dolaşımı bakımından markaların büyük bir engel olarak karşımıza çıkmasıdır. Üye devletler arasında sınai mülkiyet hakları ile alakalı birbirinden farklı koruma sistemlerinin varlığı, tek pazar yaratma hedefine aykırı olması sebebiyle hukuki düzenlemelerin uyumlaştırılmasını zorunlu kılmıştır. Bunun sebebi malların serbest dolaşımı bakımından markaların büyük bir engel olarak karşımıza çıkmasıdır.

Bu sebepler ile 1988 yılında İlk Marka Yönergesi kabul edilmiş, ardından Avrupa Markası Tüzüğü kabul edilmiştir.

Avrupa Birliği Markası(EUTM);

AB Markası, AB’nin 27 Üye Devleti’nde aynı şekilde geçerli olan bir marka koruma türüdür. AB Markası Sistemi, 1993’te Topluluk Markası Tüzüğü’nün kabulüyle ortaya çıkmıştır. Sistem çerçevesinde sağlanan koruma, bir ya da birkaç Birlik üyesi ülke ile sınırlı değildir, tüm Avrupa Birliğini kapsamaktadır.

EUTM Sisteminde Yapılabilecek Marka Başvuruları;

  • Ulusal Düzeyde Tescil: Tek bir ülke için yapılan o ülkenin ulusal sınai mülkiyet ofisi aracılığıyla yapılan başvurudur.
  • Bölgesel Düzeyde Tescil:BIPO (Benelüks Fikri Mülkiyet Ofisi) aracılığıyla Belçika/Hollanda/Lüksemburg ülkeleri ile sınırlı koruma kazandıran başvurudur.
  • AB Düzeyinde Tescili: EUIPO aracılığıyla tüm AB devletlerinde korunan marka başvurusudur.

Madrid Uluslararası Marka Sistemi ve Avrupa Birliği Marka Sistemi

  • Tek dilde başvuru doldurulur.
  • Tek başvuru yapılır.
  • Uluslararası tescil sistemi uygulanmaktadır, başvurunun kabulü ile birlikte marka birden fazla ülkede marka korumasına sahip olur.

Madrid Uluslararası Marka Sistemi’nin Artıları ;

  • Madrid Protokolüne göre 18 ay içerisinde marka tescil başvurusu kabul veya ret olarak sonuçlandırılmalıdır. 12 ay ile 18 ay arasında sonuçlanmamış olan başvurular, zımni olarak kabul edilmiş sayılır. Bu şekilde marka tescilinin talebinin ne kadar süre içerisinde incelenip karar verileceği bilinmektedir.
  • Üye devletlerden, sadece seçilen ve tescil yapılması istenilen devletler bakımından tescil işlemi yapılır. Ya hep ya hiç şeklinde bir düşünce yoktur.
  • Ulusal Patent ofisine yapılan uluslararası marka tescil başvurusu ile yapılabilir.
    Başvurunun nispi veya mutlak nedenlerle bir ülkede reddedilmesi veya hükümsüz kılınması, diğer ülkeler bakımından tescil engeli teşkil etmez.

“Yani 5 ülke için yapılan başvurunun incelemeler sırasında bir ülke tarafından reddedilmesi, diğer 4 başvuru bakımından herhangi  bir sonuç doğurmaz, tescil süreci devam eder.”

Madrid Uluslararası Marka Sistemi’nin Eksileri;

  • Ulusal marka tesciline veya başvurusuna 5 yıl boyunca bağlıdır. Uluslararası marka tescili başvurusu yapabilmek için öncelikle tescili istenilen markanın ulusal düzeyde tescil edilmiş olması veyahut bu marka için tescil başvurusunun yapılmış olması gereklidir. Eğer ulusal başvuru tescil aşamasında reddedilirse, uluslararası başvuru hükümden düşer.
  • Yüksek ücretler.
  • Başvuru ile seçilen devletlerin her birinde ayrı bir marka koruması sağlanır.

“ Yani 8 farklı ülkede 8 marka koruması sağlanır.”

Avrupa Birliği Marka Sistemi’nin Artıları

  • Tüm Avrupa ülkelerinde geçerli tek bir marka koruması sağlar. Tek marka koruması, marka ile ilgili ihtilafların takibi, markanın aktif korunması gibi avantajları beraberinde getirir.
  • Ulusal marka başvurusuna veya tesciline bağlı değildir. Ulusal tescil merkezi nezdinde tescil edilmiş bir marka olmaksızın Avrupa Markası başvurusu yapılabilir.

Avrupa Birliği Marka Sistemi’nin Eksileri

  • Tescil başvurusunda ülke seçimine izin verilmez, tescil tüm üye devletleri kapsar, aksi kararlaştırılamaz.
  • Başvurunun bir veya birkaç ülke tarafından mutlak veya nispi sebeplerle reddedilmesi veya hükümsüz kılınması diğer ülkeler için de aynı etkiyi yaratır. Başvuruya, başvuru ülkesinde yerel başvuru olarak devam edilme hakkı saklıdır.

Yukarıda yazılmış olan iki sistemin de artıları ve eksileri değerlendirildiğinde, birkaç başlık halinde hangi durumda hangi sistemin tercih edilmesinin daha mantıklı olduğu incelenecektir;

  • AB üyesi olmayan ülkelerde koruma istenmesi durumunda bu ülkeler Madrid sistemi ne dahil iseler kuşkusuz Madrid sistemi tercih edilmelidir.
  • Tüm AB üyesi ülkelerde marka koruması isteği durumunda tabiiki AB marka korumasının seçilmesi en mantıklı seçenek olacaktır.
  • birkaç AB üyesi ülkede aktif bir koruma isteği durumunda AB markası sistemi masraflar açısından daha mantıklı bir seçenek olacaktır.

Madrid Sistemi’ne göre Almanya ve Fransa’da 2 sınıfa tescil edilmek üzere marka tescil masrafı: 853 CHF [1](865 EUR)’dir

Avrupa Birliği Markası Sistemi’ne göre tüm Avrupa’da 2 sınıfa tescil edilecek bir markanın tescil masrafı 900 EUR’dur.[2]

  • Tüm AB üyesi ülkelerde ve AB üyesi olmayan birkaç ülkede marka koruması istendiği durumda hem AB sistemi hem de Madrid Sisteminin aynı anda kullanılması mantıklı olacaktır.(ülke Madrid Sistemine dahil değil ise ulusal başvuru yolu izlenmelidir.)
  • Tüm AB üyesi ülkelerde ve bir AB üyesi olmayan ülkede

Sonuç

Yukarıda incelendiği gibi, her iki sistemin de artıları ve eksileri bulunmaktadır. Bir uluslararası marka tescil başvurusu yapılacağı zaman, sistemlerin avantajlarını ve dezavantajlarını, ilgili marka özelinde iyice incelendikten sonra seçim yapılmalıdır. Aksi halde sonuç tatmin edici olmayabilir ve hatalar sonucu beklenmeyen masraflar doğabilir.

Fikri Mülkiyet Hukuku alanındaki tüm Blog yazılarımızı bağlantıdan okuyabilirsiniz.

Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin Son Sayı’sını okumak için bağlantıya tıklayınız.

Yazar: Atakan KORUOĞLU

[1] https://madrid.wipo.int/feecalcapp/home.xhtml

[2] https://euipo.europa.eu/ohimportal/en/eu-trade-mark-regulation-fees