Makalemizde Rekabet Hukuku konusunu inceleyeceğiz.
Rekabet Hukuku ve Rekabet Kavramı
Rekabet kavramı Türk Dil Kurumu Sözlüğünde ‘Aynı amacı güden kimseler arasındaki çekişme, yarışma, yarış’[1] olarak tanımlanmaktadır. Bu sözlük tanımına bakıldığında rekabet kavramının ortaya çıkabilmesi için, birden fazla kişinin bulunması ve bu kişilerin aynı amacı gütmeleri gerektiği görülmektedir. Birden fazla kişinin aynı amacı elde etmek güdüsüyle hareket etmeleri sonucunda aralarında ortaya çıkan yarışma veya çekişme ilişkisi ise rekabet olarak tanımlanmaktadır. Yapılmış olan bu sözlük tanımının dışında, rekabet kavramı günlük hayatın her alanında karşılaşılabilecek ve bulunduğu bağlam açısından farklı amaçlar ve bu amaçların gerektirdiği araçlar vasıtasıyla farklı şekillere bürünebilecek bir niteliğe sahiptir.
Hukuk, ekonomi, siyaset, spor ve sanat gibi farklı alanlar açısından ortaya çıkabilecek olan rekabet ilişkisi farklı formlarda cereyan edebilmekte ve böylece doktrinde birçok farklı şekilde tanımlanabilmektedir.[2] 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun 3. Maddesinde Rekabet kavramı ‘Mal ve hizmet piyasalarındaki teşebbüsler arasında özgürce ekonomik kararlar verilebilmesini sağlayan yarışı’ ifade eder. İşbu kanunda yer alan tanıma göre, teşebbüslerin rakipler ile yapacakları anlaşmalar ile değil rekabet ortamı içerisinde ekonomik kararlarını özgür biçimde verilebilmesini ifade etmektedir. Bu özgürlük sınırsız olmayıp pazarın koşullarına göre olması ve kötüye kullanılmaması gerekmektedir.
Rekabet Hukuku ve Tarihi
Rekabet hukukunun tarihine baktığımızda birtakım kaynaklara göre rekabet karşıtı uygulamaların M.Ö.3000’li yıllara kadar gittiğini ve ilk defa Eski Mısır ve Antik Helen uygarlıklarında karşımıza çıktığını söyleyebiliriz.[3] Rekabet hukuku alanında ilk yasal düzenlemenin ise Amerika Birleşik Devletleri’nde yapıldığı kabul edilmektedir. 1890 yılında kabul edilen Sherman Kanunu (Sherman Act) rekabetin yatay veya dikey anlaşmalar ve uygulamalar yoluyla kısıtlanması ve tekelleşmenin yasaklanmasına yönelik düzenlemeler içermektedir.[4] Avrupa’da rekabet hukuku alanındaki ilk yasal düzenleme 1958 yılında yürürlüğe giren Roma Antlaşması ile yapılmıştır. Zira gelişmiş ülkelerin ekonomilerinde rekabeti sınırlayıcı uygulamalara karşı alınmış çeşitli yasal tedbirler düzenlenmiştir.
Ülkemizde yer alan düzenlemelere bakacak olursak, normlar hiyerarşisinin en tepesinde yer alan Anayasanın 167. maddesi devleti; “para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri” alma; “piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi” önlemek için yükümlülük altına sokmuştur. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un oluşmasında en büyük etken işbu Anayasal hükmün yerine getirilmesidir. Kanunun oluşmasında etkili olan bir diğer etken ise uluslararası anlaşmaların Türkiye’ye yüklediği yükümlülüklerdir. Bu etkenler neticesinde Rekabetin Korunması Kanununun çıkarılması bir zaruriyet haline gelmiştir.
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun 1994 yılında kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu 1. maddesinde amacı açıkça izah edilmiştir: ‘Bu Kanunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hâkim olan teşebbüslerin bu hâkimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır.’ Aksi piyasaların kendi başına bırakılması halinde piyasadaki teşebbüslerin yıkıcı bir yarış içine girmeleri, yarışma yerine toplumsal refahı ve iktisadi gelişmeyi olumsuz etkileyecek işbirliklerine gitmeyi ya da iktisadi güçlerini kullanarak sömürücü ya da dışlayıcı eylemlerde bulunmayı tercih ettikleri bir ortama dönüşme riskiyle karşı karşıya kalınması devlet müdahalesini kaçınılmaz kılmaktadır. Bu tür eylemler, aynı zamanda girişim özgürlüğünü de kısıtlayacak, böylece temel demokratik hak ve özgürlükler sekteye uğramış olacaktır. Anılan sorunların ortaya çıkması, ekonomik sistemin bir rekabet kanunu ile desteklenmesi ve bu kanunu uygulayacak etkin bir rekabet otoritesinin tesis edilmesi ile mümkün olabilecektir.[5]
Rekabet Kurumu
İşbu Kanun’u uygulamakla görevli bir kurum oluşturulmuştur. Bu kurum da 4054 sayılı kanunun 20. Maddesine göre, mal ve hizmet piyasalarının serbest ve sağlıklı bir rekabet ortamı içinde teşekkülünün ve gelişmesinin temini ile bu Kanunun uygulanmasını gözetmek ve Kanunun kendisine verdiği görevleri yerine getirmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz idarî ve malî özerkliğe sahiptir.
Rekabet Kurumunun yegane amacı da, piyasalarda rekabetin sağlanması ve korunmasıdır. Söz konusu amaca ulaşmak için Rekabet Kurumu;
- Ayrıntılı olarak düzenlenmiş inceleme ve soruşturma süreçleri sonucunda piyasadaki rekabeti bozan, engelleyen ya da kısıtlayan teşebbüsleri cezalandırmakta,
- Rekabet kurallarıyla çatışmakla birlikte ekonomiye katkısı bulunan, tüketicilere yarar sağlayan anlaşmalara muafiyet tanımakta, bu tür anlaşmalar için ikincil düzenlemeler yapmakta,
- Belirli bir büyüklüğün üzerindeki birleşme, devralma ve ortak girişimleri inceleyerek piyasalarda tekelleşmenin önüne geçmekte,
- Özelleştirme aşamasında kamu teşebbüslerinin özel sektöre devrini de incelemekte ve özelleştirme yoluyla devletin ekonomideki etkinliği azaltılırken kamunun terk ettiği alanlarda tekelleşmeye engel olmakta,
- Piyasalardaki rekabeti olumsuz yönde etkileyecek ya da kısıtlayacak nitelikteki çeşitli kanunlar ve düzenlemelerle ilgili olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına görüşler göndererek piyasalarda rekabet koşullarının hakim kılınmasını sağlamaktadır.[6]
Sonuç
Özetle; rekabetçi sürecin sağlıklı bir şekilde işlenmesi adına Anayasada ve ilgili yasalarda güvence altına alınarak rekabetin korunması, sağlanması ve toplumsal refahın yükseltilmesi hedeflenmiştir. Rekabet Kurumu burada ciddi rol oynamaktadır. Zira Rekabet Kurumun karar organı olan Rekabet Kurulu, rekabeti sınırlayıcı uygulamayı ilgilinin ya da Bakanlığın başvurusu, şikayeti, ihbarı üzerine ya da resen öğrendiğinde gerekli işlemleri başlatarak tüm süreçte etkin rol oynamaktadır. Gelecek yazıda Rekabet Kurulunun ; inceleme ve araştırma usulüne ve vermiş olduğu kararların yargısal denetimi anlatılacaktır.
Dipnotlar
[2] REKABET HUKUKU VE HAKSIZ REKABET HUKUKU İLİŞKİSİ Sinan Barış YAŞAR sy 5
[3] EWKING K.P., (2003), Competition Rules fort he 21st Century: Principles from America’s Experience, The Hague: Kluwer Law Inernational.; ÖZTUNALI Aydın (2014), Rekabet Hukukunda Hakim Durumun Kötüye Kullanılması, Seçkin Yayınları, İstanbul; SAVAŞ Çağrı,(2018), Rekabet Hukukunda Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Konulu Tez Çalışması.
[5] rekabet.gov.tr
[6] rekabet.gov.tr