UZAY HUKUKU NEDİR? ULUSLARARASI ANLAŞMALAR ÜZERİNDEN UZAY HUKUKUNA KISA BİR BAKIŞ
1.1 Uzay Nedir?
Uzay hukukunun tanımının yapılmasından önce uzay sahasının sınırının net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Uzayın tanımı tam olarak yapılamamıştır ancak gerek uluslararası antlaşmalarla gerek Birleşmiş Milletler’ in belirlemiş olduğu sınırlamalarla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Uzay aslında sadece uzay boşluğunu değil aynı zamanda Ay ve diğer gökcisimlerini de kapsamaktadır. Ancak sınırın nerede başladığı net bir şekilde ortaya konulmamıştır. (uzay hukuku nedir)
Uzay sahasının nereden itibaren başladığı esasında 4 Ekim 1957 tarihinde Sovyetler Birliği tarafından uzaya fırlatılan Sputnik-1’den sonra önem arz etmiştir.
1.2 Uzay Sınırının Belirlenmesindeki 7 Ölçüt:
Birleşmiş Milletler Uzay Komitesi 1967 yılında aldığı bazı kararlarla hava sahası ile uzay sahası arasındaki sınırı ayıracak birbirinden farklı ve çeşitli tanımlamalar yapmıştır. Tanımlama yapılmasının amacı aslında hava sahası ile uzay sahasının birbirinden ayrılmasıdır. Bu tanımlamalar: “1) Havanın uçuş için gerekli tepkisinin sonra erdiği yükseklik, 2) Atmosfer tabakasının bittiği yükseklik, 3) Yer çekimi etkisinin bittiği yükseklik, 4) Devletin ülkesi üzerinde etkili denetim kurduğu yükseklik, 5) Uyduların en düşük irtifadaki yörüngesi, 6) Uçakların çıkabileceği en yüksek irtifa, 7) Devletin güvenliğinin gerektirdiği noktalardan sınır oluşturması” şeklinde yapılmıştır.
1.3 Uzay Sahasının Sınırı Nerede Başlar?
Uzay sahasının sınırının, nereden başladığının kesin olarak belirlenememesinin sebebi aslında atmosferin üst sınırının kesin olarak belirlenememiş olmasından kaynaklanmaktadır. Bazı kaynaklara göre de yerden yaklaşık 10000 km yükseklikte olduğu kabul edilmektedir. Yaklaşık 1000 km kalınlığındaki atmosferin yoğunluğu yeryüzünden yukarıya doğru gittikçe azalmaktadır. Bu yoğunluğun incelmeye başlaması ve incelmenin sonucunda kaybolmasının sebebi ile atmosfer ile uzay arasındaki sınır tam olarak belirlenememektedir.
Uzay sahasının sınırının belirlenmesinin önemi aslında devletlerin kendi hava sahalarında özgürce hareket etmelerinin sonucu olarak da ortaya çıkmaktadır. Çünkü baktığımız zaman hava sahasının sona erdiği nokta, devletlerin münhasır egemenliğinin bittiği yer olması sebebi de önem arz etmektedir. Devletler hava sahalarında münhasır yetkilere sahipken uzayda böyle bir yetkiye sahip değildir. Bu sebeple teknolojik gelişmelerin ardından ortaya çıkan uzay araçlarının uzay faaliyetleri sırasında verdikleri zararların tazmini açısından uzay sahası sınırının belirlenmesi gerekmektedir.
1.4 Karman Hattı Teorisi Nedir?
Uluslararası Havacılık Federasyonu (FAI) Karman Hattı Teorisini benimsemiştir. Karman Hattı teorisi; deniz seviyesinden 100 km yükseklikte bulunan ve genellikle Dünya atmosferi ile uzay arasındaki sınır olarak kabul edilen hayalî bir hattır. Karman hattı teorisine göre deniz seviyesinden 100 km yukarısı artık uzay olarak nitelendirilmektedir ve 100 km yükseklikten sonra faaliyet gösteren her araç uzay aracı olarak sınıflandırılmaktadır.
1.5 Uzay Hukuku Nedir?
Uzay hukukuna gelecek olursak uzayın sınırının belirlenmesi uzay hukukunun uygulama alanı bulması açısından önem kazanmaktadır. Gök cisimleri kavramı konusunda öğretide bir görüş birliği yoktur zira öğretinin bir bölümü “yeri değiştirilebilen, tüketilmeye olanaklı olan ve bazılarında iniş-kalkışa imkân vermeyen gök taşları ve asteroitlere uzay hukuku uygulanmamalıdır.” görüşünü benimsemiştir.
Öğretide yapılan tartışmaların temel konusunu uzay ve hava sahasının sınırlarının belirlenmesi ve uzayda egemenlik hakları oluşturur. Öğretide uzayın res nullius (sahipsiz şey ya da yer) mu yoksa insanlığın ortak sahip olabileceği ve kullanabileceği res communis (ortak şey ya da yer) mi olacağı konusu tartışılmıştır. İlk zamanlarda devletlerin tutumları res nullius teorisinin uygulanamayacağı üzerine gelişmiştir. Ancak uzay faaliyetleri sonucunda ortaya çıkarılan metinler ve her geçen gün gelişen teknolojik gelişmeler neticesinde birçok yeni tezlerin ortaya atıldığını görmekteyiz.
Aralarından en önemlisi; 1) res communis ilkesini bugünkü pozitif verilerin ışığında geliştiren ve ortaya atılan res communis omnium adı altında uzayın ortak sahipliğinden çok ortak kullanımı üzerinde duran tez, 2) uzayda ortak egemenlik (co-souverainete) tezi, 3) uzay çalışmalarının amaçlarına göre durumu değerlendiren işlevsel tez, 4) insanlığın ortak mirası tezi olarak 4 önemli tez karşımıza çıkmaktadır.
Uzay hukuku, devletlerin ve uzay şirketlerinin uzaya ilişkin faaliyetlerine yönelik bir dizi düzenlemeye verilen addır. Ancak mevcut haliyle uzay hukuku, uluslararası hukukun alt dalı olarak nitelendirilmektedir. Yine uzay hukuku aynı zamanda uzay faaliyetlerinde bulunan kişi-kurum ve kurum-kurum arasındaki uyuşmazlıkları, problemleri önlemeyi amaçlar. UNOOSA’ nın açıklamasına göre ise uzay hukuku aynı zamanda uzay faaliyetleriyle ilgili uluslararası örgütlerin anlaşmalarını, tüzüklerini, milli hukuku ve kararları da kapsamaktadır.
1.6 Uzay Hukukunun Tarihçesi ve Gelişimi
Uzay hukukunun tarihsel gelişimine bakacak olursak ilk hukuki çalışmalara 1957-1958 yılları arasında gerçekleştirilen Uluslararası Jeofizik Yılı’ nda görmekteyiz. Ancak 1957 yılı öncesinde uzay hukuku yeni teknolojik gelişmelerin ve özellikle 2. Dünya Savaşı esnasında roket teknolojisinin gelişmesiyle de gündeme gelmiştir.
1929’da füzeli kozmik araçların icadının daha fazla sorunlara yol açacağı hususu tartışılmıştır ve uzay hukuku kapsamında yapılan ilk çalışma 1932 yılında Almanya’da Vladimir Mandl tarafından ortaya konulmuştur. Vladimir Mandl’ ın “Uzay Hukuku- Uzay Yolculuğunun Bir Problemi” adlı çalışması uzay hukuku alanındaki ilk doktrinsel çalışmadır. Vladimir Mandl, uzay hukukunun gerekliliğini “uzaya ulaşan roketlerin hava hukukunda mevcut olmayan birçok yeni konuyu da gündeme getireceğini ve bunun için de hava hukuku bünyesinde bir çalışma yapmaktansa yeni bir hukuk alanının oluşturulması ihtiyacını” vurgulayarak ortaya koymuştur.
1934 yılında Korovin “Stratosferin Hukuki Durumu” adlı makale yayınlamıştır. Yine ilk doktora tezi Welf Heinrich tarafından 1953 yılında yazılmıştır.
1957 yılına gelindiğinde insanlık tarihi açısından uzay çağının miladı olan Sputnik-I’ in fırlatılmasıyla muhtemel hukuki problemler üzerine çalışmalar gerek ulusal gerek uluslararası mecralarda yapılan çalışmalarla artmıştır.
Uzay hukuku konusu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda alınan 18 Aralık 1958 tarihli ve 1348 (XIII) sayılı, ilk karar olması özelliğini taşımaktadır, karar uyarınca Uzayın Barışçıl Amaçlarla Kullanılması Ad-Hoc Komitesi (Ad-Hoc Committee on the Peaceful Uses of Outer Space) kurulmuştur. Yine Birleşmiş Milletler Genel Kurul’u bünyesinde alınan 12 Aralık 1959 tarihli ve 1472 (XIV) sayılı karar uyarınca Ad-Hoc komitenin Daimî Komite (COPUOS) olması kararı alınmıştır. Daimî Komite (COPUOS) 24 üye devletle kurulmuştur, şu anda 92 ülkeden ve 42 gözlemci kuruluştan oluşmaktadır.
1.7 Uzay hukuku temellerini belirten ilkeler
BMGK, 13 Aralık 1963 tarihli ve 1962 (XVIII) numaralı kararıyla uzay hukukuna ilişkin ilkeler bildirgesini yayınlamıştır. Söz konusu alınan karar uyarınca uzay hukukunun temel ilkeler:
- Uzayın keşfi ve kullanımı, tüm insanlığın yararına yürütülecektir.
- Uzay ve gök cisimleri, eşitlik temelinde ve uluslararası hukuka uygun olarak tüm devletler tarafından keşif ve kullanım için serbesttir.
- Uzay ve gök cisimleri, egemenlik iddiasıyla, kullanım veya işgal yoluyla veya başka herhangi bir yolla ulusal mülk edinmeye tabi değildir.
- Devletlerin uzayın keşfi ve kullanımıyla ilgili faaliyetleri, uluslararası barış ve güvenliğin korunması ve uluslararası iş birliği ve anlayışın geliştirilmesi amacıyla Birleşmiş Milletler Sözleşmesi de dahil olmak üzere uluslararası hukuka uygun olarak yürütülecektir.
- Devletler ister devlet kurumları tarafından ister sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülsün, dış uzayda yürütülen ulusal faaliyetler için ve ulusal faaliyetlerin bu bildiride belirtilen ilkelere uygun olarak yürütülmesini sağlamak için uluslararası sorumluluk taşırlar. Sivil toplum kuruluşlarının uzaydaki faaliyetleri, ilgili devletin yetkilendirmesini ve sürekli denetimini gerektirir. Uluslararası bir kuruluş tarafından uzayda faaliyetler yürütüldüğünde, bu bildirgede belirtilen ilkelere uyma sorumluluğu, uluslararası kuruluş ve ona katılan devletler tarafından karşılanacaktır.
- Uzayın keşfi ve kullanımında devletler, iş birliği ve karşılıklı yardım ilkesi tarafından yönlendirilecek ve diğer devletlerin ilgili çıkarlarını dikkate alarak tüm faaliyetlerini uzayda yürüteceklerdir. Bir devletin, kendisi veya vatandaşları tarafından planlanan bir dış uzay faaliyeti veya deneyinin, diğer Devletlerin uzayın barışçıl keşif ve kullanımına yönelik faaliyetlerine potansiyel olarak zararlı müdahalelere neden olacağına dair inandırıcı nedenleri varsa, herhangi bir girişimde bulunmadan önce uygun uluslararası istişarelerde bulunacaktır.
- Dış uzaya fırlatılan bir cismin siciline kayıtlı olduğu Devlet, uzaydayken bu cisim ve üzerindeki herhangi bir personel üzerinde yargı ve kontrolü elinde tutacaktır. Uzaya fırlatılan nesnelerin ve onları oluşturan parçaların mülkiyeti, uzaydan geçişlerinden veya dünyaya geri dönüşlerinden etkilenmez. Tescil devletinin sınırlarının ötesinde bulunan bu tür nesneler veya bileşen parçaları, iade öncesinde talep üzerine kimlik bilgilerini sağlayacak olan bu devlete iade edilecektir.
- Bir cismi uzaya fırlatan veya uzaya fırlatılmasını sağlayan her devlet ve topraklarından veya tesisinden bir cismin fırlatıldığı her devlet, bu tür bir cisim veya bu cisim nedeniyle yabancı bir devlete veya onun gerçek veya tüzel kişilerine verilen zarardan dolayı sorumludur.
- Devletler, astronotları insanlığın uzaydaki elçileri olarak kabul edecekler ve yabancı bir devletin ülkesine veya açık denizlere kaza, tehlike veya acil iniş durumunda onlara mümkün olan her türlü yardımı yapacaklardır. Böyle bir iniş yapan astronotlar, güvenli ve hızlı bir şekilde uzay araçlarının tescil edildiği devlete iade edilecektir.
1.8 Sonuç
Uzay hukukunun anlaşmalar ve kanunlar çerçevesinde belirlenmesi günümüzde büyük önem arz etmektedir. Teknolojik anlamda gelişmiş devletler her ne kadar bu anlaşmalar kapsamında belirlenen temel ilkelere uyduklarını ve uyacaklarını tüm dünyaya açıklamış olsalar da ABD’ de 25 Kasım 2015 tarihinde Uzay Madenciliği’ ni yasalaştıran ve iktisap hakkını meşru kılan kanunun yürürlüğe girmesinde “Uzayda bulunan gök cisimleri ve asteroitler üzerinde yapılan madencilik faaliyetlerinde gerçek veya tüzel kişiler mülkiyet elde edebileceklerdir.” kararı aslında başta “iktisap yasağı” ilkesi olmak üzere tüm ilkelerin geçerliliğini de sorgulatmaktadır.
Ülkemiz uzay teknolojisi alanında büyük bir gelişme göstermektedir. Ancak söz konusu gelişmelerin yanında regülasyon eksikliklerinin devam etmesi teknolojik gelişmeleri eksik bırakmaktadır. Uzay faaliyetleri sırasında doğabilecek hukuki problemlerin çözüme kavuşması, mevcut düzenlemelerin olmaması sebebiyle bir problem yaratmakta ve bu problem, hukuki problemlerin büyümesinde etkin rol oynamaktadır.
Sonuç olarak uzay hukuku uluslararası hukukun bir alt dalı olarak görülmemelidir, bir hukuk disiplini olarak tüm ülkelerce uyulması gerekir.
Av. Murat Osman KANDIR’ın Siber Uzay ve Karanlık Yüzü isimli yazısını bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Av. Yasemin ARSLAN IŞIK’ın Siber Uzay ve Uluslararası Hukuk isimli yazısını okumak için bağlantıya tıklayınız.
Yazar: Egemen Demirer
1.9 Kaynakça
1)https://www.meteorologiaenred.com/tr/linea-de-karman.html
2)https://www.unoosa.org/oosa/en/ourwork/copuos/history.html
3)https://www.uzayahukuk.com/tr/makaleler-17/uzay-hukuku-8
4)https://tua.gov.tr/en/international-memberships/the-committee-on-the-peaceful-uses-of-outer-space-copuos
5)https://www.unoosa.org/oosa/en/ourwork/spacelaw/principles/legal-principles.html
6)https://www.congress.gov/bill/114th-congress/house-bill/2262/text
7)Hüseyin Pazarcı, Uluslararası Hukuk Ders kitabı / Pozitif Uzay Hukuku ve Bugünkü Sorunları.
8)Mustafa Serhat Kaşıkara, Devletlerin Uzay Faaliyetlerinden Doğan Sorumluluğu.
9)Seha Meray, Uzay ve Milletlerarası Hukuk.
10)Av. Görkem Gökçe, Uzay Hukuku Dünü Bugünü Yarını, s.41-43, Yayıncı Oniki Levha Yayınevi.
11)Ayhan Sorgucu, Hava ve Uzay Hukuku, s.237, Yayıncı Adalet Yayınevi.
12)Reşat Volkan Günel, Uluslararası Hukuk Açısından Uzay Madenciliği, s.5-10, Yayıncı Turhan Kitabevi.
13)Merve Erdem Burger, Uzayın ve Uzay Faaliyetlerinin Hukuki Rejimi, s.5-9, Yayıncı Savaş Kitabevi.
14)https://www.elgaronline.com/view/edcoll/9781781000359/9781781000359.00010.xml
15)https://www.unoosa.org/oosa/en/ourwork/spacelaw/index.html
16)Dilek Funda Kurtuluş, Hava ve Uzay Hukukunda Ticari Hizmetlerden Doğan Hukuki Sorumluluk, s.20-23.
17)Ayten Selin Doğan, Uzay Hukukunda Milli İktisaba Konu Olmama İlkesinin Yeniden Değerlendirilmesi, s.4-17.
18)https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/atmosfer-nerede-sonlanir-uzay-nerede-baslar#:~:text=Atmosferin%20en%20d%C4%B1%C5%9F%20katman%C4%B1%20D%C3%BCnya,nerede%20bitti%C4%9Fini%20s%C3%B6ylemek%20hayli%20zor.
19)https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%A1rm%C3%A1n_hatt%C4%B1.
20)https://tr.wikipedia.org/wiki/Uzay_%C3%87a%C4%9F%C4%B1.

Hukuk ve Bilişim Dergisi ve Blog kısmımızda,
Bilişim Suçları
Blockchain ve Dijital Paralar
Yapay Zekâ ve Robot Hukuku
Elektronik Ticaret Hukuku
İnternet Hukuku
Kişisel Verilerin Korunması Hukuku
Start-Up Hukuku
E-Spor Hukuku
Fikri Mülkiyet Hukuku ve benzer teknoloji hukuku alanlarında yazılar okuyucularımıza sunulmaktadır.