Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu

İki ayda bir yayınlanması planlanan dergimizde ve internet sitemizde,
Okuma Süresi: 6 Dakika

Tck 245/2: Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu

1) Genel

TCK 245/2: Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretmek, satmak, devretmek, satın almak veya kabul etmek suçunun cezası 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ve 10 bin güne kadar adli para cezasıdır. (Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu)

TCK m. 245/2 suçunu son zamanlarda uygulamada karşımıza en fazla çıkan bilişim suçlarından biridir. Bu suçun oluşabilmesi için suça konu kredi/banka kartının başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilmek suretiyle sahte olarak üretilmesi, satılması, devredilmesi, satın alınması veya kabul edilmesi gerekir ki buradan çıkarılabilecek sonuç da suçun seçimlik bir suç olduğu ve bu eylemlerin hepsinin gerçekleşmesi değil birinin dahi gerçekleşmesinin kafi oluşudur. (Banka veya Kredi Kartının Kötüye Kullanılması Suçu)

TCK m. 245/2 bir soyut tehlike suçu olduğundan mütevellit bu suçun gerçekleşmesi için zarar sağlama unsurunun gerçekleşmesi aranmaz.[1]

Burada dikkat edilmesi gereken bir husus vardır ki; müştekiye ait sahte kimlik bilgileriyle bankaya müracaat edilerek müşteki adına kredi/ banka kartı alınması durumunda, kart sahte olarak üretildiğinden TCK m. 245/2’deki suç oluşurken bu kartın kullanılması durumunda TCK m. 245/3’teki suç oluşacaktır. Bu ikili ayrım suçun kapsamının belirlenmesi için önem teşkil etmektedir.[2]

TCK m. 245/2 suçu, suçun unsurları bakımından maddi unsur, manevi unsur, hukuka aykırılık, kusurluluk ve suçun ortaya çıkış biçimleri olarak çeşitli alt başlıklara ayırılarak incelenecektir.

Manevi unsur içinde suçla korunan hukuki değer, mağdur ve fail, eylem-netice- nedensellik bağı incelemeleri yapılacaktır.

2)Maddi Unsur

  1. A) Suçla Korunan Hukuki Değer
    TCK madde 245/2’nin konusunu sahte/başkasına ait banka veya kredi kartları oluşturur.[3]

Gerçek kredi kartları ve banka/kredi kartı dışında kalan kartlar TCK m.245/2’nin konusunu oluşturmaz.

İlgili suç türü için suçla korunan hukuki değerin malvarlığı olduğu doktrindeki hakim görüştür.[4]

B) Mağdur ve Fail

Suçun mağduru hukuki konunun sahibi olup mağdurun tam olarak kim olduğu tartışmalı bir husustur. Yargıtayın benimsediği görüş mağdurun kartı çıkarma yetkisine sahip banka veya kredi kuruluşu olduğu yönündedir.[5] Diğer görüş ise mağdurun gerçek kişi olması prensibinden yola çıkılarak mağdurun toplum olduğu yöndedir. Ancak Kredi kartını henüz kullanılma yetkisi olmadığı için hesap sahibi mağdur olmadığı yönünde fikir birliği vardır.[6]

Fail konusunda ise bu suçun faili olabilmek için özel bir uzmanlık bilgisi gerekip gerekmediği tartışılmış olup suç tipinde böyle bir gerekliliğe yer verilmemiştir. Buna göre suç fail bakımından özellik göstermez ve suçun faili herkes olabilir.[7]

C) Eylem- Netice- Nedensellik Bağı

TCK 245/2 madde metninde suçun oluşması için başkasına ait veya sahte kartı “üretmek, satmak, devretmek, satın almak veya kabul etmek’’ fiillerinin gerçekleşmesi şartı seçimlik olarak aranır.[8] Suç tipinde ayrıca bir netice bildirilmemiş olup neticesi harekete bağlı bir suç olduğundan mütevellit icrai bir hareketle işlenebilecek salt hareket suçudur.[9] Nedensellik bağlantısı ise bu suç bakımından bir özellik göstermemektedir.[10]

3) Manevi Unsur

Genel görüş suçun oluşması için genel kastı yeterli görmektedir.[11] Failin fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olması cezalandırma için yeterli olup failin gerçekleştirdiği bu fiilin hukuka aykırı olduğunu bilmemesinin bir önemi olmamaktadır.

Suçun olası kasıtla işlenmesi mümkün olup taksirle işlenmesi mümkün değildir.[12]

4) Hukuka Aykırılık

Bu suç bakımından bir hukuka uygunluk sebebi bulunmamaktadır.[13]

5)Kusurluluk

A) Hata

Sahte bir kredi veya banka kartının kendi bilgisi haricinde eline geçtiğini iddia eden kişinin bu savunması hayatın olağan akışına aykırıdır zira sahte bir kartı yasal bir kurumdan alabilme ihtimali imkânsıza yakındır.[14]

6)Suçun Ortaya Çıkış Biçimleri

Suçun ortaya çıkış biçimleri başlığı altında teşebbüs, iştirak ve içtima incelemeleri yapılacaktır.

A) Teşebbüs

TCK m. 245/2’de öngörülen suç, sırf davranış suçudur. Ancak davranışın parçalara bölünebildiği durumlarda suça teşebbüs mümkündür.[15]

Teşebbüs aşamasına varmayan davranışlar, hazırlık hareketi kapsamında değerlendirilebilir.[16]

İlgili suçun oluşabilmesi için yarar elde edilmesi zaruri olmayıp bu fiillerden biri gerçekleştiği an yarar sağlama unsuru henüz gerçekleşmese dahi suçun teşebbüs aşamasında kalmayıp gerçekleştiği kabul edilir.[17]

11.CD. T:26.04.2006, E:2006/1856, K:2006/3468 s. kararda sanıklar Deniz Bank’a ait ATM makinesinin güvenlik kamerasını bantla kapatarak, yanlarında getirdikleri kamera düzeneğini ve kart kopyalama cihazını ATM makinesine monte ederek beklemeye başladıkları sırada henüz kopyalama yapamadan yakalanmışlardır. Bu halde suçun unsurları oluşmadığından suçun teşebbüs aşamasında kaldığını söylememiz mümkündür.

B) İştirak

Genel iştirak kuralları bu suç için de geçerli olup örneğin, kartı üreten, satan veya devreden farklı kişilerse bunlar m. 245/2’de öngörülen suçtan iştiraken sorumlu olurlar. Ancak aralarında iştirak iradesi yoksa faillerin her biri kendi fiilinden sorumlu olacaktır.[18]

C) İçtima

TCK m.245/2’de özel bir belgede sahtecilik söz konusudur. Suçun unsurlarının gerçekleşmesi için yapılması zaruri bir unsur olduğundan bu suç işlendiğinde ayrıca belgede sahtecilik suçundan da cezalandırma yapılmayacağının belirtilmesinde yarar vardır.[19]

Suçun kanuni tanımında başkasına ait/sahte kart üretme veya böyle bir kartı satma, devretme, satın alma veya kabul etme unsurları söz konusu olduğundan bu fiillerden birden fazlasının gerçekleşmesi halinde tek bir suç gerçekleşmiş olacaktır ve bu nedenle zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.[20]

Birden fazla sahte kart oluşturulması veya birden fazla kart üzerinde sahtecilik yapılması halinde ise, zincirleme suç için gerekli diğer koşullar da varsa, zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır.[21]

Mağduru kart çıkarma yetkisine sahip banka veya kuruluş olarak ele aldığımızda zincirleme suç hükümleri söz konusu olabilmesi için banka/kredi kartı sayısınca değil, banka sayısınca değerlendirme yapılmalıdır. Eğer farklı bankalara ait kartlar söz konusuysa zincirleme suç hükümleri söz konusu olur.[22]

Suçun mağdurunu gerçek kişi olarak kabul ettiğimiz takdirde ise kartların farklı kişilere ait olması veya farklı banka veya kredi kuruluşları tarafından çıkarılmış olmasının zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına bir etkisi yoktur.[23]

7) Yargılama

A) Yaptırım

Bu suçun cezası üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezasıdır. Buna ek olarak faile belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma yaptırımı da uygulanır.[24]

Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri ise TCK m.60’da düzenlenmektedir. Buna göre tüzel kişiler hakkında iki güvenlik tedbiri öngörülmektedir:

1- İznin iptali.

2- Müsadere[25]

B) Muhakeme

TCK m.245/2’yi de kapsayan genel bilişim suçları için görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir. Yetkili mahkeme ise CMK 12/1’e göre kural olarak suçun işlendiği yer mahkemesidir.[26] Ancak bunun tespiti bilişim suçlarında zor olduğundan Yargıtay son zamanlarda yetkili mahkemeyi menfaatin elde edildiği yer mahkemesi olarak Kabul etmektedir.[27]

Suç şikayete bağlı bir suç değildir. Bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından re’sen soruşturulur.[28]

C) Zamanaşımı

TCK m. 245/2 bakımından zamanaşımı süresi TCK m. 66/1-d gereğince 15 yıldır. Suçun işlenmesinin üzerinden 15 yıl geçtikten sonra yeni bir kamu davası açılamayıp olup açılan kamu davasının da düşmesine karar verilir.[29]

Zamanaşımını kesen sebeplerin varlığı halinde ise TCK m.67/4 gereğince süre kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar ve fiilin işlenmesinden 22 yıl 6 ay geçtikten sonra zamanaşımı söz konusu olacaktır.

Fiili işlediği sırada 12-15 yaş aralığındaki failler için bu sürenin yarısı, 15-18 yaş arası failler için ise sürenin 2/3ü geçmesiyle kamu davası düşer.[30]

8) Sonuç

TCK 245/1 kapsamında suç oluşabilmesi için bahse konu kredi veya banka kartının sahte olması zaruriyeti mevcuttur. Kanun lafzından da açıkça anlaşılacağı üzere başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üretmek, satmak, devretmek, satın almak veya kabul etmek eylemlerinden herhangi birinin seçimlik olarak gerçekleşmesi gereklidir. Seçimlikten kasıt olarak bu fiillerden en az biri gerçekleştiği takdirde suç tamamlanmış olacaktır. Bu suçun gerçekleşmesi için zarar sağlama unsurunun gerçekleşmesi zaruri değildir. Bu nedenle suç bir soyut tehlike suçudur. TCK m.245/1 kapsamında ilgili kartın kullanılmasına da bu minvalde suçun oluşması için gerek olmamakta olup kartın kullanılması halinde TCK m.245/3 kapsamına giren suç gerçekleşerek suçun mahiyeti değişecektir.

Av. Ali ERŞİN’in “Bilişim Suçları ve Şikayet Yöntemleri” isimli yazısını okumak için bağlantıya tıklayınız.

Av. Bekir KARADAĞ’ın Hukuk ve Bilişim Dergisi’nin 3. Sayı’sında çıkmış “Bilişim Sistemine Girme Suçu ve Uluslararası Alanda Değerlendirilmesi” isimli yazıyı bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Yazar: Gülce Demirel

Kaynakça

Kitaplar

Apaydın Cengiz, Banka veya Kredi Kartını Kötüye Kullanma Suçları, Ankara 2021, Seçkin Yayınları, 1. Baskı

Dülger Murat Volkan, Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, Ankara 2020, Seçkin Yayınları, 8.Baskı

Gül Ahmet, Doğrudan Dolaylı Bilişim Suçları, Ankara 2021, Seçkin Yayınları, 3.Baskı

Günarslan Yüksel, Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu, Ankara 2017, Seçkin Yayınları, 1.Baskı

Makaleler

Okuyucu Ergün Güneş, Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2013, 2.sayı, s.1065-1086

Özbek Veli Özer, Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2007, 0. sayı, s.1019-1061

Yılmaz Sacit, Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması Suçu, TBB Dergisi, 2010, 87.sayı, s.262-298

[1] Yüksel Günarslan, s.148; Volkan Dülger, s.369

[2] Ahmet Gül, s.259; Güneş Okuyucu Ergün, s.1080

[3] Cengiz Apaydın 82-85; Volkan Dülger, s.378; Veli Özer Özbek, s.1045

[4] Cengiz Apaydın, s.77; Yüksel Günarslan, s.138; Sacit Yılmaz, s.266; Güneş Okuyucu Ergün, s.1069

[5] Cengiz Apaydın, s.80; Yüksel Günarslan, s.140

[6] Cengiz Apaydın, s.100; Yüksel Günarslan, s.141; Sacit Yılmaz, s.267-268; Veli Özer Özbek, s.1046

[7] Cengiz Apaydın, s.81-82; Yüksel Günarslan, s.139; Volkan Dülger, s.371; Sacit Yılmaz, s.267; Veli Özer Özbek, s.1046

[8] Cengiz Apaydın, s.85; Yüksel Günarslan, s.152; Volkan Dülger, s.382; Veli Özer Özbek, s.1048

[9] Cengiz Apaydın, s.86; Volkan Dülger, s.383; Veli Özer Özbek, s.1048

[10] Cengiz Apaydın, s.87; Veli Özer Özbek, s.1048

[11] Cengiz Apaydın, s.94; Yüksel Günarslan, s.150; Volkan Dülger, s. 414; Sacit Yılmaz, s.282; Veli Özer Özbek, s.1049

[12] Cengiz Apaydın, s.93; Yüksel Günarslan, s.150; Volkan Dülger, s.416; Sacit Yılmaz, s.282; Veli Özer Özbek, s.1049

[13] Cengiz Apaydın, s.94; Yüksel Günarslan, s.150; Veli Özer Özbek, s.1049

[14] Veli Özer Özbek, s.1051

[15] Cengiz Apaydın, s.94; Veli Özer Özbek, s.1050

[16] Ahmet Gül, s.264

[17] Cengiz Apaydın, s.94; Yüksel Günarslan, s.152; Volkan Dülger, s.421; Sacit Yılmaz, s.282

[18] Cengiz Apaydın, s.96-97; Yüksel Günarslan, s.153; Ahmet Gül, s.265; Volkan Dülger, s.423-424; Sacit Yılmaz, s.283; Güneş Okuyucu Ergün, s.1083; Veli Özer Özbek, s.1050

[19] Cengiz Apaydın, s.98, Yüksel Günarslan, s. 155; Veli Özer Özbek, s.1051

[20] Cengiz Apaydın, s.100; Yüksel Günarslan, s.154

[21] Cengiz Apaydın, s.100; Ahmet Gül, s.266; Volkan Dülger, s.429

[22] Ahmet Gül, s.265; Veli Özer Özbek, s.1051

[23] Volkan Dülger, s430

[24] Yüksel Günarslan, s.160-161; Veli Özer Özbek, s.1052

[25] Cengiz Apaydın, s.104; Yüksel Günarslan, s.161

[26] Cengiz Apaydın, s.100; Veli Özer Özbek, s.1052

[27] Cengiz Apaydın, s.102, Yüksel Günarslan, s.161

[28] Cengiz Apaydın, s.105; Yüksel Günarslan, s.161; Sacit Yılmaz, s.294

[29] Cengiz Apaydın, s.105

[30] Cengiz Apaydın, s.105